Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1758 E. 2021/1089 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI :…..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti,Önlenmesi ve Durdurulması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 tarih ve ……. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “……” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, …. kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce …, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa anılan ibareler arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, başvurunun tescili halinde davalı markasının, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkili Şirketin, dünyanın gelirine göre en büyük şirketi olduğunu, 1952 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, 200 yılı aşkın bir süredir aralıksız sürdürülmekte olan tüm bu faaliyetlerin “…” markası altında yürütüldüğünü, “…” ve “…” markalarının müvekkili Şirketin dünya çapında tescilli ve tanınmış markası olduğunu, bu nedenle de 6769 sayılı SMK’nın 6/4-5. maddeleri uyarınca başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkili Şirketin unvanının da esaslı unsurunu oluşturduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in…. sayılı kararın iptalini, davalının facebook ve twitter hesaplarındaki kullanımlar başta olmak üzere “… ibareli fiili kullanımlarının müvekkiline ait marka ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, önlenmesini ve durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; davacı tarafa ait birebir … ibareli markalar ile davalı taraf markası arasında bütünsel olarak düşük de olsa görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik olduğu ve birbirleri ile ilişkilendirilmelerinin mümkün olduğu , davacının … ibareli markasının tanınmışlığı da gözetildiğinde dava konusu marka kapsamında 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetlerinde taraf markaları arasında iltibas bulunduğu, dava konusu marka kapsamında yer alan diğer hizmetler yönünden de, davacının “…” ibareli markasının yüksek ayırt ediciliğe sahip olduğu, orijinal bir işaret olduğu, reklâm değerinin yüksek bulunduğu, ilgili olduğu akaryakıt ve enerji sektörünün dışında da tanındığı hususları gözetildiğinde dava konusu başvurunun tescili halinde davacı markasının yüksek düzeydeki tanınmışlığından doğan imajın davalıya transfer olacağı, zira söz konusu hizmetlerin davacının tanınmış olduğu sektörlerden tamamen bağımsız olmadığı, bu ürün ve hizmetlerin alıcısı olan kişilerin, daha önce davacı markalarından yararlanmış olmalarının dağıtım ağının yaygınlığı sebebiyle mümkün bulunduğu, davalı başvurusunun, davacının reklâm gücünden haksız biçimde yararlanacağı ve bu şekilde mal ve hizmet satışlarını artıracağı, davalının, davacı markasının tanınmışlığından istifade edeceği, ayrıca başvurunun tescilinin, davacının orjinal nitelikteki, uzun zamandır kullandığı, iyi bir şöhret ve itibar edinip, tüketici zihninde olumlu bir imaj tesis eden, sektörde ve sektör dışında bilinirliği kanıtlanmış olan davacı markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına da yol açabileceği, yine davacı markasının ayırt edici karakterini zedeleyeceği, bu itibarla farklı hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleştiği, gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu … kararının iptaline, dava konusu başvuru tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, vekili; davacının itirazına mesnet marklarının büyük çoğunluğunun, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 35,38 ve 41. Sınıfta tescilli olmadığını, “… ….” ibareli itiraza mesnet markanın da dava konusu marka ile benzer bulunmadığını, somut olayda SMK’nın 6/5 maddesi koşullarını oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü, davalı şirketin facebook ve twitter hesaplarındaki kullanımlar başta olmak üzere “….” ibareli fiili kullanımlarının davacıya ait marka ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında başvuru kapsamında yer alan 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar, Sınai amaçlı yağlar, gresler, kesme sıvıları, toz emici-ıslatıcı ve bağlayıcı maddeler. Katı yakıtlar: kömürler, odun. Sıvı ve gaz yakıtlar: benzin, mazot, sıvılaştırılmış petrol gazı, doğal gaz, fueloil ile bunların kimyasal olmayan katkıları. Aydınlanma amaçlı mumlar, fitiller, yarı mamul vakslar, balmumları (vakslar), parafinler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden 6769 sayışlı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, anılan hizmetler dışında dava konusu başvuru kapsamında 35. 38 ve 41. sınıfta yer alan hizmetlerin davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerden farklı bulunduğu ancak davacının “…” ve “…” ibareli markalarının markalarının yüksek tanınmışlığı ve davacının anılan markalarında asıl unsur olarak yer alan “…” ibaresinin dava konusu markada aynen yer almasından kaynaklı benzerlik düzeyi gözetildiğinde ;dava konusu markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanması halinde, davacının tanınmış markalarını bilen tüketicinin, dava konusu markadaki “…” ibaresini gördüğünde , bildiği ve güvendiği markayı davacının farklı alanlarda da üretim ve satış yaptığını veya hizmet sunduğunu düşünerek dava konusu markayı taşıyan mal ve hizmetleri satın alabileceğinden davacı markalarının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmasına, sonradan tescil olunan dava konusu marka sahibinin, davacı markası ile aynı kalite ve güveni tesis eden malı ve hizmeti sunamaması durumunda ise davacının tanınmış markalarının itibarının sarsılmasına neden olacağı gibi dava konusu markanın fazla sayıda farklı mal ve hizmetlerde kullanılması davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine de zarar verebileceği, diğer bir deyişle bu durumun davacının tanınmış marklarının sulandırılmasına neden olacağı, aynı tespitlere Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin…. Karar sayılı ilamlarında da yer verildiği bu itibarla mahkemenin dava konusu marka kapsamında yer alan farklı mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğu yönündeki gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığı , öte yandan mahkemece, davacının davalının facebook ve twitter hesaplarındaki kullanımlar başta olmak üzere “….” ibareli fiili kullanımlarının davacıya ait marka ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi ve durdurulması talepleri bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmemişse de istinaf edenin sıfatına göre bu hususun kararın kaldırılması nedeni yapılamayacağı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Kurumundan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip