Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1040 E. 2022/327 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2020
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Uluslar Arası Hava Taşımacılğı Kaynaklı)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/02/2020 tarih ve 2019/530 E. – 2020/83 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalıdan 13.01.2019 günü için Ankara/İstanbul- İstanbul/Malaga uçak bileti aldığını, uçuşunun ilk kısmı olan Ankara/İstanbul uçuşunu gerçekleştirdiğini, ancak ikinci kısmını oturum uzatma belgelerinin sistemden denetlenemediği, geçerliliği için karşı istasyondan onay alınması gerektiği gerekçesiyle gerçekleştiremediğini, bu nedenle bir gün sonrası için 1.672,74 TL tutarlı yeni bir bilet aldığını ve İstanbul’da konaklamak zorunda kaldığını, yaşanan aksaklık nedeniyle ders kayıtlarında sorun yaşadığını, manevi olarak da yıprandığını, davalının oturum uzatma belgesini denetleme yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek, 4.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 08.11.2019 günlü açıklama dilekçesi ile iki adet bilet bedeli 3.805,83 TL ve 200,00 TL konaklama bedeli olmak toplam 4.000,00 TL maddi tazminat isteminin bulunduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazının yanında, davacının uçağa kabul edilmemesinde keyfi bir uygulamanın ve kusurun bulunmadığını, müvekkilinin davacı yolcuyu uçağa kabul etmeme yetkisinin bulunduğunu, davacının sunduğu belgenin karşı taraftan onaylanması ile uçuşunu gerçekleştirdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin Ankara’da kurulması nedeniyle davalının yetki itirazının yerinde görülmediği, davalının 22.01.2019 günlü yazısından, davacının İstanbul/Malaga uçuşunu, uçağa kabulü sırasında sunduğu evrakın oturum uzatma belgesi olup, bu belgenin sistemden denetlenemediği, karşı taraftan onay alınmasının gerektiği ve onayın uçuş bitiminden sonra geldiği gerekçesiyle gerçekleştiremediğinin anlaşıldığı, bunun üzerine davacının davalıdan 14.01.2019 günü için 1.672,74 TL bedelli yeni bir bilet aldığı ve bu bilet ile uçuşunu gerçekleştirdiği, yolcunun uçağa kabul edilip edilmemesinin taşıyıcının yetkisinde olduğu, ancak taşıyanın bu yetkisini sağlık, emniyet, güvenlik, uygun olmayan seyahat belgeleri bulunması halinde kullanabileceği, aksi halde yolcunun zararlarını gidermek zorunda olduğu, somut olayda davacının geçerli bir uçuş belgesinin bulunmadığı gerekçe gösterilerek 13.01.2019 günlü İstanbul/Malaga uçuşuna izin verilmemiş ise de, 14.01.2019 tarihinde belgenin geçerli olduğu gerekçesiyle aynı yöndeki uçuşa izin verildiği, böylece davacının geçerli bir uçuş belgesinin bulunduğunun tartışmasız hale geldiği, davacının davalıya ibraz ettiği bu belgenin geçerli olduğu onayının geç verilmesinin, başka bir deyişle davacının uçuşunun bu nedenle engellenmesinin davacının kusurundan doğmadığı, davalı şirketin yükümlendiği işi gereği gibi yerine getirmek üzere bu tür işlemlerin daha hızlı yapılabildiği sistemi kurmak zorunda olduğu, dolayısıyla davalının kusuru ile uçuş gerçekleşmediğinden, davacının yeniden aldığı bilet bedeli 1.672,74 TL ve 200,00 TL konaklama bedelinden oluşan toplam 1.872,74 TL maddi zararından davalının sorumlu olduğu, davacının öğrenci olması ve kendisinden kaynaklanmayan bir neden ile uçuşunu gerçekleştirememesi nedeniyle manevi olarak da sarsıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 1.872,74 TL maddi tazminatın 13/01/2019 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte, 1.000,00 TL manevi tazminatın 13/01/2019 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin davacının 13.01.2019 tarihli İstanbul-Malaga seferine kabul edilmemesinde hiçbir kusurunun bulunmadığını, mahkemece İspanyol merciler tarafından oturum uzatma belgesinin geçerli olup olmadığının sorgulanmasının daha hızlı yapılabilmesi için gerekli sistemi kurmakla yükümlü tutmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin pasaport, oturma izni, vize gibi seyahat belgeleri tam ve geçerli olmayan bir yolcunun, yabancı ülke makamlarınca bu nedenle sınır dışı edilmesi halinde yüksek miktarda idari para cezaları ile karşılaşacağını, bu nedenle müvekkilinin anılan belgelerin tam ve geçerli olup olmadığını kontrol etmek ve gerekiyorsa yolcuyu uçuşa kabul etmemek hak ve yetkisinin bulunduğunu, davacının müvekkiline ibraz ettiği belgenin ise imzasız ve sadece davacının oturum uzatma başvurusu yaptığına dair geçici bir belge olup, yasal oturum belgesi mahiyetinde olmadığını, bu nedenle onay alınması cihetine gidildiğini, İspanyol sınır güvenlik polisinin davacının evrak ve kayıtlarını incelemesinin de bir süre geciktiğini, müvekkilinin belgeleri tam ve geçerli olmayan bir yolcu için en küçük bir riski dahi üstlenmesinin mümkün olmadığını, mahkemece yasal faiz yerine avans faizi yürütülmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: 1- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda anılan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK.’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da mahkemece, davanın açıldığı 11.10.2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının yurt dışında öğrenci olup, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında Dairemizce, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın, dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10/02/2020 tarih ve 2019/530 E. – 2020/83 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
9-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca yasal şartların oluşması nedeniyle icranın geri bırakılması için davalıdan alınan 9.345,10 TL tutarındaki nakit teminatın GERİ VERİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022
…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.