Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1009 E. 2022/283 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/01/2019 tarih ve 2017/201 E. – 2019/7 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili,davalı Şirketin “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet 2014/31460 sayılı “… …” ibareli markası arasında iltibas bulunduğunu, sektördeki kullanımlar ve kullanıcıların algılaması dikkate alındığında marka, … ve … tescili, başvurusu ve … hizmetleri veren şahıs ve firmalarca ilave “…” ve “…” eklerinin birbirinin yerine sıklıkla ikame edilmesi nedeniyle markaların bütünü itibariyle kavramsal olarak benzer olduğunu, markaların birbirinin devamı serisi ve/veya bir başka versiyonu olarak algılanması nedeniyle iltibas tehlikesinin oldukça yüksek bulunduğunu, markaların kelime markası olması nedeniyle görsel olarak ayniyetin iltibas tehlikesini kuvvetlendirdiğini, davalı Şirketin marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalı Şirkete, müvekkili adına tescilli toplam 20 markaya tecavüz niteliğindeki 65 adet … sayfası kullanımı nedeniyle ihtarname gönderilmesinden sonra hem olası dava ve yaptırımlarından korunmak hem de tecavüzlerin devamını sağlamak amacıyla dava konusu başvuru haricinde de müvekkili markları ile iltibas teşkil eden marka başvurularında bulunduğunu, davalı yanın seçebileceği onlarca ibare mevcutken fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında … hizmeti verdiği de göz önünde bulundurulduğunda bilerek kötüniyetli bir şekilde “… …”, “… …” ve “… … …” ibareli ve dava konusu markayı kullanmak istediğinin açık olduğunu, taraflara ait emtia listelerinin aynı ve benzer bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2017-M-2230 sayılı kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … ve Marka Kurumu vekili, dava konusu marka ile davacı markası arasında anlam fonetik, yazılış ve şekil itibariyle bir benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin coğrafi bir yer adı olduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğünün aynı davada istenemeyeceğini, hükümsüzlük istemi bakımından … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu markanın dava tarihinden önce tescil edildiği, 6769 sayılı SMK’nın 156/5 maddesi gereğince davalının yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle hükümsüzlük talebi yönünden tefrik kararı verilmiş, YİDK kararının iptali istemi yönünden de dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında görsel özellikleri ve teleffuzları ve yarattıkları kavramsal çağrışımlar yönünden benzerlik bulunmadığı, markalarda ortak unsur … ibaresinin çoğrafi yer adı olup herkesin kullanımına açık ve tek başına kimsenin tekeline verilemeyecek işaretlerden olduğu, zayıf markalarla ilgili olarak iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için tescili istenilen markada ufak bazı değişikliklerin yapılmasının olmasının yeterli bulunduğu, davacı ve davalı markalarında yer alan farklılıklar ve farklı ekler nedeniyle markalarda farklı algı oluştuğu, bütün olarak bıraktığı genel izlenimin farklı bulunması nedeniyle davacı markaları ile davalı markasının birbirinin serisi olarak algılanma riskinin söz konusu olmadığı, bu nedenle taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, başvurunun kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece çekişmeye konu coğrafi yer adı ve aynı hizmetin aynı neviden kombin edilen markalar, birebir aynı olmadıkça aralarında iltibas tehlikesi olmayacağı yönündeki kabulünün hukuka aykırı olduğu gibi Anayasa ile korunan mülkiyet hakkının da ihlali niteliğinde bulunduğunu, her iki taraf markalarında ortak bulunan il isimlerine ilave edilen “…” ve “…” ibarelerinin 45. sınıftaki hizmetler yönünden birbiriyle bağlantılı, ilişkili ve birbirinin yerine ikame edilen sözcükler olduğunu, markada yer alan ibarelerin tek tek değil de bütünün yarattığı genel izlenim, yani “… …” ile “… …” ibarelerinin bütünü dikkate alındığında, markalar arasında görsel benzerlik bulunduğunu, her iki tarafın uzun senelerdir … firmaları olarak faaliyet gösterdiğini dolayısıyla markaların marka, …, faydalı model, … tescil vb. fikri ve sınai mülkiyet hakları alanında … hizmetlerinde kullandıklarını, ‘…’, ‘…’… …’ ibarelerinin, 45. sınıf kapsamındaki “sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda … hizmetleri ” kapsamında olduğunu, sıklıkla ilgili sektörde birbirinin yerine ikame edildiklerini, genel halk kitlesinin markaların bütününü gördüklerinde sınai haklar alanında … ve tescil hizmeti verdiklerini algılayacağının açık ve net olmasına rağmen mahkemenin markalar arasında iltibas bulunmadığı yönündeki kabulünün hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararının Yargıtayın benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararlara da aykırı bulunduğunu, davalı Şirketin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin “… …” ibarelerinden oluşan marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet 2014/31460, 2014/41316 sayılı “… …” ve “… … …” ibareli markaları karşılaştırıldığında, markalarda bulunulan coğrafi yer adının herkesin kullanımına açık bulunduğu, davacı markalarında yer alan diğer ibarelerinin de markanın üzerinde kullanılacağı bir takım hizmeti ifade ettiği, genel izlenim itibariyle ortalama tüketici nazarında bütün olarak yapılan incelemede tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma riskinin bulunmadığı, nitekim davalı Şirketin benzer nitelikteki “… Danışmalık” ibareli başvurusu ile davacının ” “… …”, “… … …+şekil” ve “… …” ibareli markaları arasında benzerlik bulunmadığının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/01/2020 tarih, 2019/1754 E-2020/74 K sayılı ilamıyla kabul edildiği, diğer taraftan kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :27/03/2022

….