Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/04/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin …… bilindiğini ve tanındığını, …. markalarını meşhur ve maruf hale getirmek için uzun zamandır yatırım yaptığını, görsel ve yazılı basındaki reklamların yanı sıra katıldığı fuar ve organizasyonlar ile markasını halkın büyük kesimince tanındığını, … markalarının muhtelif tarih ve sayı ile tescilli olduğunu, davalı Şirket tarafından 29. Sınıfta tescil edilen … sayılı “…” markasının müvekkilinin markası ile ayırt edilmeyecek kadar aynı olduğunu, bu nedenle iltibasa meydan verdiğini, ekonomik bağlantı ve tüketici nezdinde seri marka olarak anlaşılma tehlikesinin oldukça yüksek olduğunu, davalının “…” markasında müvekkilinin markasında yer alan “…” esas unsurunun aynen kullanılması nedeniyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, mal ve hizmetlerinin de aynı olduğunu, bu nedenle “…” markasının haksız ve kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davalının …. sayılı “…” markasının 29. Sınıf yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin faaliyetlerinin aynı olduğunu, markaların ayırt edilmeyecek derecede benzer ve karıştırma ihtimali olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin “…” üretimi yaptığını, davacının ise piyasada “…” markasıyla … yağı ve bitkisel yağı bulunmadığını, davacı şirketin ayçiçeği yağ v…..“….” markasıyla piyasaya sunulduğunu, “…” markası adı altında üretilen ayçiçeği ve bitkisel yağların market ya da reyon ürünü olmadığını, toptancı ve catering firmalarına pazarlanan bir ürün olduğunu, “…” ve “….” markalarının benzerlik göstermediğinin aşikar olduğunu, hitap ettiği tüketici grubu yönünden davacı markası ile karıştırılmasının mümkün olmadığını, kötü niyet iddiasının da gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların markaların emtia listeleri değerlendirildiğinde markaların 29. Sınıftaki yer tüm malları kapsadığı ve dolayısıyla markaların mallarının da birebir aynı olduğu, davalının davaya konu olan markasının standart harf karakterinden oluşmuş olup herhangi bir figüratif unsur içermeden bitişik olarak … ibaresinden oluştuğu, davacının davaya mesnet olan markaların ise kimisi düz yazı ile kimisi ise özel yazım ve şekille üstte … bu ibarenin altında ise … ibaresinden kimisi ise üstte küçük punt ile alt alta konumlandırılan … … ve bu ibarenin altında ise daha büyük puntolarla …. …. ibaresinden oluştuğu, taraf markaları arasında ortak unsur “…” ibaresi olsa da gerek davalının markasının başında yer alan “…” ibaresi gerekse davacının mesnet olan markalarının sonunda ya altında yer alan İngilizce kökenli bir sıfat olup Türkçe karşılığı, “…” anlamlarına gelen “…” ibaresi markaları farklı kılarak markalara gerekli ayırt ediciliği sağladığı, taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde iktisadi ve idari anlamda bir ilişkilendirme yanılgısı doğurabilecek mahiyette bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı KHK madde 8/1-b koşullarının bulunmadığı ve davacının davalının markasının hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, kötüniyet hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının dava konusu “…” ibareli markası, müvekkile ait “… …” markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olup, aynı ürün sınıfında piyasaya sunulmakla müvekkilinin markası ile karıştırılma ihtimali doğurduğunu, müvekkile ait markalar ile dava konusu marka görsel, işitsel ve anlamsal bakımlardan neredeyse tamamen aynı durumda olduğunu, eksik incelemeye ve hatalı tespitlere dayanan bilirkişi raporunun esas alınarak hükme varılmasının hukuka aykırı bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde aranan koşulların somut olayda gerçekleştiğini, davalının müvekkili Şirket ile aynı iş kolunda faaliyet göstermesinin, müvekkili şirkete ait markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer ve karıştırılma ihtimali bulunan markasını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini gösterdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının … ibareli markası ile davacının mesnet … ibareli markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunmadığı, kötüniyet hususunun ispat edilemediği, hükümsüzlük koşullarının somut uyuşmazlıkta olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/09/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…