Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1043 E. 2022/448 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1043
KARAR NO : 2022/448
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2019/365 E. – 2020/156 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU :Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2020 tarih ve 2019/365 E. – 2020/156 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin, davalı adına 41. ve 42. sınıf hizmetlerde tescilli bulunan 2008/70940 sayılı markanın kullanmama nedeniyle iptali istemiyle Ankara 3. FSHHM’nin 2017/495 E. sayılı dosyasında dava açtığını, anılan dava dosyasında 17.07.2018 tarihinde davanın kısmen kabul edilerek markanın 41. Sınıf: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Gösteriler için yer ayırma hizmetleri, sanatçılar için modellik yapma hizmetleri, sahne ve gösteri dekorlarının kiralanması hizmetleri, tiyatro, orkestra hizmetleri. Dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri Fotoğrafçılık hizmetleri Tercüme hizmetleri. ile 42. Sınıf: Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri Bilgisayar hizmetleri, bilgisayar programcılığı hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının tasarımı hizmetleri, bilgisayar yazılımlarının bakımı ve güncelleştirilmesi hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri, grafik sanat tasarım hizmetleri.Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri. yönünden kısmen iptal edildiğini, sözü edilen davada bilirkişi incelemesinin ardından kararın aleyhine olacağını anlayan davalının karar verilmesinden 1 ay önce 06.06.2018 tarihinde aynı marka işareti için 2018/55328 sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğunu ve 16, 41,42, 43. sınıfları kapsayan markanın 22.11.2018 tarihinde tescil edildiğini, bu markanın Ankara 3. FSHHM’nin 2017/495 E. sayılı dosyasında verilecek kararı hukuken etkisiz kılmak amacıyla yapılmış kötüniyetli olarak tescil ettirildiğini, davalının iptal tehdidi ile karşı karşıya olan markasının aynısı için başvuru yapmak suretiyle bu markayı yedeklemeyi, yargılama sonunu verilebilecek olası iptal kararını etkisiz kılmayı ve iptal edilebilecek markadan kaynaklı tescilin sağladığı hak ve güvenceleri sürdürmeyi amaçladığını, Ankara 3. FSHHM’nin 2017/495 E. sayılı dosyasında verilen kısmen iptal kararının istinaf incelemesinde olduğunu, söz konusu dava karar aşamasındayken yapılan dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2018/55328 sayılı markanın SMK m. 6/9 ve 25/1 uyarınca 41 ve 42. sınıflar için hükümsüzlüğüne ve sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…” ibaresinin müvekkili tarafından 13.11.1996 tarihinden itibaren tescilli ticaret unvanı, 1996-2008 döneminde tescilsiz marka olarak ve 16.12.2008 tarihinden itibaren de tescilli marka olarak 23 yıldır aralıksız ve yoğun şekilde kullanıldığını, bu davada hükümsüzlüğü talep edilen “…” ibareli marka ve logonun 16.12.2008 tarihinden bu yana 41 ve 42. sınıfa konu hizmetlerde müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin iştigal alanına giren bu hizmetlerin davaya konu yeni marka tescilinin kapsamındaki hizmetlerle birebir örtüştüğünü, müvekkilinin fiili kullanımını ispatladığı hiçbir mal ve hizmet bakımından dava konusu başvurunun marka yedekleyerek ticaretini yapmak amacıyla yapıldığının iddia edilemeyeceğini, müvekkilinin 23 yıllık üstün ve öncelikli hak sahibi olduğunun tartışma konusu olmadığını, bu davaya gerekçe gösterilen tek iddianın davacının müvekkiline ait 2008/70940 sayılı markasının sözde kullanılmadığından bahisle Ankara 3. FSHHM’nin 2017/495 E. sayılı hükümsüzlük davasında bilirkişi incelemesinin ardından kararın etkisiz kalınması amacıyla hareket edildiği iddiası olduğunu, müvekkilinin 06.06.2018 tarihinde 2008/70940 sayılı markası için yenileme başvurusu yapılırken aynı tarihte iyi niyetle hem bu markanın kapsadığı hem bu markanın kapsamında olmayan başka mal ve hizmetler de eklenerek davaya konu 2018/55328 sayılı başvuruyu yaptığını, Ankara 3. FSHHM 2017/495 E. sayılı dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili ve mevzuata aykırı bulunduğunu, işbu davanın hak arama sınırlarını aştığını ve dava açma hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin fiili kullanımını ispatladığı mal veya hizmetler bakımından dava konusu marka başvurusunun markayı yedekleyerek ticaretini yapmak amacıyla yapıldığının ve bu suretle kötüniyete dayandığının varsayılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece , davalının markasının kullanılmama nedeniyle iptal edilmesi talebine konu olması ve bu konudaki yargılama devam ederken, 06.06.2018 tarihinde aynı işaret ile kullanım ispatı gerçekleştirilmediğine ilişkin tespitler yapılmış olan hizmetler ve ilave mallar/hizmetler için dava konusu marka tescil başvurusunun yapıldığı, bu başvurudan yaklaşık olarak 1,5 ay kadar sonrasında davalının önceki tarihli 2008/ 70940 sayılı markasının kullanılmaması nedeniyle 41 ve 42. sınıftaki bazı hizmetler açısından kısmen iptaline karar verildiği, davalının sahip olduğu hakka dayanarak ve bu hakkın ortadan kalkmasına ilişkin sonucu ortadan kaldıracak türden bir davranış sergilediği, bu şekilde hem amaca aykırı davrandığı hem kullanmama nedeniyle iptal davasına konu olan yargılama sonucunda serbest işaret haline gelebilecek işaret üzerinde başkalarına ait olabilecek menfaatleri engellemeye çalıştığı, her ne kadar 2008/70940 sayılı markanın yenilenmesi ile birlikte anılan markanın kapsamı genişletilerek yeni bir başvuru yapıldığı savunulsa da hem iptal edilme riski bulunan bir markanın yenilenerek korunmasının başka bir tartışma konusunu oluşturması hem ileri sürülen yenilenme argümanı ile ilgili zaman dilimi başlamadan önce yenileme ve yeni bir başvuru yapılmasının hakkın amaca uygun kullanımı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2018/55328 sayılı markanın taleple bağlı kalınarak 41 ve 42.sınıflar ile sınırlı olarak hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili,”…” ibaresinin müvekkili tarafından 13.11.1996 tarihinden itibaren tescilli ticaret unvanı, 1996-2008 döneminde tescilsiz marka olarak ve 16.12.2008 tarihinden itibaren de tescilli marka olarak 23 yıldır aralıksız ve yoğun şekilde kullanıldığını, anılan markayı kadın hareketinin bir sembolu haline getirdiğini, 41. ve 42. Sınıfa hizmetler yönünden tanınmış markası ve tescilli alan adı olduğunu, bu durumun davacı tarafça da bilinmesine rağmen kötnü niyetli olark 2008/70940 sayılı markasının kulanılmadığı iddiasıyla iptal davası açıldığını, müvekkilinin dava konusu marka tescilinin kötü niyetli bulunmadığını, müvekkilinin 24 yıllık markasının güvenliğini sağlamak,itibarını arttırmak amacıyla dava konsu marka başvurusunu yaptğını, sırf önceki markası hakkında hükümsüzlük davası açılmasının marka sahibinin kötü niyetli olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının kötü niyet iddialarını ispatlayamadığını, müvekkilinin dava konusu marka başvurusunu 2008/70940 sayılı markasını yenilemek amacıyla yaptığını, müvekkilinin “…” markasının vizyonunu genişletmek niyetinde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini aksi halde yeniden hüküm tesisi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesni istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay HGK’nın 16.07.2008 tarih ve 2008/11-501 E., 2008/507 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; tescil başvurusu sırasında kötü niyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkündür. Çünkü, SMK’nın 6/9 ve 25/1. maddelerindeki düzenlemeler, esasen TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir. Bu nedenle her somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak açıkça kötü niyetle gerçekleştiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebilir.
Marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil nedeniyle markadan doğan hakların kötüye kullanılması amacıyla yapılan marka tescili, kötü niyetli marka tescili olarak kabul edilmektedir. Hangi şekilde yapılan marka başvurularının kötü niyetle yapılmış sayılacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmayıp, her somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapılmalıdır. Bununla birlikte uygulamada ve öğretide, kendisine duyulan güveni kötüye kullanan kişilerin başvurusu, markayı kullanmak amacıyla değil başkalarının ticaretine engel olmak amacıyla, başkalarından para koparma veya şantaj yapma amacıyla yapılan başvurular kötü niyetli marka başvuruları olarak kabul edilmektedir (Yargıtay 11. HD, 19/1285 E., 19/8003 K., 09/12/2019).
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davacı, davalı Şirkete ait dava konusu marka tescilinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 41 ve 42. sınıflar yönünden kısmen hükümsüzlüğünü talep etmiş, kötü niyet iddiasını da Ankara 3. FSHHM’nin 2017/495 Esas sayılı dava dosyasında işbu davadaki davalı aleyhine 2008/70940 sayılı ” … …” ibareli markanın kullanılmaması nedeniyle iptali talebiyle dava açmış olduğu, bu dava devam ederken davalının, 2008/70940 sayılı markası ile aynı ibareden oluşan dava konusu marka başvurusunu yaptığı ve bu durumun kullanmama nedenine dayalı olarak açılan davayı sonuçsuz bırakmaya yönelik olduğuna dayandırmıştır.
İlk derece mahkemesince de, davalının 2008/70940 sayılı markasının kullanılmama nedeniyle iptal edilmesi talebine konu olması ve bu konudaki yargılama devam ederken, 06.06.2018 tarihinde aynı işaret ile önceki markanın kullanılmadığı tespit edilen hizmetler ve ilave mallar/hizmetler için dava konusu marka başvurusunun yapılmasının, kullanmama nedeniyle iptal davasının sonucunu ortadan kaldırmak ve iptal davası sonucunda serbest hale gelebilecek işaret üzerinde başkalarına ait olabilecek menfaatleri engellemek niyetiyle yapıldığından kötüniyetli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmişse de kötü niyete ilişkin başka bir emare ve delil olmaksızın, salt kullanmama nedeniyle marka iptali davasının varlığına rağmen marka başvurusu yapılması olgusu, başvurunun kötüniyetli olduğunun kabulü için yeterli değildir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2020 tarihli, 2019/2447 -2020/494 E/K sayılı ilamı da aynı yöndedir). Dosya kapsamında dava konusu marka tescilinin kötü niyetli olduğuna dair başka bir iddia ve ispat da bulunmamaktadır.
Bu durum karşısında, dava konusu marka tescilinin kötü niyetli olduğunun ispatlanamamasına rağmen mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2020 gün ve 2019/365 E. – 2020/156 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 35,30.TL posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan 183,90.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022

Başkan V.

Üye

Üye

Katip