Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1045 E. 2022/346 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali , Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/07/2020 tarih ve 2019/100 E. – 2020/206 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin …. ibareli marka başvurusuna davalı şirketin ….. ibareli ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilerek, başvurunun reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı yaptıkları itirazlarının da 2018-M-11873 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini oysa müvekkili şirketin 2015 yılından bu yana www…… alan adı altında çevrimiçi (online) araç kiralama rezervasyon/aracılık hizmeti vermekte olduğunu, “… …” platformunun 2015 yılı başlarında müvekkili şirket ile … ve … şirketinin işbirliği sonucu ortaya çıktığını ve faaliyetlerine başladığını, başvuru konusu marka ile itiraza konu “… … ibareli markaların benzer olmadığını, davalı yana ait markanın hem … hem de … kelimelerinin jenerik, ayırt edici olmayan kelimeler olması sebebiyle zayıf marka niteliğinde bulunduğunu, müvekkili Şirketin ulusal televizyon ve radyo kanallarında çeşitli reklamlarının uzun yıllardır yayımlanmakta olduğunu, bu reklam filmlerinde ve sloganlarında “…!” sözcüğünün melodik bir şekilde tüketicilere tanıtıldığını ve toplum nezdinde tanınmış bir marka haline geldiğini, davalı yana ait “… …” ya da “… …” ibareli markalar ile piyasaya sürülen herhangi bir mal veya hizmetin bulunmadığını ve müvekkili markasının tescilinin talep edildiği hiçbir sınıfta kullanılmadığını, markaların benzer alıcı çevresine hitap etmediğini, benzer ihtiyaçları gidermediklerini, rekabet etme olanaklarının bulunmadığını, dağıtım kanallarının ortak olmadığını ve kullanım yöntemlerinin, hedeflenen halk kesiminin de aynı bulunmadığını ileri sürerek… sayılı YİDK kararının iptaline ve başvurunun talep edilen tüm sınıfları yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında başvuruya konu tüm mal ve hizmetler yönünden iltibas bulunduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkiline ait “……..” markası arasında bağlantı kurulması dahil karıştırılma ihtimaline yol açabilecek nitelikte benzerlik bulunduğunu, “…” kelimesinin “araç kiralama hizmetleri” için tanımlayıcı bir ibare olarak kabul edilebileceğini, ancak bu durumda da bunun 35.sınıf için değil, araç kiralama hizmetlerini içeren 39.sınıf için geçerli olabileceğini, 35.sınıfın geniş kapsamlı bir hizmet sınıfı olduğunu ve “…” kelimesinin bu sınıf için tanımlayıcı bulunduğundan veya ayırt edici niteliği haiz olmadığından bahsedilemeyeceğini, davacı yan markasının müvekkili Şirketin seri markası olduğu imajı doğurduğunu, davacı tarafın müvekkili Şirketin … ibareli markalarını kullanmadığını iddia ettiğini, kimsenin markasını tescil ettirip 1-2 sene içerisinde tüm Türkiye ve dünya çapında tanıtmak zorunda olmadığını, müvekkilinin tescil ettirdiği markaları kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2018/19668 sayılı “… …!” ibareli marka başvurusu ile “…” ibareli davalı markalarının benzer olduğu; davacı marka başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamı bakımından emtia listelerinin aynı/aynı tür olduğu ve markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimali bulunduğu, taraf markalarında ortak olan “…” kelimesinin 09, 12 ve 35. Sınıflardaki çekişme konusu mal ve hizmetlerin hiçbiri yönünden doğrudan çağrışım yaratmadığı ya da yaygın, sıradan kullanımı bulunmadığı, davacı tarafça bu yönde dosyaya sunulmuş bu tür bir bilgi ya da belge de olmadığı, davacının geçmişe dayalı fiili kullanımın iltibas yaratmaması ve/veya davalının bu kullanıma sessiz kalması iddialarının işbu davanın konusu olmadığı gibi, tescil engelini bertaraf etmeye de elverişli bulunmadığı, öte yandan, dosyada mübrez belgelerden de davacı kullanımının 39. Sınıfta yer alan “araç kiralama hizmetleri”ne ilişkin olduğu, uyuşmazlık konusu 09, 12, 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde halihazırda süren eylemli bir kullanımı da olmadığından bu iddiasına da itibar edilmeyeceği, ayrıca 6769 sayılı SMK’da markanın tanınmışlığının bir tescil engeli olarak düzenlendiği, 6769 sayılı SMK’da tescilsiz kullanımla maruf hale gelen markaya, iltibas yaratan tescilli markanın varlığına rağmen tescil imkanı tanıyan istisnai bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle dava konusu davacı markasının tanınmış olup olmamasının somut olaya bir etkisi bulunmadığı gibi davacı tarafından sunulan delillerin dava konusu … ibareli markanın çekişme konusu 09, 12, 35. Sınıflarda tanınmış olduğunu ispatlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, ilk derece mahkemesince mesleki mazeretlerinin kabulüne karar verilip aynı celse sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda taraf markları arasında 12. Sınıfta yer alana mallar ve 35. Sınıfta bulunan bir kısım hizmetler yönünden iltibas bulunmadığının bildirilmesine rağmen davanın tümden reddinin hatalı olduğunu, sayılan mal ve hizmetler yönünden de davanın reddedilme gerekçesinin kararda belirtilmediğini, dava konusu başvuru ile davalının redde mesnet markaları arasında iltibasa neden olabilecek düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında “…” ibaresi ortak yer alsa da genel izlenim itibariyle markaların birbirinden farklı bulunduğunu, ayrıca ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, nitekim … ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, müvekkili markasının tanınmış olduğuna dair delillerin yeterince incelenmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve marka başvurusunun tescili istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, uyuşmazlık konusu 9.12 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin, davalının itiraza mesnet markalarının kapsamında da aynen yer aldığı, her iki taraf markasının asıl unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 9.12 ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden zayıf bir ibare olduğunun söylenemeyeceği, aynı tespitlere yer veren ve mahkemece hükme esas alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu, dolayısıyla mahkemece taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, ayrıca davacının dava konusu ibareyi tanınmış hale getirdiğini ispatlayamadığı gibi dava konusu ibarenin tanımış hale getirilmesinin anılan ibarenin marka olarak tescili hakkını vermeyeceği, diğer taraftan mahkemece 23/06/2020 tarihli duruşmada davacı vekilinin bildirdiği mazeretin kabulüne karar verilerek HMK 186. maddesi gereğince, tahkikat tamamlandığında gelecek celsenin sözlü yargılama ve hüküm celsesi olarak yapılmasına, hazır olmayan taraflara davetiye çıkartılarak sözlü oturum için belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun ihtarına karar verildiği ve 23/06/2020 tarihli duruşma zaptının hazır olmayan davacı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, buna rağmen 14/07/2020 tarihli duruşmaya da mazeret dilekçesi gönderen davacı vekilinin yokluğunda sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı Şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacı Şirketten tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı Şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı Şirket üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

….