Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2018
NUMARASI : …
…
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/12/2018 tarih ve … sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 2005 yılında yaratılan…. ve türevi markaların gerçek hak sahibi olduğunu, o tarihten beri bireylere yaşam tasarımı, danışmanlığı ve uygulanması alanlarında hizmet sunduğunu, danışmanlık hizmeti yanında sağlıklı yaşam sektörüne dair olarak kitap yayıncılığı, internet sitesi yayıncılığı, elektronik yayıncılık, akıllı telefon/tablet uygulamaları gibi birçok alanda faaliyet gösterdiğini, …. markasını yoğun kullanım sonucunda özellikle sağlıklı yaşam sektöründe ayırt edici ve tanınmış hale getirdiklerini, davalı şirketlerin, kendilerinin gerçek hak sahibi olduğu ve yoğun kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı… markasını tescil ettirmeye çalıştıklarını, markaların gerek fonetik ve görsel, gerekse de konsept olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalıların markasındaki…. ibaresinin ana marka olduğu için ayırt ediciliği sağlamak açısından yetersiz kaldığını, davalıların zaten markalarını… şeklinde kullandıklarını, bu kullanımdan dolayı açtıkları marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklı tecavüzün meni ve tazminat talepli davalarının halen derdest olduğunu, taraf markalarının üzerinde kullanılacağı mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olduklarını, kendi markalarının…. Sınıflarda tescilli olduğunu, davalıların markasının …. Sınıflarda tescil ettirilmeye çalışıldığını, aynı emtia sınıfına girdiklerini ve aynı tüketici kitlesine hitap ettiklerini, aynı ve benzer ihtiyaçları giderdiklerini, birbiri yerine ikame ve rekabet etme ihtimali bulunduklarını ve tamamlayıcı olduklarını, dolayısıyla markalar arasında iltibas tehlikesinin olduğunu, davalıların markayı sadece…. ve türevi markalarının tanınmış marka olduğunu ve bu durumun markalar arasında iltibas tehlikesini arttırdığını ileri sürerek, YİDK’nın … sayılı kararının iptalini, davalıların markasının tescili halinden hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirketler vekili, tescili için başvurdukları markanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, markanın içinden… ibaresinin tek başına ele alınarak davacı markalarıyla karşılaştırılmasının,… ibarelerini bir bütün olarak ihtiva eden markalarının bölünmek ve parçalanmak suretiyle davacının markalarıyla zorlama bir kıyaslama yapılmasının marka hukukuna aykırı olduğunu, kendi markalarının… olduğunu ve görsel, işitsel ve anlamsal açıdan davacının markalarına benzemediğini,…. ibaresinin sadece davacı şirketin kullanımına bırakılamayacak kadar genişve sıradan bir ibare olduğunu ve bu ibareyi içeren çok sayıda tescilli marka olduğunu, bu ibarenin sıradan bir reklam ve promosyonu çağrıştıran yankısı olduğunu, ayırt ediciliği olmayan veya oldukça zayıf olan ibarelerin tecavüz gayesi olmaksızın başkaları tarafından marka olarak kullanılmasının marka hukuku bağlamında engellenmesinin mümkün olmadığını,…sloganının gerek tescilli marka olarak, gerekse internet ortamında ticari olarak davacı dışında pekçok firma tarafından da kullanılıyor olduğunu, bu verilerden…. markasının akla ilk olarak davacıyı getirecek, ayırt edici ve davacının hizmetlerine özgülenmiş bir ibare olmadığını, tescil ettirmek istedikleri markanın…. kullanılan çok sayıda slogandan biri olduğunu,… sloganının …. tüketicilere vaat ettiği …. anlatmak için seçildiğini, hitap ettikleri tüketici kesiminin özen ve farkındalık düzeyi yüksek olduğundan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığını, davacı şirketin diyetisyenlik ve beslenme danışmanlığı hizmetleri vermekte olduğunu ve bu hizmetlerin kendileriyle ve …. markasının da kendilerinin …. akıllara getireceğinin açık olduğunu, müşterilerinin yaşamını iyileştirmek gayesini vurgulamak amacıyla….markasına birçok reklam ve tanıtım faaliyetlerinde yer verdiklerini ve ….ibaresini içeren 29 adet marka tescil başvurusu yaparak markayı tanınmış marka haline getirdiklerini, …. markalarının seri marka olduğunu, asıl …. ibaresini marka olarak tekeline almak isteyen davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının…. ibareli marka başvurusu ile davacının …. ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı markasında yer alan…. ibaresinin başvuru markasını davacı markalarından uzaklaştırdığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mal/hizmetler için ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davalının… ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait…. ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının… ibareli tescilli markalı ürünlerinden/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının… ibareli başvuru markalı ürünü/hizmeti satın almak/faydalanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK 8/1 iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, gerek dosyada mübrez bilirkişi raporu gerekse de yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca … markasının ana sunsuru…. ibaresi olup, yerel mahkeme kararının aksine markalar karıştırma ihtimali yaratacak derecede benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markalarının tescilli olduğu sınıflarda tescil edilmek istendiğini, markalar arasındaki tek farkın, başvuru sahiplerinin ana markası …. olan …. ibaresine marka tescil başvurusu içerisinde yer verilmiş olması olup, bu ibare markaları ayrıştırmak için yetersiz olduğunu, markalar arasında ayırt ediciliği sağlayan herhangi bir fark bulunmadığını, davalıların markasındaki ayırt edici unsurunun …. ibaresi olduğu ve taraf markalarında ayırt edici unsurların birebir aynı olduğu, dolayısıyla markaların görsel açıdan birbirine benzediğini, kaldı ki davalı şirketler…markasını tek başsına sadece…ibaresiyle kullandığını, davalının kötüniyetli olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiği ve yerel mahkeme tarafından da benimsendiği üzere, ….özleşmiş ve yüksek ayırt ediciliğe haiz markalar olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davalıların…. ibareli markanın tescili başvuruda bulunduğu, başvurunun ilanı üzerine davacının başvurunun tescilli markalarına iltibas yaratacığı vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduğu, itirazın önce Markalar Dairesi ve sonra da YİDK tarafından …. sayılı kararla reddedildiği, ret kararına karşı süresi içerisinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmakta olup, somut uyuşmazlığın davacının…. ibareli mesnet markaları karşısında, davalıların… ibareli marka başvurusunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir…. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
İlk derece mahkemesi kararının davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, dava konusu başvurunun kapsamında bulunan mal ve hizmetler ile davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin karşılaştırılması amacıyla duruşma açılmış ve bu kapsamda bilirkişi raporu alınmıştır.
Dairemizce alınan bilirkişi kurulu raporunda, özet olarak, davaya konu olan …. ile davaya mesnet gösterilen davacının …. ibareli markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik olduğu, başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas ihtimalinin oluştuğu belirlenmiştir.
Gerçekten de, dava konusu marka başvurusunun …ibareli olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurlarının da …. ibaresini içerdiği, tarafların markalarının ortak unsurunun … ibaresi olduğu, … ibaresi bir sıfat tamlaması olarak günlük dilde de kullanılan bir ibare olmasına rağmen dosyada da belirlendiği üzere davacı tarafça yaygın bir şekilde kullanıldığı, ayırt edici nitelik kazandığı, davacının ayırtedicilik kazandırdığı tescilli markasının birebir olarak davalı şirketlerin başvurusunun içerisinde esas unsur olarak yer aldığı, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının itirazına mesnet markaları ile davalıların başvurusu olan işaretinin bütün olarak bıraktığı izlenimin benzer olduğu, kanaatine varılmıştır.
Tarafların markalarının ibarelerinin benzerliği yanında kapsamlarının da benzer bulunması gerekmekte olup, bu hususta Dairemizce alınan bilirkişi raporunda belirlendiği üzere, tüm mallar yönünden somut olayda emtia benzerliğinin oluştuğu, yani, somut olayda 556 sayılı KHK madde 8/1-b koşullarının oluştuğu kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşullarının davalının dava konusu marka başvurusu kapsamında bulunan tüm mallar yönünden oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulü yönünde açıklanan nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.12.2018 gün ve …Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile …’nun …. sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davalı şirketler adına tescil edilen…. markasının hükümsüzlüğüne, sicilden TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 190,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 241,50 TL olmak üzere toplam 1.931,50 TL yargılama gideri ve 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.994,30 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-Davacı kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve birden fazla duruşma yapıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 4.080,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 17.03.2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…
….