Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1003 E. 2022/415 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Markaya Tecavüz ve
Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ve Ref’i

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/10/2019 tarih ve 2017/403 E. – 2019/396 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı … davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkilinin 1979 yılında kurulduğunu ve yalıtım, dolgu, tıkama malzemeleri, lastikten plastikten ve kauçuktan borular, hortumlar … gibi ürünlerin üretimini yaptığını, müvekkilinin “…” markalarının maruf ve meşhur hale geldiğini….” markasının 06, 19 ve 40. sınıflarda, 2016/26840 sayılı “…” markasının 06, 19 ve 40. sınıflarda, 2012/97879 sayılı “… …” markasının 37. sınıfta,……. sınıfta, “…” markasının … sayısı ile 06. sınıfta, “…” ibaresinin 2017/40041 numarası ile 06. sınıfta, “… şekil” ibaresinin 2005/01424 numarası ile 19. sınıfta ve “… şekil” ibaresinin yine 2003/27450 numarası ile 19. sınıfta tescilli olduğunu, davalının “… sarayı … …” ibareli marka başvurusunun müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğunu, müvekkilinin 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında eskiye dayalı kullanımının bulunduğunu, itirazına mesnet markaları tanınmış olduğundan aynı Kanun’un 6/5 maddesindeki koşulların da gerçekleştiğini, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkilinin … unvanının kılavuz unsuru olduğunu, ayrıca davalı gerçek kişinin kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek 2017-M-7036 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında marka hükümsüzlüğü istemini ıslah ederek davalı eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, men’ini, ref’ini ve davalının müvekkilinin markalarının ile iltibas teşkil edecek marka başvuruları yapılmasının önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler ile davacının itirazına mesnet markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer olmadıklarını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini içerir markalarını 17, 19 ve 35. Sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkilinin tescilli markalarını ilgili ürünlerde, tescile uygun olarak kullandığını, davacının tüm iddialarının reddinin gerektiğini, taraf markaları kapsamında yer alan malların farklı bulunduğu gibi tarafların faaliyet alanlarının da aynı olmadığını, davacının tanınmışlık iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının itirazına dayanak markalarından özellikle …. sayılı markaları yönünden taraf markalarının yüksek düzeyde benzerlik taşıdığı, taraf markaları arasında, dava konusu başvuru kapsamında 17. Sınıfta yer alan “Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler ( motor ve silindir contaları hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç).” malları ve bu malların satışına ilişkin 35.sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler ( motor ve silindir contaları hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç) bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimalinin bulunduğu, başvuru kapsamında 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” açısından ise, bu sınıftaki hizmetlerin tescilli olduğu …. sayılı davacı markası ile dava konusu marka arasında işaretler bakımından benzerlik bulunmadığından iltibas koşullarının oluşmadığı, davacının önceye dayalı hak sahipliği iddiasını ispatlayamadığı, … unvanına dayalı olarak “…” ibaresinden kaynaklı hak sahipliğinin, tescilli markaları kapsamında korunan emtialar ile zaten korunduğunu, markalar kapsamında benzer görülmeyen emtialarda davacı yanın herhangi bir üstün hakkının mevcut olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunmadığı, öte yandan salt benzerlik iddiasının başvuru konusu edilen bir işaretin kötü niyetle tescil başvurusuna konu edildiğini ispata elverişli olmadığı, somut uyuşmazlıkta da davalı yanın “…” ibaresini marka olarak tescil ettirme çabası içerisinde hareket etmesi tek başına bir kötü niyet göstergesi olmamakla birlikte, davalının davacı adına tescilli hem “…” hem de “…” markalarının bir araya getirmek suretiyle oluşturduğu görülen dava konusu markasının açık bir şekilde davacı markalarından yararlanma amacı taşıyan ve haksız bir menfaat temini elde etme amaçlı bir marka olduğu, zira “…” ibaresi farazi, yaratılmış bir kelime olmamakla birlikte aynı yorumun “…” ibaresi için yapılamayacağı, davacı ile aynı/benzer sektörde faaliyet göstermek adına işbu markayı tescil başvurusuna konu ettiği görülen davalının, başvuru kapsamında 17. sınıfın yanı sıra başvuru aşamasında çıkartılmasına karar verilen ve doğrudan davacı markaları kapsamında yer alan 19. sınıfı da içerecek şekilde başvuru konusu etmesinin de bu algıyı pekiştirdiği, uzun zamandan beri tescilli olduğu görülen bir markanın neredeyse birebir aynısını tercih etmesinin kötü niyete gerekçe gösterilebilir bir eylem olarak nitelendirilebileceği, kaldı ki davalının işbu başvurudan önce de “…” ibaresini içerecek şekildeki bir kısım marka başvurularının davacı tarafça yapılan itirazlar neticesinde reddedildiği, davalının bu rağmen yeni başvurular gerçekleştirmeye devam ettiği gibi iş bu dava konusu başvuruda olduğu gibi davacının markalarına özel bir yanaşma çabası içerisinde olduğu, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu başvurunun TMK’nın 2. maddesi hükümlerine aykırı bir davranış biçimi olarak yorumlanabileceği, diğer taraftan davalı yanın markaya tecavüz ve haksız rekabet yaratacak şekilde fiili kullanımına ilişkin herhangi bir delilin sunulmadığı, markaya tecavüz ve haksız rekabetin ispat olunamadığı, bilirkişinin dosyada markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden kullanıma ilişkin yeterli delil olmadan farazi şekilde yapmış olduğu incelemenin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile … YİDK’nın 18/09/2017 tarih 2017-M-7036 sayılı kararının iptaline, markaya tecavüz ve haksız rekabet yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının müvekkili ile aynı alanda faaliyet göstrediğini, sürekli olarak müvekkilinin tanınmış ve gerçek hak sahibi olduğu “…” unsurlu markalarını taklit etmek suretiyle bu ibareyi taşıyan marka başvuruları yaptığını, bu durumun müvekkilini maddi ve manevi olarak zarara uğrattığını, davalının müvekkilinin tanınmışlığından yararlanmak çabasında olduğunu, davalı tarafın haksız olduğunu bilmesine rağmen markasını yöneticisi olduğu … … …. ..A.Ş’ye kullandırdığını, davalının “…” unsurlu markaları kendisi kullanmasa dahi yöneticisi bulunduğu anılan şirkete kullandırmasının müvekkilinn marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bahsi geçen şirketin tüm ihtarlarına rağmen “…” ibareli davalı markalarını kullandığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının reddedilen talepleri yönünden kaldırılarak markaya tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasını, önlenmesini ve giderilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru kapsamında bırakılan mal ve hizmetlerin, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerden farklı olduklarını ve bu nedenle başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığını, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme olasılığının bulunmadığını, davacının haksız rekabet iddialarının ispatlanamadığını, esasen davacının bu yöndeki ıslahının da müphem bir durum yarattığını, müvekkilinin hangi eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği, hangi eylemlerin marka hakkına tecavüz oluşturduğu iddiasının bilirkişi raporundan anlaşılamadığını, taraf markalarında yer alan “…” “…” “…” “…” gibi unsurların ayırt edicilikleri düşük olsa da bilinçli tüketici nezdinde farklılık yarattığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava,YİDK kararının iptali, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… sarayı … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, başvuru kapsamında kalan 17. Sınıf mallar ile bu malların satışına özgülenmiş 35. sınıf mağazacılık hizmetleri yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen kullanıldığı ve başvuruda farklı olarak yer verilen ibarelerin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, ayrıca dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu, her ne kadar benzer marka başvurusunda bulunmak tek başına kötü niyetin varlığını ispata yeterli değilse de somut olayda davalı başvuru sahibinin dava konusu başvurudan önce çok sayıda yaptığı “…” ibareli marka başvurularının davacının itirazı üzerine reddedildiği ve davacının itirazına mesnet hem “…” hem de “…” ibareli markalarının bir araya getirmek suretiyle oluşturduğu görülen dava konusu başvurunun davacının markalarına özel bir yanaşma çabası içerisinde bulunduğu gözetildiğinde dava konusu başvurunun iyi niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği, öte yandan davacının markaya tecavüz ve haksız rekabet iddialarını ispatlayamadığı, bu iddiası bakımından ilk kez istinaf aşamasında sunulan delillerin HMK’nın 357/1 maddesi uyarınca Dairemizce incelenmesinin mümkün bulunmadığı, benzer marka başvurusunda bulunmanın markaya tecavüz ve haksız teşkil etmeyeceği gibi esasen YİDK kararının iptali ile markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i davaları arasında HMK’nın 166. maddesi anlamında bağlantı bulunmadığından ilk derece mahkemesince bu davaların birlikte görülmesi doğru olmamışsa da taraflarca bu yönde bir istinafı itirazı ileri sürülmediğinden bu hususun Dairemizce kaldırma nedeni yapılamayacağı anlaşılmakla, davacı … davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı … davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı … davalılar … ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022

….