Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1067 E. 2022/409 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali İle Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/07/2020 tarih ve 2019/125 E. – 2020/162 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin on yılı aşkın süredir 2008/44924 sayılı ‘…’ markasını kullandığını, dava konusu markaya yayın aşamasında itiraz edildiğini ve bu itiraz neticesinde markanın kısmen reddine karar verildiğini, davalının karara itiraz etmesi üzerine bu itirazın YİDK tarafından yerinde görüldüğünü ancak ilgili kararda kurul başkan ve üyelerinin imzasının bulunmamasından dolayı usule ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu marka başvurusunun içerdiği … ve … ibarelerinin markaya ayırt edici nitelik kazandırmayan, herkes tarafından kullanılmaya açık jenerik ibareler olması nedeniyle markanın tescile elverişli olmadığını, iki markanın da … olarak … ibaresini içerdiğini, 44. Sınıfta bulunan hizmetlerden faydalanmak isteyecek tüketicilerin davalı yanın sunduğu hizmetlere yönelebileceğini ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-11899 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, kurulun öncelikle ilkeleri ortaya koyduğunu, kurulun kararında markaların bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzer olmadığı, tıbbi hizmetler bakımından tüketicinin dikkat düzeyinin ortalamanın üzerinde olduğu görüşüne yer verdiğini, markaların logolarının tamamen farklı olduğunu, davacı markasında esas unsurun engürü ibaresi olduğunu, dava konusu markada ise … … … … … olduğunu, her iki markada bulunan b ve diğer ibarelerin davacının da iddia ettiği üzere ayırt edici gücü zayıf, herkes tarafından kullanılabilen ibareler olduğunu, yapılan eklemeler ile marka olarak tescil edilebileceklerini, benzer olmayan markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin benzer olup olmamasının önemli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı…. vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yargılama konusu 2016/83366 sayılı marka ile davacıya ait 2008/44924 sayılı markası arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi bağlamında emtia benzerliği bulunduğu, 2016/83366 sayılı marka ile davacıya ait 2008/44924 sayılı marka arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi bağlamında marka benzerliği bulunmadığı, markalar arasında benzerlik bulunmadğı için 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi bağlamında iltibas ihtimalinin olmadığı, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 15.01.2019 tarih ve 2018-M-11899 sayılı kararının yerinde bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı … markasında halka mal olan “…” ibaresinden başkaca ayırt edici ibare bulunmamasının mutlak ret nedeni olduğunu, başvuruda yer alan “…”, “…” ve “…” gibi ifadelerin genel itibariyle sektörde kullanılmakta olup herhangi bir ayırt edici özelliğe sahip olmadığını, … “…” ismi, sağlıkta müsemma tarihi bir kişi olarak … alanında kullanımı ve tescili tek bir kişiye hasredilemeyeceğini, “…” ile “…” ve “…” kelimeleri marka için ayırt edici nitelik kazandırmayacağını, “…” ibaresinin … alanında tescili mutlak red nedenleri arasında sayıldığını, bilirkişi raporunda dava konusu 2016/83366 sayılı marka ile davacıya ait 2008/44924 sayılı marka arasında 556 sayılı khk 8/1-b maddesi bağlamında emtia benzerliği bulunduğu belirtilmesine karşın iltibas ihtimalinin bulunmadığı yönündeki değerlendirme çelişkili bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı … başvurusuna konu ibarenin “Şekil + … … … … …” olduğu, davacının bu başvuruya 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında itirazına mesnet gösterdiği “…” markasına dayanarak itiraz ettiği, davalı Kurumun dava konusu edilen YİDK kararı ile markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas olmadığı yönünde karar tesis ettiği, iş bu davanın da 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi çerçevesinde inceleme yapan YİDK kararının iptaline ilişkin bulunduğu, dosya kapsamında yapılan irdelemede davalının başvuru konusu yaptığı marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022