Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1104 E. 2022/347 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1104
KARAR NO : 2022/347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2019/209 E. – 2020/112 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/06/2020 tarih ve 2019/209 E. – 2020/112 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … olarak bilinen ve Türkiye çapında 45000 çalışanı ve 8000 mağazası ile tanınmış bir marka olup “…” ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu marka ile müvekkili markasının iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunu, müvekkili markalarının esas unsuru olan denta ibaresinin dava konusu markada aynen yer aldığını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olduğu imajını doğuracağını, müvekkiline ait … mağazalarında yoğun olarak satışı yapılan “…” ibareli markanın tanınmış olmasından, imajı itibarı ve müşteri çevresinden yararlanma amacı ile benzer marka için tescil başvurusu yapılmasının kötüniyeti gösterdiğini ileri sürerek 2019/M-3846 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka başvurusuna davacı tarafından 2017/76064 Sayılı marka mesnet gösterilerek itirazda bulunulduğunu, YİDK ve dava aşamasında farklı markaların dayanak gösterilmesinin usule aykırı olduğunu, dava konusu markanın ortalama tüketici kitlesi açısından, görsel işitsel, anlamsal ve genel izlenim açısından davacı markasından farklı olup karıştırılmayacağını, tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının ispatlanmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin markalaşma konusunda yüksek maliyetli yatırım yaptığını, “…” kelimesinin “diş ile ilgili olan” anlamına gelmesi ile sektörde ilgili ürünlerde jenerik bir anlama geldiğini ve kayıtlarda 1111 adet başvuruda kullanıldığını, müvekkilinin … kelimesine “…” davacının ise “a” harflerini ekleyerek farklılaştırdığını, “…” ibaresini içeren başvurulara dava açılmasının serbest piyasa ekonomisine, marka hukuku ve rekabet hukuku, iyiniyet ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/34227 sayılı markanın davacının mesnet markaları ile emtia kapsamları bakımından benzer ancak marka işaretleri bakımından benzer olmadığı, davacı … davalı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, kötü niyet ve tanınmışlık iddialarının ispatlanmadığı, davacı markasının tanınmış olduğu kabul edilse dahi marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından tanınmışlıkla ile ilgili ön koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, zira mahkemenin bilirkişi raporunu gerekçe haline getirdiğini, itirazlarına mesnet markaları ile dava konusu markanın iltibasa neden olacak şekilde benzer bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu markada yer alan “… ” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 05/04/2018 tarihinde 2018/34227 sayılı, “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 3. ve 21. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı tarafça 2017/76064 sayılı “denta” ibareli markasına dayalı olarak yapılan itirazın nihai olarak YİDK’in 2019-M-3846 sayılı kararıyla reddedildiği, kararın 06/05/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 30/05/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı hükümsüzlük istemini de içeren dava dilekçesinde; davalı Kurum nezdindeki itirazlarında ileri sürdüğü 2017/76064 sayılı markası yanında 97/012728, 2019/21171, 2019/21176, 2019/24015, 2019/24025, 2019/52217 sayılı markalarına da dayanmış olup sayılan markalara davalı Kurum nezdindeki itiraz aşamasında dayanılmadığından davadaki YİDK kararının iptali istemi bakımından 97/012728, 2019/21171, 2019/21176, 2019/24015, 2019/24025, 2019/52217 sayılı davacı markalarının iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması mümkün değilse de bu markaların davadaki hükümsüzlük istemi bakımından nazara alınması gerekmektedir. Ancak davacının dava dilekçesinde dayandığı 2019/21171, 2019/21176, 2019/24015, 2019/24025, 2019/52217 sayılı markaları dava konusu başvuru tarihinden sonraki tarihli olmaları nedeniyle iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması mümkün değildir. Bu duruma göre, Dairemizce iltibas değerlendirmesi davacının 2017/76064 , 97/012728 sayılı ve “…” “…” ibareli markaları dikkate alınarak yapılmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında ; dava konusu başvuru “…” ibaresinden davacının itirazına mesnte ve dayanak markaları ise “…” ibaresinden oluşmaktadır. Taraf markalarında anılan ibarelerden başka kelime unsuru bulunmamaktadır. Dava konusu başvuruda ve davacının 97/012728 sayılı markasında, markaların kelime unsurlarının içine yerleştildiği geometrik şekiller de ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsur niteliğindedir. Buna göre yapılan değelerdirmede, davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen yer aldığı, bu durumun taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi yarattığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı Şirket tarafından, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin “diş ile ilgili olan” anlamına gelmesi nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu savunulmuş ve mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da “…” ibaresinin ağız ve diş sağlığı ile ilgili mallarında ayırt ediciliğinin düşük bulunduğu açıklanmışsa da az önce ifade edildiği üzere taraf markaları arasındaki benzerlik “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından değil, bu ibareden türetilen ve davacının dayanağı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresine dava konusu başvuruda aynen yer verilmesinden kaynaklandığı, başvuruda yer alan “min” ibaresinin yeterli ayırt eciliği sağlamadığı kabul edildiğinden, davalı Şirketin bu savunmasına ve bilirkişi raporundaki aynı yöndeki tespitlere Dairemizce iştirak edilmemiştir.
Taraf markalarının kapsamanında yer alan emtiaların karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru kapsamında 3. ve 21. sınıf mallar bulunmakta olup, davacının itirazına mesnet 2017/76064 sayılı markası 3 ve 21. sınıfta yer alan mallar, 97/012728 sayılı davacı markası ise sadece 21. sınıfta yer alan “Diş fırçası” emtiası yönünden tescillidir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan 3. ve 21. sınıf malların tamamı davacının itirazına mesnet 2017/76064 sayılı markasının tescil kapsamında da bulunduğu, yine başvuru kapsamında 21. sınıfta yer alan “Diş fırçaları” emtiasının da davacının 97/012728 sayılı markasında aynen yer aldığı anlaşılmış olup, dava konusu başvuru kapsamında yer alan tüm mallar yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf hem davalı Kurum nezdinde ileri sürdüğü itirazında hem de dava dilekçesinde tanınmışlık vakasına da dayanarak, somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de bu iddiasını ispatlayamadığı gibi, esasen dava konusu başvuru kapsamındaki tüm mallar bakımından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden davacı markalarının tanınmış olup olmamasının varılan sonuca bir etkisi de bulunmamaktadır.
Bu itibarla ; dava konusu başvuru ile davacının 2017/76064 ve 97/012728 sayılı markaları arasında, dava konusu başvuru kapsamında 3. ve 21. Sınıfta yer alan tüm mallar bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/06/2020 gün ve 2019/209 E. – 2020/112 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile TÜRKPATENT YİDK’nın 03/05/2019 tarih ve 2019-M-3846 sayılı kararının İPTALİNE
3- Davalı Şirket adına tescil edilen 2018/34227 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 199,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 78,00.TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.077,00.TL yargılama giderine 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.165,80.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip