Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1074 E. 2022/439 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1074 – 2022/439
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1074
KARAR NO : 2022/439
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/444 E. – 2020/92 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/03/2020 tarih ve 2018/444 E. – 2020/92 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olduğunu, “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile seri marka oluşturmak amacıyla hareket ettiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olmadığını, davalı gerçek kişinin 2017/26653 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli markalara dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın ise davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira müvekkilinin markaları ile dava konusu başvuru arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, marka kapsamlarının da benzer olduğunu, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu YİDK kararının, “…” ibaresiyle ilgili daha önce verilen mahkeme kararlarıyla da çeliştiğini, davalının başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7684 sayılı kararın iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TÜRKPATENT vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… …” ibareli başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler……….. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. ……….. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, bu hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda bulunduğu, bunun dışında kalan hizmetler yönünden ise anılan madde koşullarının oluşmadığı, bu hizmetler yönünden davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususlarının kanıtlanmadığı, yine bu hizmetler yönünden dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2018-M-7684 sayılı YİDK kararının, dava konusu edilen 2017/26653 sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler……….. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. ……….. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden iptaline, diğer kısımlar yönünden davanın reddine, dava konusu marka tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı TÜRKPATENT vekili, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, yarattığı bütüncül algı itibariyle dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da markalar arasında benzerlik olmadığının açıklandığını, YİDK aşamasında inceleme konusu yapılmayan SMK’nın 6/5 ve 6/9 maddelerine dayalı iddianın gerekçeli kararda tartışılmasının yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler……….. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. ……….. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, her ne kadar davalı tarafça “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu savunulmuş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve 2018/4202 E.- 2019/5804 K. sayılı kararında, “”…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği” belirtilmiş, yine Yüksek Dairenin 2019/3833 E.- 2020/2305 K. sayılı kararında “…” ibareli, 2020/6329 E-2021/5023 K. sayılı kararında “…” ibareli, 2020/1488 E.-2021/596 K. sayılı kararında “…” ibareli marka tescil başvuruları, davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunduğundan, istikrar kazanan bu kararlar karşısında davalının “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönündeki istinaf itirazının yerinde olmadığı, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, ilk derece mahkemesince bu yönden bilirkişi raporuna itibar edilmemesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, yine SMK’nın 6/5 ve 6/9 maddeleri kapsamında ilk derece mahkemesince yapılan değerlendirmelerin de sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı kurumdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı kurum tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davalı kurumdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı kurum tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Başkan V.

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.