Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1053 E. 2022/329 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/05/2019 tarih ve 2018/368 E. – 2019/232 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “… …+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için yaptığı 2017/105484 kod numaralı başvurunun, 02.08.2018 tarih ve 2018-M-6462 numaralı YİDK kararı ile 2012/55363 numaralı ve “… …” ibareli markaya benzer olduğundan bahisle 6769 sayılı SMK 5/1-ç maddesi uyarınca reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin markasının … … … Merkezi nezdinde kullanıldığını, bunun müvekkilinin ilk başvurusu olmayıp, tescil aşamasında olan ‘… …+şekil’, ‘… … … …’ başvurularının da bulunduğunu, ayrıca tescilli ‘… …+şekil’ ve ‘… …’ markalarının da olduğunu, redde mesnet markanın müvekkilinin başvurusu ile aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar aynı olmadığını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 41. sınıf hizmetlerin, itiraza dayanak marka kapsamındaki hizmetlerle aynı/aynı tür, markalarda yer alan işaretlerin de özdeş, farksız olduğu, markalar arasında iltibasa yol açıp açmadığı hususunda ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede, güçlü bir benzerliğin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin başvurusu ile redde mesnet marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin başvuruya konu marka üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, mahkemece bu hususta eksik inceleme yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu 2017/105484 numaralı “… …+şekil” ibareli marka tescil başvurusu ile redde mesnet 2012/55363 numaralı ve “… …” ibareli marka arasında, gerek ibareler gerekse de kapsamlarındaki mal ve hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK 5/1-ç maddesi uyarınca benzerlik olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Ancak yerel mahkemece her ne kadar, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK 5/1-ç maddesi uyarınca benzerlik bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, somut uyuşmazlıkta davacı vekilince ayrıca, müvekkilinin önceki tarihli tescilli markaları dolayısıyla dava konusu ibare üzerinde kazanılmış hakkının bulunduğu ileri sürülmüş, mahkemece bu konuda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Yargıtay 11. H.D.’nin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamda da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için şu üç koşulun birlikte bulunması gereklidir:
1- Kazanılmış hak iddia edilen tescilli marka ile dava konusu markadaki ibarelerde asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması,
2- Karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması,
3- Yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması.
Buna göre, davacının kazanılmış hak iddiasına esas olan ve dava dilekçesinin ekinde sık satır şeklinde liste halinde sunulan “…” asıl unsurlu, ancak “…” ibaresini içermeyen (örneğin istasyon, çamlık, Kapadokya gibi ilave unsurlar içeren) önceki tarihli markalarının, dava konusu 2017/105484 numaralı “… …+şekil” ibareli marka tescil başvurusu yönünden, redde mesnet 2012/55363 numaralı ve “… …” ibareli markaya yanaşma kastı taşıyacağı ve asli unsurların muhafaza edilmiş olmadığından, kazanılmış hak teşkil etmeyeceği açıktır.
Dava dilekçesinin ekinde sunulan ve davacının “… …” ibaresini içeren önceki tarihli ikinci listesinde yer alan markalarının ise bir kısmının müddet vb durumlarda olup hiç tescil edilmediği, bir kısmının dava konusu başvuru kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetleri hiç içermediği, bir kısmının ise tescil tarihleri nazara alındığında, dava konusu 21.11.2017 başvuru tarihi itibariyle en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması şartının somut olayda gerçekleşmediği (örneğin 2012/55363 ve 2012/55364 numaralı davacı markalarının tescil tarihleri 24.09.2013’tür), dolayısıyla bu markalarının da kazanılmış hak teşkil etmeyeceği anlaşılmaktadır.
Bu ikinci listede yer alan ve hem içerdiği 41. sınıf hizmetler hem de tescil tarihi yönünden kazanılmış hak yaratma ihtimali bulunan 2009/07359 numaralı marka ise “… … … …” ibareli olup, dava konusu başvuruda asli unsurlarından “… …” ibaresinin muhafaza edilmemiş olması nedeniyle dava konusu başvuru yönünden kazanılmış hak teşkil etmesi mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın isteminin, somut uyuşmazlıkta taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK 5/1-ç maddesi uyarınca benzerlik bulunduğu gerekçesinin yanında, davacının önceki tarihli tescilli markalarının, dava konusu başvuru yönünden kendisine kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gerekçesiyle de reddedilmesi gerekirken, davacının kazanılmış hak savunması değerlendirilmeden hüküm kurulması doğru olmadığından ve HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, davacı vekilinin diğer istinaf itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/05/2019 gün ve 2018/368 E. – 2019/232 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın yukarıda açıklanan gerekçeler ile REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, ancak istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 3.931,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı … Kurumu tarafından yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022