Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1055 E. 2022/392 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2016
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : … YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/11/2016 tarih ve 2015/506 E. – 2016/306 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı/ davacı/müdahil tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin asıl unsuru “…” ibaresinden oluşan tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2014/31794 numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazlarının, 2015-M-9819 sayılı YİDK kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa itiraza konu marka ile müvekkilinin tescile konu markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 8/4 maddeleri anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin 1997 yılında TBMM izni ile kurulan bir vakıf üniversitesi olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…” ibaresi geçen markalarda üstün ve gerçek hak sahibi olduğunu, başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … …, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davalı başvuruları ile davacı markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca benzer olmadığı, davacının “…” ibaresini içeren markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, kaldı ki somut olayda markalar benzer bulunmadığından, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, davalı başvurusunun müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının “… … … … …” ibareli başvuru konusu işaretin ayırt edici ve baskın unsurları bakımından görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacının “…” ibareli markaları ve unvanı ile benzer olmadığı, zira bu marka ve işaret ile sunulan 41. sınıf ürün ve hizmetlerin ortalama tüketicilerinin, sadece eğitim ve öğretim hizmetleri alt sınıfı bakımından değil, 41. sınıfın tüm alt sınıflarındaki hizmetler yönünden dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, dolayısıyla taraf markalarını oluşturan işaretler arasındaki kelime ve şekil farklılıkları da dikkate alındığında, anılan sınıf yönünden taraf markaları arasında, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında bir benzerlik bulunduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay’ın emsal uygulamasının da bu yönde olduğu (Yargıtay 11. HD.’nin 25.05.2016 gün ve 2015/10945 E.- 2016/5739 K.), yine davalı başvurusunun 556 sayılı KHK.’nın 7/1-c, f, g bentleri uyarınca da cins, çeşit, vasıf, coğrafi kaynak bildirmediği gibi, mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalardan olmadığı veya yetkili mercilerden izin alınmasını gerektirecek markalardan bulunmadığı, Yargıtay 11. HD.’nin 23.11.2020 gün ve 2020/751 E.- 2020/5272 K., 11.06.2019 tarih ve 2018/2802 E.- 2019/4274 K., 15.04.2019 gün ve 2018/957 E.- 2019/2922 K. sayılı ilamlarının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2022
….