Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1790 E. 2021/1060 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-karşı davada davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişinin …. sayılı ….. ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…..” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz edildiğini, … … sayılı ve “… online Bir tıkla …!” ibareli marka ile dava konusu başvuru arasında iltibas bulunduğu gerekçesiyle itirazın kabulü ile marka başvurusunun reddine karar verildiğini, bu karara davalı yanca yapılan itirazın ise … tarafından yerinde bulunarak ilan edilen hizmetlerin başvuruya iade edildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 42. sınıf hizmetlerin, müvekkili markalarının kapsamlarında da yer aldığını, öte yandan dava konusu marka başvurusunun, müvekkilinin “…” alan adı ile de benzer olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka olmaları nedeniyle de başvurunun tescil edilemeyeceğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, …’in 27.06.2018 tarih ve ..sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı karşı davada davacı vekili, davacının markalarından sadece….. …. sayılı markaların 42.sınıfta tescilli olduğunu, davacı tarafça …. sayılı markanın 42.sınıfta kullanılmadığını ve iptalinin gerektiğini, davacının….. sayılı markası ile müvekkili marka başvurusunun benzer olmadığını, “…” kelimesinin ayırt etme gücünün son derece zayıf olduğunu, “…” ibaresini içerir pek çok tescilli markanın bulunduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise …. sayılı markanın kullanmama nedeni iptalini talep etmiştir.
Davacı karşı davada davalı vekili, karşı davada iptali istenen markanın, … tarafından ret gerekçesi yapılmadığını, davalıya ait asıl davanın konusu markanın kapsamındaki hizmetlerle iptali istenen markanın kapsamındaki hizmetlerin farklı olduklarını, dolayısıyla hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, karşı davanın mevsimsiz açıldığını, müvekkilinin iptali istenen markasını kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, asıl dava yönünden iltibas tehlikesi ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının somut olayda oluşmadığı, dava konusu … kararının yerinde olduğu ve davalının…. sayılı markasının hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediği, karşı dava yönünden ise karşı davalının…. sayılı markasının, 42.sınıf hizmetler …. danışmanlık ve değerlendirme hizmetlerinin yapılması” yönünden SMK’nın 9. maddesi uyarınca kullanılmama nedeniyle iptali şartlarının oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne,… sayılı markanın taleple bağlı kalınarak “….. ve değerlendirme hizmetlerinin yapılması” yönünden kullanılmaması nedeni ile iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı karşı davada davalı vekili, davalı Kurum nezdinde ileri sürülen tüm mesnet markaların benzerlik incelemesinde dikkate alınması gerektiği gibi davada hükümsüzlük talebi de mevcut olduğundan, bu bakımdan da dava dilekçesindeki tüm markaların değerlendirilmesinin gerektiğini, buna rağmen ilk derece mahkemesince iptal ve hükümsüzlük talebinin tek marka ile dikkate alınarak değerlendirildiğini, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle yerinde olmadığını, mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli başvuru ile müvekkiline ait …/… ibareli seri markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, ortalama tüketici nezdinde dava konusu başvurunun da müvekkili Şirketin seri markalarından biri olarak algılanacağını, “…” markasının bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici bakımından en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bıraktığını, söz konusu bu işaretler arasında iltibasın bulunduğunu, müvekkil Şirketin …/… ibareli seri markalarının yoğun kullanım sonucunda tüketici nezdinde ayırt edici nitelik kazandığını, bu markaların tanınmış markalar olup, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluştuğunu, karşı dava yönünden ise kabul anlamına gelmemek kaydıyla karşı davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, başvuru konusu marka ile iptali talep edilen marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduğunu, davalı-karşı davacının açmış olduğu iptal davasının mevsimsiz açıldığını, tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden farklı unsurlarla kullanılmasının da tescilli markanın kullanılması sayılacağını, bu nedenle “…” şeklindeki kullanımın, iptali istenen markanın kullanılması olarak kabulü gerektiğini, müvekkil şirkete ait alan adı da bulunduğundan, alan adının dahi tek başına markanın kullanımını ispata yettiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl dava, … kararının iptali ile marka hükümsüzlüğüne ilişkin olup, karşı dava ise kullanmama nedeniyle marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, asıl davanın … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkin olduğu, … kararının iptali davası yönünden incelemenin … kararında tartışılan hususlarla sınırlı olarak yapılması gerektiği, buna göre … iptali istemli dava yönünden dava konusunu, başvuru ile davacıya ait …. sayılı marka arasında karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığının teşkil ettiği, hükümsüzlük davası yönünden ise dava dilekçesinde dayanılan tüm markaların değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, esasen davacının kök bilirkişi raporuna bu yönden itiraz etmesi üzerine mahkemece ek bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve dava dilekçesinde dayanılan tüm markaların değerlendirildiği, dolayısıyla davacının, dava dilekçesinde dayanılan tüm markaların değerlendirilmediği yönündeki istinaf itirazının yerinde bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet …… asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “….. ibarelerinin Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerektiği, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …9 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katıldığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, karşı dava yönünden ise HMK’nın 132/1-b. maddesi uyarınca karşı dava açılabilmesi için davalar arasında bağlantı bulunmasının gerektiği, somut olayda davacı tarafça asıl davada 99/00296 sayılı markaya da dayanılarak, dava konusu marka başvurusunun hükümsüzlüğü talebinde bulunulduğundan, asıl dava ile karşı dava arasında bağlantı olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 26/2. maddesi uyarınca ilgili kişilerin markanın iptalini talep edebilecekleri, bu hüküm karşısında, iptali istenen markanın … tarafından ret gerekçesi yapılmamasının ya da başvuru markası ile bu markanın kapsamının farklı olmasının, karşı davada davacının aktif husumetine bir etkisinin bulunmadığı, yine davanın mevsimsiz açıldığı savunulmuş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin…. karar ve 14/06/2019 tarihli kararında da belirlendiği üzere, 12.10.2018 tarihinde açılan karşı davada, 6769 sayılı SMK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemi de kapsayacak şekilde kullanmama değerlendirmesi yapılmasında bir isabetsizlik olmadığı, iptal edilen hizmetler bakımından karşı dava konusu markanın, SMK’nın 9. maddesi anlamında kullanıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı-karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl ve karşı dava yönünden ayrı ayrı alınması gereken 59,30’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı-karşı davada davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90’ar TL’nin davacı-karşı davada davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı-karşı davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip