Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/664 E. 2021/898 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/12/2018 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirkete yapılan taşıma işi karşılığı fatura keşide edildiğini, cari hesap listesine göre müvekkilinin 172.262,59 TL alacağının olduğunu, 24/08/2016 tarihinde keşide edilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, bu hususta girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı sonucunda durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili Şirketin dava dışı Ankara İli …… satın aldığı süt fiyatına nakliye bedelinin dahil bulunduğunu, davacı şirket ortaklarının hem müvekkili şirketin kurucu ortakları, hem de dava dışı … … olduğunu, görev ve yetkilerini kötüye kullanarak nakliye faturası kesip şirket defterlerine kaydettiğini, TTK 395. maddesinin “yönetim kurulu üyesinin genel kuruldan izin almadan şirketle, kendisi veya başkası adına işlem yapamayacağı, aksi halde şirket yapılan işlemin batıl olduğu” şeklindeki düzenlemesi uyarınca, genel kuruldan izin alınmadan işlem yapıldığından, dava konusu işlemin batıl sayılacağını, bu durumun her aşamada ileri sürülebileceği gibi resen de dikkate alınacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının ticari defterlerinin yasal zorunluluğu olan noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2015-2016 yılları itibari ile davacı yanın düzenlediği fatura ve gönderdiği havale ile davalının ödemeleri düşüldüğünde, 199.189,26 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerinin noter açılış tasdikinin bulunduğu, ancak kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, 2015 yılına ilişkin bilgisayar kayıtlarına göre icra takip tarihi itibari ile davacıya 160.960,75 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacı yan tarafından düzenlenen 173.887,89 TL’lik faturanın her iki tarafın ticari defter kayıtlarında da bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen 2 adet toplam 11.301,29 TL’lik faturaların davalı şirket ticari kayıtlarında bulunmadığı, sevk irsaliyesinde de teslim alan imzasının olmadığı, davacı şirket tarafından bankalar aracılığı ile davalı şirkete yapılan para havalelerinin miktarının 642.160,74 TL olup, davalı şirketin bankalar aracılığı ile yaptığı borç iadelerinin 647.585,00 TL olduğu, bu şekilde davalı şirketin 5.424,26 TL fazla ödeme yaptığının görüldüğü, davacı şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğu, davalının diğer savunmalarının, yöneticinin hukuki sorumluluğu kapsamında değerlendirilebileceğinden davacı şirketin alacak davasının bu iddialardan bağımsız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 160.960,39 TL asıl alacak için borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktar üzerinden davalı aleyhine İ.İ.Y. 67/2 maddesi gereği %20 nispetinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraflar arasında hiçbir şekilde taşıma sözleşmesinin bulunmadığını, müvekkilinin %70 payına sahip dava dışı Ankara İli … Sığır Yetiştiricileri …, müvekkilinin Gölbaşı’ndaki fabrikasında teslim şartıyla süt satın aldıklarını, süt fiyatına nakliye bedelinin dahil olduğunu, 2016 yılı Temmuz ayına kadar davacı ile hiçbir ilişkileri olmamışken, davacının %100 payına sahip…. …. müfettişleri tarafından görevi kötüye kullanmaktan, dava dışı …’teki görevlerinden 2016 yılı Ağustos ayında alınmalarından sonra, müvekkilinden alacak iddia ettiklerini, davacı tarafından kesilen faturaların, müvekkilinin bilgisi dışında, davacı yetkililerinin, müvekkilinin %70 payına sahip olan …. yetkilerini kötüye kullanarak, müvekkilinin defterlerine işletildiğini, davacının hiçbir ödeme almadan 16 ay boyunca nakliye hizmeti verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi davacının müvekkiline borç olarak nakit para verdiğini, bunun karşılığında kestiği faiz faturası alacağından başka hiçbir alış verişin yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça davalıya taşıma hizmeti verildiği, bunun karşılığında dava konusu icra takibinin dayandığı faturaların düzenlendiği ve davalının borcunu ödemediği ileri sürülmüş, davalı tarafça davacıdan böyle bir hizmetin alınmadığı, davacının yöneticilerinin aynı zamanda müvekkilinin %70 payına sahip Birliğin de yöneticisi olduğu, müvekkilinin üzerindeki yetkilerini kötüye kullanarak, dava konusu faturaları müvekkilinin ticari defterlerine işledikleri savunulmuş, mahkemece de davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan, davacının düzenlediği faturalara göre belirlenen alacak tutarına hükmedilmiş, davalının diğer savunmalarının, yöneticinin hukuki sorumluluğu kapsamında değerlendirilebileceği, davacı şirketin alacak davasının bu iddialardan bağımsız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Normal şartlar altında davalının ticari defterlerinde, davacının düzenlediği faturaların, davalının borcu olarak kayıtlı bulunmasının, davalının aleyhine delil teşkil edeceği tabiidir. Ancak somut uyuşmazlıkta davalı vekili tarafından, yukarıda özet kısmında istinaf sebepleri olarak belirtilen nedenlerle bu kayıtların gerçeği yansıtmadığı savunulmuştur.
Gerçekten de dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu faturaların Nisan 2015- Temmuz 2016 arasındaki 16 aylık dönemi kapsadığı, davacı şirketin 2 ortaklı olduğu,…. oluşan bu ortakların, aynı zamanda dava dışı Ankara İli … Sığır … … 11.04.2015 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyesi bulundukları, davalı şirketin %70 payının dava dışı bu …. ait olduğu, davacının anılan ortaklarının Ağustos 2016’da dava dışı …. yönetim kurulundaki görevlerinden alındıkları anlaşılmaktadır.
Dava dışı …. diğer yöneticileri ile beraber, Birlikte başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi olan davacı şirket ortakları hakkında, …ı müfettişlerince hazırlanan adli soruşturma raporunun 140. sayfasında, diğer işlemler gibi … adına yapmaları gereken süt taşıma işinin, … yönetim kurulu üyelerinin bir kısmı tarafından kurulan davacı şirket aracılığıyla yapılarak haksız kazanç sağlama yoluna gidildiği belirtilmiş, davacı şirketle süt taşıma işine son verilmesi, süt taşıma işinin şaibeden uzak şekilde … tarafından yürütülmesinin sağlanması istenmiş, bu kapsamda … yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiği belirtilmiştir.
Davalı şirket ile dava dışı …. arasında imzalanan 01.04.2015 tarihli “Çiğ Süt Alım ve Satım Sözleşmesinin” incelenmesinden de, sözleşmenin 3/b maddesinde süt taşıma yükümlülüğünün … ait olup, sütlerin davalı şirketin fabrika adresine teslim edileceği, bu nedenle taban süt fiyatından 5 kuruş daha fazla fiyat belirlendiği yazılıdır. Bu adres aynı zamanda davacı şirketin de adresidir.
Davacının düzenlediği faturalar da süt nakil bedeline ilişkin olup, bu faturaların konusu taşıma işinin davalıya, … dışındaki başka bir satıcıdan yapıldığı da iddia ve ispat edilememiştir.
Mahkemece yukarıda da belirtildiği üzere, yöneticinin hukuki sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülerek, davalının dava dışı … ile arasındaki anlaşmada süt taşıma yükümlülüğünün dava dışı … ait olduğu, hatta bu amaçla taban fiyattan daha fazla ödeme yapıldığı halde, neden dava konusu taşıma işinin davalı tarafından davacı şirkete yaptırıldığı, davalı ile aynı adreste faaliyet gösteren davacı şirket yöneticilerinin, davacı adına düzenledikleri faturaları, gerçekte böyle bir taşıma işi yapılmadığı halde, sırf haksız kazanç sağlamak amacıyla, aynı zamanda davalı şirketin en büyük ortağı olan Birlikteki yöneticilik görevlerinden istifade ederek, davalı şirketin ticari defterlerine işleyip işlemedikleri, yine davacının yöneticilerinin Birlikteki görevlerinden alınmalarından sonra da, davacı şirketçe davalıya taşıma faturası düzenlenip düzenlenmediği hususları incelenip, değerlendirilmemiştir.
Oysa davalı savunmalarının gerçek olduğunun tespiti halinde, aynı zamanda suç teşkil eden ve davacı şirket yöneticileri tarafından, davalı şirkete karşı gerçekleştirilen haksız fiil niteliğindeki bu eyleme, hukuk düzeninin geçerlik tanıması düşünülemez.
Dairemiz tarafından da bu amaçla HMK.’nın 353/1-b.3. maddesi uyarınca davalı şirket ve… nezdinde araştırmalar yapılmış, davacı şirketin iki ortağı da dahil, dava dışı … yöneticileri hakkında, anılan Bakanlık tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu tespit edilmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 05.05.2021 tarih ve …. soruşturma sayılı yazısı ile de Bakanlığın düzenlediği soruşturma raporunda adı geçen sanıklar hakkında soruşturmanın yürütüldüğü ve halen derdest olduğu bildirilmiştir.
Dolayısıyla somut uyuşmazlıkta da bu soruşturmanın sonucunun beklenmesi, yukarıdaki tüm delillerin bu dosyanın sonucu ile birlikte incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Ancak ilgili dosyanın kesinleşmesi uzun zaman alabileceğinden, işbu dava dosyasının istinaf mahkemesinde uzun süre bekletilmesi de mümkün değildir. Öte yandan sonucunun beklenmesi gereken ceza soruşturma dosyası ve yukarıda açıklanan tüm deliller, esasa etkili delil niteliğindedir.
Bu durum karşısında ilk derece mahkemesinin ceza soruşturmasının kesinleşmesinden sonra, yukarıda açıklanan tüm delilleri yeniden değerlendirilerek yeni bir karar vermesi gerektiğinden, davalı tarafın istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davalı tarafın sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/12/2018 tarih ve … K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı tarafın diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan 2.748,80 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip