Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1768 E. 2021/1121 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : … Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/09/2019 tarih ve….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin….. ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 23.10.2017 tarihinde yayımlandığını, yayım aşamasında 29.12.2017 tarihinde davalı Şirket tarafından itirazda bulunulduğu, 16.05.2018 tarihinde Kurumca itirazın reddedildiğini, davalı yanın yeniden 18.10.2018 tarihinde itiraz ettiğini, 18.10.2018 tarihli … kararı ile SMK md 6/3 ve 6/9 yönünden itirazın kabul edilerek markanın reddedildiğini, marka başvuru tarihi itibari ile davalı Şirketin itiraza gerekçe göstermiş olduğu ibare yönünden yoğun kullanım şartının yerine getirilmediğini ve SMK md. 6/3 uyarınca itirazın kabul edilmemesi gerektiğini, itiraza dayanak belgelerin yalnızca birkaçının müvekkili Şirketin marka başvuru tarihinden önce kullanıldığını, bu belgelerdeki kullanımın markasal kullanım olarak nitelendirilemeyeceğini, sunulan belgelerin büyük bir kısmının ve …marka başvurusunun müvekkili şirketin marka başvurusundan sonra olduğunu, Kurumun iki markanın yüksek oranda benzerliği nedeni ile hatalı şekilde kötü niyetli olduğuna kanaat getirdiğini, davalı Şirketin müvekkili Şirketten sadece 3-5 ay önce markayı kullanmaya başladığını, uyuşmazlık konusu markanın Türkçe karşılığının “genel muayene teknik ofisi” olduğunu, bu kelimenin hiçbir şekilde ayırt edici olmadığını, ayırt edici olmayan ibarelerin kötü niyet teşkil edemeyeceğini ileri sürerek…. sayılı kararının iptaline, …….sayılı marka başvurusunun kabulüne davalı şirket tarafından yapılan …… sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, … kararının hukuka ve usule uygun olduğunu, hem marka hukukuna özgü kullanılan işaretlerin hem de ticaret hayatında herhangi bir şekilde kullanılan işaretlerin SMK’nın 6/3. maddesine dayalı itiraz hakkına gerekçe olabileceğini, itiraz edilen başvuru tarihinin 20/10/2017 olduğunu, dolayısı ile itiraz sahibinin bu tarihten önce “……” ibaresini veya bu ibarenin ayırt edilemeyecek kadar benzeri bir ibareyi söz konusu ibarenin Türkiye’de kullanıldığını ispat etmek zorunda olduğunu, incelemede iki markada logoların ayniyete varan derecede benzer olduğunu, ibarelerin ise yine yüksek derecede benzer olduğunu, davalının eskiye dayalı kullanımını gösterir delilleri incelendiğinde…… ticari unvanı ile teknik, bilgilendirme, analiz ve denetim alanında hizmet veren Lübnan menşeli bir firma olduğu, gıda ürünleri ve prosesleri analizi, endüstriyel analiz, tıbbi cihazlar analizi, petrol ürünleri analizi gibi branşlarda uzmanlaştığı, işbu başvurunun başvuru tarihinden önce muteriz firmanın Türkiye’de tıp, yapı inşaat, kargo hizmetleri gibi alanlarda hizmet veren Türk menşeli firmalara denetim ve belgelendirme hizmeti verdiği, bu hizmet karşılığında aldığı faturaları sunduğu, gönderilen teknik belgelendirme dokümanlarında tetkik işleminin gerçekleşme yerinin Türkiye olduğu, söz konusu tetkik işleminin muteriz firma tarafından başvuru tarihinden önce gerçekleşmiş olduğu, ….. ibare ile 35 ve 42. Sınıflarda marka tescil başvurusunda bulunduğu muterizin söz konusu logoyu … Ofisinde de tescil için başvuruda bulunduğu, Libya gazetelerinde muteriz firmanın denetim hizmetine dair çıkan haber alıntıları olduğunun tespit edildiğini, incelemede muterizin 42. Sınıfta eskiye dayalı kullanımının olduğunun anlaşıldığını, söz konusu hizmetler için eskiye dayalı kullanımın geçerli ve hukuka uygun olduğunu, başvuruya konu logo ve ibarenin sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü var iken başvurusunun yapılmasının iyi niyet kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkile ait….. sayılı marka başvurusunun 12.11.2018 tarih ve 312 sayılı RMB’ninde yayımlandığını ve davacının yine kötü niyetli olarak bu marka için itiraz ettiğini, itirazın Kurum tarafından reddedildiğini, hükümsüzlüğü talep edilen…. sayılı markanın tescil sürecinin halen devam ettiğini ve hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini ve bu nedenle mevsimsiz açılan davanın reddedilmesi gerektiğini, tescil edilmiş olsa dahi…. sayılı marka bakımından açılan bir davada Kurumun davalı olarak gösterilemeyeceğini, ….. sayılı marka için idari süreçte başarısız olunma ihtimaline karşın önceden dava açılmasının hukuki sistemde kabul edilemez olduğunu, davacının müvekkilinin markasını birebir taklit ettiğini, markanın kullanımından haksız kazanç elde ettiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin 30 yılı aşkın bir süredir tıp, endüstri ve petrol alanlarına yönelik küresel tedarik zinciri hizmetlerinde uzmanlaşmış öncü bir denetim, doğrulama, test etme, kontrol ve sertifikasyon şirketinin de sahibi olarak bu alanda da faaliyet gösterdiğini ve …’…. tüm büyük bankalar nezdinde uzun yıllardır kazandığı saygınlık sayesinde akredite olarak denetim hizmeti verdiğini, müvekkilinin Türkiye’de dahil dünyanın her yerinde denetim ve gözetim alanında faaliyet gösterdiğini ve yapılan işlemlerin swift mesajlarının mevcut olduğunu ve marka logolarını proforma faturalarda kullanıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarında ortak olarak “…” ibaresi yer almakla birlikte davalı işaretinin “… olduğu, bu logo ve ibarenin davacı markasıyla aynı renk ve şekilde yer aldığı, bu nedenle potansiyel müşterilerin bakış açısından markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, muterizin …… ticari unvanı ile tetkik, belgelendirme, analiz ve denetim alanında hizmet veren ….. menşeli bir firma olduğu, gıda ürünleri ve prosesleri analizi, endüstriyel analiz, tıbbi cihazlar analizi, petrol ürünleri analizi gibi branşlarda uzmanlaştığı, iş bu başvurunun başvuru tarihinden önce muteriz firmanın Türkiye’de tıp, yapı inşaaat, kargo hizmeti gibi alanlarda hizmet veren Türk menşeli firmalara denetim ve belgelendirme hizmeti verdiği, bu hizmet karşılığında aldığı faturaları sunduğu, gönderilen tetkik belgelendirme dokümanlarında tetkik işleminin gerçekleşme yerinin Türkiye olduğu, söz konusu tetkik işlemlerinin muteriz firma tarafından başvuru tarihinden önce gerçekleşmiş olduğu, …….. 35 ve 42. Sınıflar için marka tescil başvurusunda bulunulduğu, muterizin söz konusu şekil ve logoyu … Ofisinde de tescil için başvuru yaptığı, başvuru kapsamında yer alan “Sınıf 42: Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi.” hizmetleri açısından muterizin eskiye dayalı kullanımı olduğu, başvuruya konu ibare ve logo ile muterizin hak iddia ettiği tescilsiz marka kullanımına konu logonun ve ibarenin ayniyete varan düzeyde yüksek benzerlik içerdiği, başvuru sahibinin sınırsız sayıda seçeneği varken, başvuru tarihinden önce başka bir firma tarafından ihdas edilen ve Türkiye’de, nispeten yakın tarihli/kısa süreli olsa da, başvuru tarihinden önce kullanılmakta olan marka ve logoyu, tesadüf seçmesinin olası bulunmadığı, başvurunun kötü niyetle yapılmış varsayılabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı Şirketin başvuru tarihi öncesinde SMK 6/3 hükmü kapsamında değerlendirilebilecek bir kullanımının söz konusu olmadığını, davalı Şirketin Lübnan’daki marka başvurusunun tarihi 05.12.2017, Avrupa Birliği’ndeki marka başvuru tarihi 17.11.2017 olup, bu iki işlemin de müvekkili Şirketin marka başvuru tarihi olan 20.10.2017 tarihinden sonra gerçekleştirildiğini, yanıltıcı tanıtım yapıldığını, davalı tarafın sunmuş olduğu faturaların ise tek başına SMK 6/3 hükmü kapsamındaki bir kullanımı ispata elverişli bir yoğun kullanımı göstermediğini, dosyada davalı şirketin, müvekkili şirketin marka başvurusu tarihinden önce düzenlendiğini iddia ettiği yalnızca 3-5 fatura mevcut olduğunu, ilk derece mahkemesinin kötüniyet konusundaki açıklamalarının somut uyuşmazlığa uygulanabilir bir yönü bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin anılan tespiti doğru olmadığı gibi ilk derece mahkemesinin kendi gerekçesi ile de çeliştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların markalarına konu işaretlerin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, davalı Şirketin söz konusu marka işaretini kullanımın daha eski bulunduğunun belirlendiği, davacının başvurusuna konu ibare ve logonun, davalının hak iddia ettiği tescilsiz marka ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunması nedeniyle davacı başvuru sahibinin kötüniyetli olduğu, zira sınırsız sayıda seçeneği varken, başvuru tarihinden önce başka bir firma tarafından ihdas edilen ve Türkiye’de, nispeten yakın tarihli/kısa süreli olsa da, başvuru tarihinden önce kullanılmakta olan marka ve logoyu, tesadüf seçmesinin mümkün görülmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021