Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1098 E. 2022/484 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30/06/2020 tarih ve 2019/192 E. – 2020/242 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin kalp damar cerrahisi alanında ilaç üreten biyomedikal bir şirket olduğunu, … Gazetesinin 06.05.2017, 21.05.2017 ve 29.05.2017 tarihli nüshalarında sırasıyla “…”, “… medikale hükümet kıyağı”, “… ” “kalp damarı patlatıyor”, “… kararı bile … durduramadı”, “… şirket …’yı takmadı”, “…” başlıklı haberleri yaptığını, haberlerin müvekkilinin ticari itibarına zarar vermek amacıyla yapıldığını, gerçeğe aykırı ve asılsız iddia ve ithamların yer aldığını, yayınlar sonucu kişilik hakları ve değerlerinin haksız yere ve kötüniyetli olarak ihlal edildiğini öne sürerek 1.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 12/03/2020 tarihli dilekçe ile davasını ıslah etmiş ve maddi tazminat talebini 74.731,77 TL’ye artırmıştır.
Davalılar vekili, kamu yararı teşkil eden bir konunun haberinin yapıldığını ve yayımlandığını, davacının ticari itibarının zedelenmesi ve ticari kayba uğramasından hiçbir menfaatinin bulunmadığını, dava konusu haberle ilgili başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Şirkete ait gazetede diğer davalı tarafından, “… medikale hükümet kıyağı”, “piyasada bin ödenen dört bin”, “füze hızıyla büyüdü”, “referandum öncesi değiştirildi”, “…”, “kırılıp damarı patlatıyor”, “… şirket …’yı takmadı” başlıklarında şeklinde üç ayrı haber yapıldığı, haberlerin içeriğinin TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde açıklanan haksız rekabet içerikli fiillerden sayılacağı, keza davalı tarafından düzeltme haberlerinin de yapıldığı, davalıların TTK 57 ve 58. maddeler kapsamında bu haksız rekabet içerikli fiillerden müşterek ve müteselsilen sorumlu bulunduğu, yapılan inceleme sonucu davacının dava konusu edilen haberlerle ilgili maddi kaybının 56.048,83TL olarak hesaplandığı, davacı tarafından kök raporda hesaplanan 74.734,77TL üzerinden ıslah yapılmış ise de, 2017 yılı tüm kar kaybının bu haberler nedeniyle oluştuğunun kabulünün mümkün bulunmadığı, ticari faaliyet sırasında diğer ekonomik faktörlerin de kar kaybına neden olabileceği gözetilerek, 56.048,83TL maddi zarar ile haberler nedeniyle davacı şirketin kişilik haklarına da zarar verildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 56.048,83 TL maddi tazminatın, 1.000,00 TL’sine dava tarihinden, bakiye 55.048,83 TL sine ıslah tarihi olan 12/03/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın 5.000,00 TL’sine 06/05/2017 tarihinden, 5.000,00 TL’sine 21/05/2017 tarihinden, 5.000,00 TL’sine ise 29/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, manevi tazminat talebine ilişkin olarak davalı Şirkete ait … Gazetesinin; 06.05.2017 tarihli nüshasında yayınlanan “…” manşetli ve “… Medikale Hükümet Kıyağı” başlıklı haberi, 21.05.2017 tarihli nüshasında yayınlanan “…” manşetli ve “…” başlıklı haberi ile 29.05.2017 tarihli nüshasında yayınlanan “… kararı bile … Durduramadı” manşetli ve “… Şirket …’yı Takmadı” başlıklı haberinin müvekkilinin kişilik haklarına açık bir saldırı teşkil ettiğini, ilgili haberlerin içeriğinde yer alan diğer ifadelerin açıkça hakaret ve iftira niteliğinde olduğunu, hiçbir dayanağı bulunmayan çok ağır iddialar ve suç ithamları içerdiğini, 15.000-TL’lik manevi tazminat miktarının müvekkilinin zararını karşılamayacağını, maddi tazminat talebine yönelik ise, yerel Mahkeme kararını 07.02.2020 tarihli Ek Bilirkişi Raporu’ndaki tutara göre vermiş ise de, gerçek zararın, hesaplanan değerden oldukça fazla olduğunu, iki bilirkişi raporunun da hesap yönünden açıkça hatalı olduğunu, yeni bir heyetten rapor alınması istenmiş ise de mahkemece bu talebin reddedildiğini, zararı hiçbir şekilde karşılamasa bile, ilk raporda hesaplanan 74.731,77-TL üzerinden talebin ıslah edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, basının haber verme hürriyeti yönünden, doktrin ve içtihatlarda da kabul gören en önemli ilkelerden biri görünür gerçeklik olduğunu, bu ilke, basının faaliyetlerini yürütürken, bir olgunun ispatının istenemeyeceğini, haberin o günün koşullarında güncelliğinin ve görünürde de olsa gerçeğe uygunluğunun ölçüt alınması gerektiğini, haber içerikleri incelendiğinde haber dayanaklarının … uygulama tebliğleri olduğunun görülecekğini, haber verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan gerçeklik, somut gerçeklik olmayıp, yayının yapıldığı andaki olayın beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılması gerektiğini, tazminat kararı verilmesinin hukuka uygun bulunmadığını, hesap tarzının yerinde bulunmadığını, ıslah harcının süresinde yatmadığını, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirkete ait gazetede diğer davalı tarafından, tarafların kabulünde bulunan ve yukarıda ayrıntısı belirtilen, haberlerin içeriğinin TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde açıklanan haksız rekabet içerikli fiillerden sayılacağı, davalıların TTK’nın 57 ve 58. maddeleri kapsamında bu haksız rekabet içerikli fiillerden müşterek ve müteselsilen sorumlu bulunduğu, dosya kapsamında maddi tazminat yönünden yapılan hesaplamanın dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğu, takdir edilen manevi tazminat miktarının da tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalıdan alınması gereken 4.853,34 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 1.213,34 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.640‬,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022

….