Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1073
KARAR NO : 2022/438
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI : 2018/353 E. – 2019/438 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/12/2019 tarih ve 2018/353 E. – 2019/438 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin 2018/00245 sayılı “…İ” ibreli marka başvurusunun, Markalar Dairesi Başkanlığınca SMK’nın 5/1-b,c maddeleri uyarınca kısmen reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, müvekkili başvurusunu oluşturan “…” ibaresinin özgün bir marka olduğunu ve müvekkili tarafından yaratıldığını, öte yandan renk adlarının marka olarak tescil edilebileceğini, nitekim davalı Kurum nezdinde çok sayıda renk adının tescilli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-5637 sayılı kararının iptaline ve redde konu mallar yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun, başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden ayırt edici olmadığını ve tanımlayıcı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” ibaresinin 02. sınıf mallarda tescilinin istenildiği, dava konusu başvurunun, başvuru kapsamından çıkarılan “Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil); besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler. Boyacılar, dekoratörler, matbaacılar ve sanatçılar için metal levhalar ve toz halde metaller” malları yönünden SMK’nın 5/1-b maddesi anlamında ayırt edici olmadığı, yine bu ibarenin, 2. sınıftaki “Boyalar, vernikler, laklar, pas önleyiciler, ahşabı koruyucu maddeler, boyalar için bağlayıcı ve inceltici maddeler, boya pigmentleri, metali koruyucu maddeler, ayakkabı boyaları; matbaa boyaları ve mürekkepleri, tonerler (dolu halde toner kartuşları dahil); besin maddelerini, ispençiyari ürünleri ve içecekleri boyamaya mahsus maddeler” malları yönünden tanımlayıcı nitelikte bulunduğu, SMK’nın 5/1-c maddesi koşullarının bu mallar yönünden oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkil Şirketin dava konusu başvurusunda yer alan “…” ibaresinin, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-b ve 5/1-c hükümleri anlamında vasıf belirtici nitelikte olmadığını, “…” ibareli başvurunun müvekkili Şirket tarafından yaratılmış, özgün bir marka niteliğine sahip olduğunu ve ayırt ediciliğinin bulunduğunu, ancak dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, bu kanaatin tam tersi yönde bir kanaatin bildirildiğini, hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece hükme esas alınan raporda, dava konusu “…” markasının 2. sınıfta yer alan emtia bakımından 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve c bentleri anlamında ayırt edici olmadığı belirtilmiş ise de, bu tespitlerin usul ve yasa ile Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı bulunduğunu, “…” marka başvurusunun içerdiği tüm unsurlar ile birlikte değerlendirildiğinde bir bütün oluşturduğunu, bir başka deyişle, müvekkilin söz konusu markasında yer alan bütün unsurların ayrı ayrı değerlendirilmemesi, bütününe dikkat edilmesi gerektiğini, müvekkilinin markasına ilişkin olarak tanzim edilen bilirkişi kurulu raporunun bu bütünlüğü gözetmediği için hukuka aykırı olduğunu, “…” markasının tamamen müvekkili tarafından yaratılmış, özgün bir marka niteliğini haiz bulunduğunu, başvuru konusu markanın SMK’nın 5/1-b ve c maddesi hükümlerine aykırı olmadığını, davalı Kurum kararlarının da bu durumu destekler nitelikte olduğunu, nitekim davalı nezdinde gerek müvekkil şirket adına gerekse dava dışı kişiler adına 02. sınıfta tescil edilmiş birçok renk markası bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için müvekkil başvurusuna konu “…” ibaresinin redde konu emtialar yönünden renk/vasıf bildirdiği kabul edilse dahi renklerin 6769 sayılı SMK uyarınca marka olarak tescil edilebileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin bir renk adı olduğu ve başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden ayırt edici olmadığı gibi tanımlayıcı nitelik taşıdığı, her ne kadar renklerin marka olarak tescili mümkün ise de bunun renklerin ayırt edici olması şartına bağlı bulunduğu, oysa başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden dava konusu renk adının ayırt edici olmadığı, davacı tarafından renk adlarının 2. sınıf mallarda marka olarak tescilli bulundukları belirtilmiş ise de bu markaların başkaca ayırt edici unsurlar taşıdıkları, tek başına renk adlarının anılan mallar üzerinde tescilli olmadıkları anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022
Başkan V.
Üye
Üye
Katip