Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1044 E. 2022/451 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1044
KARAR NO : 2022/451
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2013/92 E. – 2020/110 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün Durdurulması, Sonuçlarının ortadan kaldırılması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesİ’nce verilen 25/02/2020 tarih ve 2013/92 E. – 2020/110 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkilinin 2007/65411 sayılı “…” markasının sahibi olduğunu, anılan markanın tescil kapsamında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” nin bulunduğunu, müvekkilinin bu marka tescil belgesine dayanarak “…” ve kısaltması olarak da “…” markasını kullandığını, markalarının esas ayırt edici öğesi olan “…” kelimesinin davalı tarafından oto alım satım sektöründe “… …” ve “…” olarak kullanıldığını, davalının “…” adı altında galeri işlettiğinin öğrenilmesi üzerine sözlü uyarılarda bulunulduğunu, davalıya noter aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, ancak tecavüzün devam ettiğini, davalının adresinde ve internet sitelerinde “…”, “… …” ismini kullandığını, davalının aynı adreste akrabası “…” ile birlikte bulunmakta ve “…” ismi ile aynı işi yapmaktayken Ankara 3. FSHHM’nin 2009/302 E., 2010/241 K. Sayılı karar ve Yargıtay 11. HD. 2011/295 E., 2012/8063 K. Sayılı onama kararı ile davalının akrabası olan “…”nun “…”, “… …” ibarelerini internet ortamında ve otomobil satış faaliyetlerinde kullanımının durdurulduğunu ve anılan kullanımların kaldırılmasına karar verildiğini, ancak davalının karardan haberdar olmasına rağmen aynı iş yerinde “… …” tabelası ve internet sitelerine verdiği ilanlar ile … alım satım işlerini devam ettirdiğini, davalının müvekkili adına tescilli markanın esas ayırt edici özelliği olan “…” ibaresini “…” adıyla kullanmasının ortalama tüketicinin algılamasında karışıklığa neden olduğunu ve böylelikle haksız kazanç elde edildiğini, bu nedenle müvekkilinin ticari itibarının zarara uğradığı gibi maddi ve manevi de zarara uğradığını ileri sürerek davalı adına tescilli 2011/39342 sayılı “…“ ibareli markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, markalarına karşı tecavüzün durdurulması ve mevcut tecavüzlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı adına tescilli markanın “…” olmasına karşılık, müvekkili adına tescilli markanın “…” olduğunu, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, ayrıca davalının Kastamonu’daki adresince faaliyet gösterdiğini ve soy ismi “…” olmasına karşılık markasını “…” olarak tescil ettirdiğini, Türkiye’de “…” ibaresi ile başlayıp biten ya da içerisinde “…” ibaresi geçen yüzlerce firma bulunduğunu, davacının kötü niyetli olarak dava açtığını, müvekkilinin 1990’lı yıllardan beri … …-…-… …” ve benzeri unvanlar ile Türkiye genelinde ticaret ile iştigal ettiğini ve araç alım satımı yaptığını, bu nedenle müvekkilinin “…” ibaresini kullanmasının hakkı olduğunu ve ibareyi 2011 29342 sayı ile tescil ettirdiğini, müvekkili tarafından ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullanılan “…” ibaresi üzerinde müvekkilinin önceye dayalı hakkının söz konusu olduğunu, gerçek hak sahibi adına yapılan tescilin açıklayıcı bulunduğunu, davacı şirketin “…” kullanımı ile müvekkilinin “…” ibaresi arasında benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece , davalının … ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasını ispatlayamadığı, davalının … alım satımıyla ilgili çeşitli web sitelerindeki 22.03.2013 tarihli “… … veya …-…-ANKARA” biçimindeki kullanımı ile davalının “…” şeklindeki alan adı/web sitesi ve “…” adlı web sitesi içinde yer alan“…+şekil”şeklindeki kullanımının hukuka uygun kullanımlar olduğu ve bu kullanımların davacı adına 2007 65411 sayı ile tescilli markasından doğan haklara tecavüz etmediği, davacı markası ve davalı adına tescilli 2011/29342 sayıılı “…” ibareleri marka arasında , dava konusu marka kapsamında yer alan 35. sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık , muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ).” 37. sınıf “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” 39. sınıf “Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. ” emtiaları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu markanın anılan hizmetlerden yönünden kısmen hükümsüzlüğüne , fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davalının müvekkilinin tescilli markasını kullandığı … alım satım sektöründe “… …” … ” adı altında müvekkilin markasını taklit ettiğini, davalının iş yerinde ve internet sitesinde “…” ve” … …” ibarelerini kullandığını , davalının bu kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalının bu eylemleri nedeniyle dava konusu markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile yargılama giderlerinin 1/2 oranında taraflar arasında paylaştırıldığını ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, ilk derece mahkemesi kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, işbu dava dosyası ile ilgisi bulunmmasına rağmen Ankara 1 FSHHM’nin 2011/176 sayılı dosyasının Yargıtay’dan dönüşü beklenrek karar verilmesinin uzun süre ertelendiğini ve davalının müvekkili markasını haksız yere kullanarak haksız kazanç elde etmesinin sağlandığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hükümsüzlüğü, markaya tecavüzün durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukıarda özet kısmından da anlaşılacağı üzere davacı, davalı adına tescilli 2011/39342 sayılı markanın kendi adına tescilli 2007/65411 sayılı marka ile iltibas teşkil ettiğini ayrıca davalının “…”, “… …” …” “… …” ibareli kullanımlarının tescilli marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek 2011/39342 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile markaya tecavüzün durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince de dava konusu 2011/39342 sayılı markanın 35. sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık , muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ).” 37. sınıf “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” 39. sınıf “Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. “hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş olup karara karşı sadece davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetildiğinde dava konusu marka kapsamında kalan 4. ve 12. sınıfta yer alan mallar ile 37. sınıf “İnşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ve 39. Sınıfta yer alan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve karar deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzlenme ,seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil)” hizmetleri yönünden dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşup oluşmadığı ve davalının dava konusu kullanımlarının davacının tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde, tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının 2007/65411 sayılı ” …” ibareli markası ise davalının sonraki tarihli 2011/29342 sayılı “…” ibareli markası arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik bulunduğu açık olup ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kabulü Dairemizce de yerinde bulunmuştur. Taraf markaları arasında anılan KHK’nın 8/1-b öadesi anlamında iltibas bulunduğun kabulü için işaretlerin benzer olmasının yanında emtia benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekir. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı markası 35., 37. ve 39. sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olup dava konusu markanın tescilli bulunduğu 4. ve 12. sınıf mallar davacının markası kapsamında yer almadığı gibi bu mallar ile davacının markası kapsamında bulunan hizmetler arasında benzerlik de bulunmamaktadır. Öte yandan Ankara 1. FSHHM’nin 2011/176 E-2015/331 K sayılı kararıyla davacının 2007/65411 sayılı markasının, tescil kapsamında yer alan 37. sınıf “İnşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ve 39. Sınıf “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve karar deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzlenme ,seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil)” hizmetleri yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verildiği, anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek 22/10/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu markada anılan bu hizmetler aynen yer alsa da davacı markası bu hizmetler yönünden hükümsüz kılınmış olup, 556 sayılı KHK’nın 44. maddesi uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, bu kararın sonuçları geçmişe etkili olacağından dava konsuu marka kapsamında yer alan 37. Sınıfta “İnşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ve 39. Sınıfta yer alan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve karar deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzlenme ,seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil)” hizmetleri yönünden de taraf markaları arasında emtia benzerliği bulunmamaktadır.
Bu itibarla; davacının 2007/65411 sayılı markası ile dava konusu 2011/29342 davalı markası arasında , uyuşmazlık konusu 4. ve 12. sınıfta yer alan mallar ile 37. sınıf “İnşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri” ve 39. sınıf “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve karar deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri (tur düzlenme ,seyahat için yer ayarlama, kurye hizmetleri dahil)” hizmetleri yönünden emtia benzerliğne ilişkin şart gerçekleşmediğinden taraf markları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları Diaremizce yerinde görülmemiştir.
Davacının markaya tecavüz iddialarının incelenmesine gelince; dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde markaya tecavüz düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında marka hakkına tecavüz sayılan fiiller belirlenmiştir. Buna göre, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek ve markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlemveya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek, marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdir.
Somut olayda da davacı , davalının “…”, “… …” …” “… …” ibareli kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürmüştür. Davacı tarafça bu kapsamda dava dosyasına sunulan delillerden ve mahkemece alınan bilirkişi raporundan davalı kullanımlarının, çeşitli web sitelerinde “… …” “…-…-Ankara” şeklinde gerçekleştiği, yine davalının ortağı olduğu dava dışı … İnşaat Akaryakıt Nakliyat Sigortacılık ve Turizm San ve Tİc Ltd Şti adına kayıtlı olan ve idari sorumlusunun davalı olduğu anlaşılan “…” alan adlı internet sitesinde “…” ibareli kullanımların bulunduğu ve bu kullanımların … alım satımı faaliyetine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davalının çeşitli inetrnet sitelerindeki “…” ibareli kullanımları 2011/29342 sayılı “…” ibareli markasına uygun bulunduğu ve bu kullanımların 2011/23942 sayılı markasının tescilli olduğu 35. sınıf hizmetler kapsamında kaldığından, davalının bahsi geçen bu kullanımları davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı gibi davalının ismi ve soy isminden oluşan “…” ibareli kullanımlarda 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi kapsamında kaldığından davacının “…” ibareli markası nedeniyle engellenmesi mümkün değildir.
Yine dosya kapsamından, davalının idari sorumlusu anlaşılan “…” ibareli alan adı kullanımı da davalının tecilli markasına uygun olup markaya uygun alan adı kullanımının 556 sayılı KHK’ nın 9/2-e maddesi uyarınca meşru bir hakka dayandığının kabulü gerektiğinden davalının bu kullanımı da davacının marka hakkına tecavüz oluşturmamaktadır. Bununla birlikte bahsi geçen internet sitesindeki “…” ibareli kullanım için aynı değerlendirmede bulunmak mümkün değildir. Çünkü anılan kullanım davalının tescilli markasından farklı olarak davacının tescilli markasının asli unsurunu aynen içerdiği gibi bu kullanım davacının … satım hizmetlerinde kullandığı dosya kapsamı ile sabit olan 35. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescilli 2007/65411 sayılı markasının tescil kapsamında yer alan hizmetlere ilişkin bulunduğundan 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi uyarınca davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun kabul gerekir. İlk derece mahkemesince bahsi geçen internet sitesindeki “…” ibareli kullanım internet sitesinin sahibi olan dava dışı şirketin ticaret unvanının kılavuz unsurunu oluşturduğu gerekçesiyle hukuka uygun kullanım olarak kabul edilmişse de mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu kullanım markasal kullanım niteliğinde olduğundan mahkemenin bu kabulü isabetli görülmemiştir. Öte yandan bilirkişi raporunda da “…” ibareli markasal kullanımın yer aldığı internet sitesinin davalıya ait olmaması nedeniyle davalının bu kullanımdan sorumlu tutulamayacağı açıklanmışsa da yukarıda da ifade edildiği üzere davalı bahsi geçen internet sitesinin idari sorumlusu olup tecavüz teşkil eden bu kullanımdan sorumlu bulunduğundan bilirkişi raporundaki bu tespitte yerinde bulunmamıştır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının dava konusu “… …” “…-…-Ankara” ibareli kullanımları ile “…” ibareli alan adı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı,ancak “…” ibareli internet sitesi içeriğindeki “…” ibareli kullanımın davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davacının markaya tecavüzün durdurulması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması isteminin talebi gibi kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, marka hükümszülüğü istemi yönünden davacının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesince bu istem yönünden verilen karar aynen yer verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/02/2020 … ve 2013/92 E. – 2020/110 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 2011/29342 sayılı markanın 35. sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık , muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri (ithalat-ihracat acente hizmetleri dahil). Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri ( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir ).”, 37. sınıf “Temizlik hizmetleri; dezenfeksiyon hizmetleri; haşere ilaçlama hizmetleri; temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri. Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve yakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; gemi inşaatı hizmetleri. Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri. Mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri. Isıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri. Giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri. Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri. Saat tamiri hizmetleri. Madencilik, maden çıkarma hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri.” ve 39. sınıf “Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri. ” emtiaları yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE

3-“…” alan adlı internet sitesinde, davacının marka hakkına tecavüz oluşturan “…” ibareli davalı kullanımlarının durdurulmasına ve internet sitesi içeriğinden çıkarılmasına,
4-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 24,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 56,40.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 396,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 50,00.TL tebligat ve posta masrafı, 24,30.TL peşin harç, 24,30.TL başvurma harcı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 2.143,20.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.071,60.TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022

Başkan V.

Üye

Üye

Katip