Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/10/2019 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin….. sayılı “…” esas unsurlu markalarının sahibi olduğunu, dava konusu markanın …. sayılı “…” ibareli olduğunu, anılan başvuruya karşı gerçekleştirdikleri itirazların reddedildiğini, halbuki davalı yan markasının hiçbir ayırt edici vasfı, baskın unsuru, orijinal niteliği bulunmayan ve müvekkili markaları ile benzer olan bir işaret olduğunu, müvekkilinin “…” ve “… …” şeklindeki markalarını taşıyan ürünlerin satışının tüm mağazalarında yapıldığını, dava konusu ibarenin müvekkilinin markasını kapsayacak şekilde sonuna “……” kelimesini ekleyerek ve ancak ses benzerliği devam edecek şekilde “…” ibaresinden oluştuğunu, markaların telaffuzlarının benzer olduğunu ve aynı mal ve hizmetler için tescil başvurusunun yapılmış olduğunu, bu nedenle anılan ibarenin tescili halinde tüketicilerin davalı markasını müvekkilinin markası ile ilişkilendirerek, müvekkilinin markası olduğu izlenimini edineceğini, markaların yan yana getirilmesi halinde seri marka olduğu izlenimini uyandıracağını, işaretler arasında karıştırılma riskinin bulunduğunu, davalı markasında yaratılan ufak değişikliğin, müvekkilinin markaları karşısında anılan markanın ayırt edici sağlanması için yeterli olmadığını, markaların hitap ettiği ilgili tüketici kitlesinin ortalama tüketiciler olduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli olarak gerçekleştirilmiş olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış olması nedeniyle de daha geniş bir korumadan yararlanması gerektiğini ileri sürerek ……. sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava konusu markanın çocukları …” isminin “S” harflerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir marka olduğunu, anılan marka ile davacı yanın markası arasında benzerlik bulunmadığını, markalar arasında sınıf benzerliği ve ses benzerliği olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markada yer alan 30. Sınıf “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar” emtianın, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında 29 ve 30. Sınıfta yer alan, Kahve, kakao, suni kahve, moka (kahve), kahve yerine geçen maddeler, kahve veya kakao esaslı içecekler… Ekmekler, pideler , pizzalar, lahmacunlar… Bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler… Baklavalar, şöbiyet , tulumba tatlıları, bülbül yuvaları… Pudingler, kazandibi, sütlaç, sup, muhallebiler, aşureler… toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri… Çaylar, buzlu çaylar… ile aynı/aynı tür olduğu, 29 ve 30. Sınıfta kalan diğer emtia yönünden ise benzer olduğu, bununla birlikte dava konusu markada 32. Sınıfta yer alan “Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar.” emtiasının da genel anlamda günlük tüketimde kullanılan gazlı/gazsız meyveli içecekler olup, bu gıda tüketim ürünlerinin de davacı yanın 29 ve 30. Sınıfta yer alan yiyecek ve içecek ürünleri ile benzer bulunduğu, yine davacı markalarındaki “zımpara kağıtları” emtiasın da dava konusu markadaki “kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler “kırtasiye amaçlı ürünler hariç” emtiası ile benzer olarak nitelendirilmesi gerektiği, “…..” şeklinde telaffuz edilen taraf markalarının başlangıç seslerinin ve ilk üç harflerinin birbiri ile aynı olduğu, marka hukukundaki genel ilkenin işaretlerin başlangıç seslerinin tüketici nezdinde daha ön plana çıkan ve akılda kalan unsur olduğu, bu nedenle başlangıç seslerine daha çok önem atfedeceği, her iki markada da “…” sesinin baskın nitelikte ve kulakta etki bırakır mahiyette olduğu, bununla birlikte dava konusu markada son iki ses olarak her alan “ks” harflerinin ortaya fonetik algıyı değiştirecek, “…” sesini geri plana itecek düzeyde yeni bir hece ya da farklı bir kavramsal karşılık katar sonuç koymadığı, başvurunun kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği, 6/3 ve 6/6 uyarınca gerçek veya üstün hak sahipliğini ya da 6/5 maddesi uyarınca markalarının tanınmışlığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 03/06/2018 tarih….. sayılı davacının itirazının reddiyle ilgili kararın kısmen 16 sınıfta kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsüs ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç) ile 30 ve 32 sınıfların tamamı yönünden iptaline, Hükümsüzlük talebinin kısmen kabulü ile avalıya ait ….. sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 30 ve 32 sınıfların tamamı ile 16 sınıfta kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsüs ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç) yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu markanın çocukları “…”….. harflerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir marka olduğunu, anılan marka ile davacı yanın markası arasında benzerlik bulunmadığını, markalar arasında sınıf benzerliği olmadığını, markalar arasında ses benzerliği bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı……..vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu marka ile davacının iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü markalar arasında ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, markaları gören ortalama tüketicilerin zihninde oluşan intibaın aynı olmadığını, davacı yanın “…” şeklindeki başvuru konusu markanın “…” kısmını alarak benzerlik iddiasında bulunmasının doğru olmadığını, markanın asli unsurunun anılan ibarenin kendisi olduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bütünsel yaklaşım ile inceleme yapılması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu ettiği … ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği … asıl ibareli markaları arasında iltibas bulunduğu, zira taraf markalarının başlangıç kısımlarının ve ilk üç harflerinin birbiri ile aynı olduğu, öte yandan dava konusu markanın sonunda bulunan “……” harflerinin ortaya fonetik algıyı değiştirecek, “…” sesini geri plana itecek düzeyde bir farklılık katmadığı anlaşılmakla, davalı … ile davalı…… vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile… vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile …… alınması gereken 59,30’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile …… tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.