Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1108 E. 2022/429 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : …. YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2016/8 E. – 2016/617 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 37 ve 39. Sınıflarda tescili için 2014/21801 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun markalar bülteninde yayınlandığını, davalı Şirketin 2012/12965 sayılı “…” ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın kısmen kabul edilerek, müvekkilinin başvurusundan 39. Sınıftaki hizmetlerin çıkartıldığını, bu kısmi kabul kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin bu kez 2015-M-10024 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin aynı ibareli başvurularının bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında nispi ret sebebi olarak gösterilen markalar arası benzerlikte objektif ilkelere göre bir nitelendirme yapıldığında müvekkilinin başvurusu ile itiraza mesnet marka arasında objektif bir benzerlik bulunmadığını, 39. Sınıftaki hizmetler dikkate alındığında ortalama tüketici nezdinde bu iki markanın farklı algılanabileceklerini, her iki markanın da tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, verilen ret kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2015-M-10024 sayılı kararının iptali ile marka başvurusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı tarafından yapılan başvurunun müvekkilinin markası ile birebir aynı olduğunu ve iltibas oluşturduğunu, müvekkili Şirketinin 39. Hizmet sınıfı kapsamında yıllardır faaliyet yürüttüğünü, davacının müvekkili Firmanın sektörde tanınmış bir firma olmasından faydalanarak haksız kazanç elde etme amacında olduğunu, davacı ile müvekkili … markalarının logosunun renk ve … olarak birebir aynı olduğunu, sadece “…” ibaresinin markaya eklendiğini, tüketicinin yanılgıya düşeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer olduğu, başvuru standart karekterle yazılmış “…” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın “…”den oluştuğu, davacı tarafa ait 2014/21801 nolu başvurunun kapsamından çıkarılan 39. Sınıfa dahil tüm hizmetler yönünden tescilinde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında tescil engeli bulunduğu, davacı tarafın, kendisine ait evvelki tescillerden doğmuş hakkının eldeki başvurunun tescili hakkını sağlamadığı, YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dosya kapsamında iltibas bakımından değerlendirme yapılırken, ortalama tüketicinin ele alındığını, oysa bilinçli tüketici grubunun dikkate alınması gerektiğini, müvekkiline ait markanın 2 ana unsurundan biri olan “…” ibaresi arka plana atılarak inceleme yapıldığını, ancak, dosya kapsamında … ile eşdeğer özellik arz eden “…” ibaresinin kullanılması ile markalar arasında oluşabilecek iltibas tehlikesinin önlendiğini, müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin başvurusuna konu markada yer alan “…” unsurunun iltibas tehlikesini şüpheye yer vermeyecek şekilde ortadan kaldırdığını, müvekkiline ait tüm markaların ayırt edici özelliği esasen “…” ibaresi olup, yıllardır deniz taşımacılığı sektöründe hizmet veren müvekkiline ait markaların devamı niteliğinde seri markalara yeni bir marka eklemek maksadı ile asli unsur “…” ibaresinin yanına … eklenmesi suretiyle yeni bir marka yaratıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafa ait 2014/21801 nolu “… + …” ibareli marka başvurusunun kapsamından çıkarılan 39. Sınıfa dahil hizmetler ile davalı Şirketin itirazına mesnet “…” markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu, zira davacının başvurusuna konu markanın içinde … ibaresinin yanında davalının … markasının aynen yer aldığı, davacı tarafın, kendisine ait evvelki tescillerden doğmuş hakkının eldeki başvurunun tescili hakkını sağlamadığı, çünkü davacının önceki markalarında bu … unsurunun olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022