Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1020 E. 2022/520 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2012/379 E. – 2020/217 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 21.12.2010 tarihinde ‘kullanma lisansı, hizmet ve garanti sözleşmesi’ başlıklı sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin 4.6. maddesine göre davalının vereceği hizmet karşılığında, e -ticaret sisteminde yapılacak cironun %2,3+KDV’si her ay düzenli olarak müvekkiline ödeneceğini, davalı tarafından altı adet toplam 72.871,00 TLlik hizmet bedeli içerikli faturanın ödemediğini, müvekkili tarafından ihtarname keşide edilerek 3 günlük süre verildiğini davalı tarafından keşide edilen cevabi ihtarname ile bir takım faturaların gönderildiğini, söz konusu faturaların kabul edilmeyerek iade edildiğini, davalı tarafından ödeme isteğinin reddedildiğini ve 21.10.2010 tarihli sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle, davalı aleyhine Ankara 7. İcra Müd.’nün 2012/11258 E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline takibin devamına davalının asıl alacağın % 40’ından az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yapılan denetimler sonucunda davacı tarafından sözleşmenin başından beri müvekkiline keşide edilen tüm faturaların içeriklerinin yasal düzenlemelere ve sözleşme içeriğine aykırı olduğunun tespit edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket edenin davacı olduğunu, davacı tarafından müvekkiline keşide edilen faturaların sözleşmede belirtilen ciro tanımına dahil olmayan, tutarların dahil edildiğini, vadesi gelmeden ödeme talep edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve hükme esas alınan üçüncü bilirkişi heyetinin kök rapor ve ek raporları kapsamına göre, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları kapsamında sözleşmenin 4.6. maddesine istinaden hizmet sözleşmesi uyarınca davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılacak ödemelere ilişkin açık bir düzenlemenin taraflarca kabul edildiği, takibe konu mutabakat dışı toplam fatura bedelinin toplam 31.892,62 TL olması gerekeceği, 31/05/2012 mutabakat tarihinden 28/06/2012 icra takip tarihine kadar davacının muaccel olan ve devam eden ticari ilişkiye ilişkin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten 24.058,25 TL alacaklı olarak göründüğü, davalı defterlerinde ise bu tutarın 16.019,58 TL olarak yer aldığı, aradaki bu farkın davalının belgesiz ödemeleri kaydetmesinden kaynaklandığının bilirkişi heyetince tespit edildiği, sonuç olarak 31/05/2012 tarihli taraflar arasında imzalanan alacak borç mutabakatı kapsamına göre bu tarih itibariyle davacı alacağı bulunmadığının kabul edilerek mutabakat tarihinden icra takip tarihine kadar davacının davalıdan tarafların incelenen defter ve kayıtlarına göre 24.058,25 TL asıl alacağı, 32,61 TL işlemiş faizi bulunduğunun kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2012/11258 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin, 24.058,25 TL asıl alacak, 32,61 TL işlemiş faiz, 95,30 TL masraf olmak üzere toplam 24.186,16 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa (24.058,25 TL) takip tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %16,50 oranında ve değişen oranlarda ticari avans faizi yürütülmesine, hükmolunan alacağın (24.186,16 TL) %40’ı oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yasal şartları bulunmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karara dayanak bilirkişi heyet raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığını, çelişkili olduğunu, yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığını, bu rapora dayanılarak kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, 21/12/2010 tarihli “Kullanma Lisansı Hizmet ve Garanti Sözleşmesi’nden kaynaklanan lisans bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5846 sayılı FSEK’in 1. maddesinde bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkiler “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” ve “Kapsam” başlıklı 1/A maddesinde “Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Anılan Kanunun 76. maddesinde “Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu Kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme, Sınai Mülkiyet Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerdir.” denmiş, Sınai Mülkiyet Kanununun “Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı 156. maddesinde ise “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut uyuşmalıkta taraflar arasında 21/12/2010 tarihli “Kullanma Lisansı Hizmet ve Garanti Sözleşmesi” düzenlenmiş olup, davacı tarafça davalının kullanımına sunulan sözleşme konusu yazılımın kullanım bedelinin tahsili talep edilmektedir. Dolayısıyla somut olay, 5846 sayılı FSEK’te düzenlenen hukuki ilişkiden doğan bir dava olup görevli mahkeme de Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şeklide hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanunun 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2012/379 E. – 2020/217 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Kararın bir örneğinin bilgi ve UYAP üzerinden dosyanın görevli mahkemesine aktarılması için Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-İstinaf kararının neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-Davalıdan peşin olarak alınan 414,00.TL nispi istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf kararının tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022

….