Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1090 E. 2022/433 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/07/2020 tarih ve 2019/279 E. – 2020/93 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili … tarafından 15/11/2018 tarihinde 2018/103347 numaralı markasının tescili talebinde bulunduğunu, 2018/103347 numaralı “… … …” ibareli tescil başvurusuna 2018/79890 sayılı marka ile aynılık veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik gerekçesi ile kısmi ret kararı verildiğini, müvekkili …’in tescil talebinde bulunduğu markasının yaratıcısı ve ticari olarak kullanan kişi olduğunu, dava konusu markanın gerek akılda kalıcı bir ibare ve logoya sahip olması gerekse de belirli bir konsept dahilinde hizmet veriyor olması sebeplerinden ötürü bir bütün olarak ayırt edici niteliği haiz bulunduğunu, müvekkili tarafından kullanılan “… … …” markasının yalnızca kelime markası olmayıp aynı zamanda ayırt edici bir logoya da sahip olduğunu ileri sürerek 2019-M-8195 sayılı YİDK kararının iptalini, müvekkili …’in 2018/103347 numaralı marka tescil başvurusunun kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten söz edilebilmesi için başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında, kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle ortalama tüketici ve yararlanıcılar nazarıyla bakıldığında hiç bir araştırma ve her hangi bir inceleme yapılmasını gerektirmeyecek derecede açık ve net biçimde iltibasın ortaya çıkmasının kesin olarak öngörülebilir olmasının gerektiği, davalı Kurumca redde mesnet alınan 2018/79890 sayılı markanın 44. Sınıfta bulunan ve davacıya ait marka başvurusundan çıkartılan davaya konu 44. Sınıfta bulunan hizmetleri kapsadığı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında hizmet ayniyeti/benzerliği bulunduğu, davacıya ait marka başvurusu mavi renkli ve 3’lü çentik görünümlü ve bu çentiklerin altında dalgalı bir şerit figürü ile “… … …” ibaresinden oluştuğu, kelime ibaresinin üst kısmında belirtilen şekil figürü bulunduğu, redde mesnet alınan davalı …’e ait 2018/79890 sayılı marka ise “… … …” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin kavramsal bir karşılığı bulunmadığı, belirtilen açıklamalar ışığında bir bütün olarak “… … …” ibaresinin davaya konu 44. Sınıfta bulunan hizmetler bakımından doğrudan tanımlayıcılığının bulunmadığı, marka fonksiyonlarını yerine getirme gücünü haiz bulunduğu, kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ortalama tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu hususun SMK’nın 6/1. hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabileceği, diğer yandan eldeki dava bakımından redde mesnet alınan marka sahibi davalı …’in pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 2019-M-8195 sayılı YİDK kararının iptaline, davalı …’e yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru markasında bulunan şekil unsurunun markaları ayırt edilemeyecek kadar benzerlikten kurtaramadığını, emsal kararların da bu yönde bulunduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacının “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davalı Kurumun davacının başvurusunun 6769 Sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca ……..” ibareli marka nedeniyle reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu markası ile davacının başvurusunun reddine mesnet alınan marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi kapsamında benzerlik bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
6769 sayılı SMK’nın 5/1/-ç maddesi uyarınca aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretler marka olarak tescil edilemeyecek olup, mutlak ret nedeni olan bu husus … tarafından re’sen nazara alınacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, redde mesnet alınan markanın “… … …” ibareli olduğu, marka olarak somut ve soyut olarak ayırt ediciliğinin yüksek seviyede bulunduğu, başvuru konusu işaretin de “… … …” ibareli olduğu, ortalama tüketici ve yararlanıcıların markalarda bulunan sözcük unsurlarını ilk bakışta algılayıp hafızalarında tutacakları, şekilleri hatırlama veya ifade edebilmelerinin herzaman mümkün olmadığı, zira her birinde aynı biçimde okunan ve görünen “…” ibarelerinin göze çarptığı, “…” ibaresinin ortaklığı ve diğer kelimeler “… …”nın da aynen bulunması nedeniyle markaların görsel, sescil ve anlamsal olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları, başvurunun kapsamında bulunan ve reddedilen ürünlerin ve hizmetlerin tamamının, redde mesnet markalanın kapsamında da bulunduğu, bu ürün ve hizmetlerin birbirini tamamladığı, aynı dağıtım kanallarından geçtikleri, aynı işyerlerine sunuldukları, birbirleri yerine ikamet edilme ve rekabet etme olanaklarının bulunduğu, davacının başvurusuna konu marka ile davalı Kurum tarafından mesnet alınan marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında iltibas bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 5/1-ç. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu ve dava konusu YİDK kararı yerinde olduğu için davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Diğer taraftan ilk derece mahkemesince davalı … için kurulan hüküm istinaf edilmediği için bu hususta bir değerlendirme yapılmamış, ilk derece mahkemesinin kurduğu hükme aynen yer verilmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/07/2020 gün ve …. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2- …. sayılı YİDK kararının iptaline yönelik davanın REDDİNE,
3-Davalı …’e yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalı Kurum tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022