Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/03/2020 tarih ve 2019/11 E. – 2020/78 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … markasının tanınmış bir marka olarak Türkiye’de en çok satılan spor markası olduğunu, Türkiye ve Dünya da yaklaşık 2950 satış noktasında ve tüm sanal pazarlama mecralarında satışa sunulduğunu, müvekkilinin Türkiye genelinde birçok markası ile tanınmış ve piyasanın lider firması olduğunu, “… …” ibareli markasının 18, 25, 35. sınıflarda 16.09.2008 tarihinden itibaren, “… …” ibareli markasının ise 02, 03, 09, 10, 14, 16, 18, 21, 25, 27, 28, 30, 32, 35. sınıflarda 16.09.2008 tarihinden itibaren tescilli bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 2017/94881 sayılı “K …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, müvekkilinin ayakkabı sektöründe “… …” markalarında “…” harfinin temel görsel olarak göze çarptığını, ayakkabı sektöründe “…” harfinin adeta müvekkili ile özdeşleştiğini, bir ürün üzerinde “…” harfi görüldüğü zaman tüketici nezdinde ilk akla gelen markanın müvekkilinin markası olacağını, müvekkilinin “…” markasının, … nezdinde “tanınmış marka” olarak kabul edildiğini, tanınmış markaların, sadece tescilli olduğu sınıflarda değil, tüm sınıflar bakımından koruma altına alındığını, davaya konu olan markanın 25 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescil başvurusunun yapıldığını, müvekkilinin “…” ibareli markasının da aynı mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, dolayısıyla taraf markaların emtialarının da birebir aynı bulunduğunu, davalı … başvurusunun müvekkili markalarının ayırt edici karakterine ve tanınmışlığına zarar verdiğini, davalı başvurusunun müvekkile ait tescilli markalar ile aynı mallarda kullanılmasının davalının kötü niyetini gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-11483 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkil tarafından tescilli istenen markanın “K … +…” ibaresi ile özgün şekilde iç içe geçmiş ve ayırt edici özellikleri havi bir şekilden oluştuğunu, markayı oluşturan tüm unsurların asıl unsur niteliğinde bulunduğunu, bu haliyle müvekkili başvurusunun, davacı tamamen farklı olduğunu, harf ve kelimelerin, yazı şeklinin, türü ve kalınlıklarının, renk unsurlarının farklı bulunduğunu, müvekkilinin markasında yer alan “K” harfinin de davaya mesnet gösterilen “…” harfinden tamamen farklı olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığını, müvekkilinin davacının markasının tanınmışlığından faydalanma gibi bir amacının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “K …+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…+…” ve itirazında belirtilen diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, diğer yönden taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin itirazına mesnet markaların tanınmış olduklarını ve tüm sınıflarda korunmalarının gerektiğini, davalı başvurusunda her ne kadar “K …” ibaresine yer verilmiş ise de markasında “K” harfi yerine “…” harfine daha yakın bir logo kullanıldığını, müvekkili logosuna ayniyet derecesinde benzer bir logoya dava konusu başvuruda yer verildiğini, bu nedenlerle dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, “…” harfinin kullanıldığı başka markaların müvekkili markaları ile benzer görüldüğü bilirkişi raporları ve mahkeme kararlarının bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “k …+…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, her ne kadar dava konusu başvuruda yer verilen ve özel bir biçimde yazılan “K” harfinin, davacıya ait “…” ibareli logoya benzediği ileri sürülmüş ise de anılan şekiller arasında da bir benzerliğin olmadığı, bir bütün olarak başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacının itirazına mesnet markaların tanınmış olmalarının da başvurunun tesciline engel olmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2022
….