Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1079 E. 2022/480 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/03/2020 tarih ve 2018/380 E. – 2020/63 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2001 yılında kurulduğunu, organize toptan ticaret sektöründe faaliyet gösterdiğini, faaliyet alanında Türkiye’nin en güçlüleri arasında yerini aldığını, müvekkilinin markasının tanınmış marka statüsünde olduğunu, müvekkilinin markaları ile davalının dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurunun … olarak aynı bulunduğunu, davalının başvurusunda yer alan … ibaresinin davacı tarafça mağaza/market ibaresi yerine kullanılmaya başlandığını ve bu nedenle davalı şahıs tarafından bu şekilde tescil ettirilmek üzere marka başvurusunda bulunulduğunu, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-5385 sayılı kararının iptali ile davalının 2017/27452 sayılı markasının terkini ile hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiş, yargılamada davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “şekil+ … …” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli markası arasında başvuru markasının kapsamındaki bilirkişi raporunda aynı / aynı tür / benzer olduğu tespit edilen 2017/27452 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. Sınıftaki ”Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” dışında kalan tüm mal ve hizmetler, 36. Sınıftaki ”Finansal ve parasal hizmetler” yönünden yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, aynı / aynı tür / benzer olduğu tespit edilen mallar ve hizmetlerde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, bunun dışında kalan mal/hizmetlerde ise 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulları oluşmadığı gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin kanıtlanmadığı, yine bu mal/hizmetler yönünden dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 2018-M-5385 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen, 2017/27452 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. Sınıftaki ” Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” dışında kalan tüm mal ve hizmetler, 36. sınıftaki ”Finansal ve parasal hizmetler” yönünden YİDK kararının iptaline, bu mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının başvuru konusu 2017/27452 nolu “şekil+… …” ibareli markasının kapsadığı 37. ve 43. Sınıftaki tüm mal/hizmetler ile 35. ve 36. Sınıfın alt grubunda bulunan diğer mal/hizmetler yönünden de markanın hükümsüzlüğüne ve YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerekmekte iken, ilk derece mahkemesinin buna ilişkin kısmi ret kararı yerinde olmadığını, zira, iltibas tehlikesi hususu incelenirken “tanınmışlık düzeyine ulaşan marka” hususunun da incelenmesi, diğer bir ifade ile SMK m.6/5 ile bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, tanınmışlığa bağlı sonuçların gerçekleşmesi için aranılan markaların benzer olması ön koşulu somut olayda mevcut olduğunu, çekişmeli markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılacağını, davalı markasının müvekkiline ait “…” unsurlu markaların bir serisi niteliğinde algılanacağını ve/veya müvekkili firmanın faaliyet alanını genişlettiği düşünülerek hareket edilmesi ile müvekkilinin markasının sulandırılacağını, davalının, Türkiye’de yüksek tanınmışlık düzeyine ulaşmış “…” unsurlu seri markaların müvekkili tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilebilecek durumda olmasına rağmen müvekkilinin markası ile karıştırılma/ilişkilendirme ihtimalinin çok yüksek olduğu bir işaret tercih etmesinin, davalının müvekkili firmanın itibarından haksız yarar sağlama gayesi ile kötüniyetli olarak hareket ettiğini gösterdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karşılaştırılan ibarelerin karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olmadığını, bunun bilirkişi raporunda da belirlendiğini, bilirkişi raporuna değer verilmemesinin yerinde bulunmadığını, “…” ibaresinin bir bütün olarak davacı tarafından yaratılmamış, günlük dilde kullanımı yoğun olan, tüketicilerin sürekli maruz kaldıkları ve bu ibareden oluşan ya da bu ibarenin içinde yer aldığı işaretlere alışkın oldukları türden bir kelime olduğunu, müvekkilinin markasında … kelimesine diğer “…” kelimesinden hariç bir vurgu bulunmamakta olup esasen “… …”nın tek başına bir cümle bütünü olduğunu, ayırt edicilik sağlandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karşılaştırılan ifadelerin benzer olmadığını, bütünsel inceleme yapılması gerektiğini, … ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğunu, Kurum kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvuru konusu yaptığı “… …” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” esas unsurlu markaları arasında, benzer olduğu tespit edilen mallar ve hizmetlerde, SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, bunun dışında kalan mal/hizmetlerde ise 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, davalının marka başvurusunda davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin dosya kapsamına göre kanıtlanmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı ile davalı … … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ile davalı … … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ile davalı … … ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacı ile davalı … … ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ile davalı … … ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022