Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1754 E. 2021/1094 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : FSEK’na Dayalı Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Maddi ve
Manevi Tazminat

BİRLEŞTİRİLEN ANKARA 4. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN….K.SAYILI DOSYASI

DAVACI …
Ref’i ile Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/06/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı birleşen davada davalı ile davalı birleşen davada davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin halen … Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde Yardımcı Doçent kadrosuyla çalışmakta olduğunu, 2003 yılında … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı programında yüksek lisans eğitimine başladığını, 2004-2005 döneminde “Kendi Belgeleri Işığında ….” başlıklı yüksek lisans tezini tamamladığını, müvekkilinin tez danışmanlığına davalı …’ın atanmış olduğunu, hazırlanan tezin 2005 yılında gerçekleşen savunma sınavı sonrasında jüri tarafından olumlu karşılanarak başarılı sayıldığını ve ….. Sosyal Bilimler Enstitüsü’ndeki “başarılı tezler” arşivine dahil edildiğini, Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi’nde elektronik ortama yüklendiğini ve erişime açıldığını, böylelikle tezin telif haklarının bütünüyle müvekkiline ait olduğunun ve tezde intihal yapılmadığının sabit hale geldiğini, müvekkilinin 2017 yılının Temmuz ayında …’nun kitap satış ofisinde, davalı …’ın yazmış olduğu, “Osmanlı İmparatorluğunda Amerikan Protestan Okulları” başlıklı kitabı gördüğünü, söz konusu eserin, müvekkilinin yüksek lisans tezinden pek çok kısmının bilimsel metotlara aykırı şekilde kopyalama-yapıştırma yapmak (intihal) suretiyle davalı tarafından alındığını fark ettiğini, davalının, davacının tezine bilimsel metotlara uygun atıf yapmadığını ileri sürerek, davalının tecavüzlerinin refini, satışa arz edildikleri yerden toplatılarak imha edilmesini, hüküm özetinin ilanını, FSEK 68. maddesi uyarınca şimdilik 1.000,00 TL maddi ve FSEK 70/1. maddesi uyarınca 20.000.00 TL manevi tazminatın, eserin basım tarihi olan 2015 yılından itibaren değişir oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı tezi ile müvekkiline ait dava konusu eser arasında intihal oluşturduğu iddia edilen metinlerin, davacının tezinin jüriye sunulmasından önce, müvekkili tarafından kamuya arz edilen yüksek lisans ve doktora projeleri, tezleri, makaleleri ve Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü, Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü bünyesinde gerçekleştirilen, “Osmanlı Toplum Yapısında Amerikan Müesseselerinin Etkisi (1820-1921)” isimli araştırma projesi çalışmaları/sonuç raporundan oluştuğunu, bu nedenle dava konusu eserin davacının tezinden herhangi bir usulsüz alıntıyı içermediğini, müvekkilinin hazırladığı metinlerden istifade edilerek yazılan davacı tezinin, lisans eğitimini tamamlayıp yüksek lisans yapmaya yeni başlayan bir öğrencinin kendi birikimiyle ve 1 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleştiremeyeceği nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiş; birleşen davada, davalıya ait “Kendi Belgeleri Işığında …. … Osmanlı Ülkesindeki Teşkilatlanması” adını taşıyan yüksek lisans tezinin, müvekkiline ait daha önce yapılmış çalışma ve tezlerden, şekli ve esasa ilişkin koşullara uyulmaksızın ve usulsüz iktibas (intihal) suretiyle oluşturulduğunun tespitine, 20,000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, tespit edilen tecavüzün men ve ref’ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, dava konusu kitap içeriğindeki tarihi ve resmi bilgilerin kimsenin tekelinde olmadığını, kitapta davacının yüksek lisans tezinden yapılan alıntının da usulüne uygun bir şekilde belirtildiğini, Kurumun üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, asıl davada davalının, davacının eserini iktibas serbestinin sınırları dışında kullanarak ve kendi eseri gibi göstererek davacıdan intihal yapmak suretiyle davacının manevi hakları arasında yer alan umuma arz ve adın belirtilmesi hakları ile çoğaltma ve yayma mali haklarını ihlal ettiği, ihlalin gerçekleştirilmesine neden olan kitabın hala satışta bulunduğundan, ihlalin etkisinin devam ettiği, dolayısıyla tecavüzün ref’i koşulları somut olayda gerçekleştiği, davalı … Kurumunun dava konusu eserin çoğaltma ve yayma haklarını…., Yayın ve Satış Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak yapılan sözleşme dairesinde devir aldığı, basımına karar verdiği ve yazarla sözleşme yaparak yayınlandığı, Kurumun söz konusu iş ve işlemlerinde yasa ve yönetmelik hükümlerine herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, Kurumun FSEK hükümlerine dayalı olarak herhangi bir sorumluluğunun da olmadığı gerekçesiyle davalı … aleyhine açılan asıl davanın reddine, davalı … aleyhine açılan asıl davanın kısmen kabulüne, FSEK 68/1 maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL, FSEK 70/1 maddesi uyarınca 1.500,00 TL manevi tazminatın, 01.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kararın masrafı davalı …’a ait olmak üzere ilanına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-birleşen davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, asıl dava ile birleştirilen davadaki dava dilekçesinin, birleştirme kararıyla birlikte Av. …’a 22.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak davalı …’in birleşen davada Av. …’ı vekil tayin etmediğini, dolayısıyla asıla gönderilmesi gereken tebligatın, asıl davadaki vekile gönderildiğini, zira her ne kadar davalar birleştirilse de sonuç olarak ortada iki farklı dava olup, farklı vekillerle kişinin bu iki davada kendini temsil ettirebileceğini, nitekim birleşen davaya ilişkin vekaletlerinin bulunmadığını, bu nedenle birleşen davada davalı …’in, mahkemenin yaptığı usuli hata ile cevap dilekçesi sunamadığını, savunma hakkının kısıtlanıp hak kaybına uğradığını, esasa ilişkin olarak ise asıl davada, davalı … aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı bulunduğunu, zira davalı …’ın, davacının eserinden kendi eserine yaptığı tespit edilen intihalden, yayınevi olan …’nun sorumlu olduğunu, kendi iç işleyişine ilişkin kurallar nedeniyle sorumlu olmayacağının kabulünün, her şeyden önce Anayasa’nın 2. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığını, kaldı ki….. Telif Hakkı, Yayın ve Satış Yönetmeliği’nin 6/a-3. maddesinde, yayın komisyonlarının incelemelerini yaparken “Bilimsel yöntemlere veya bir sanatın özelliklerine göre hazırlanıp hazırlanmadığı” hususuna da dikkat edeceğinin belirtildiğini, ticari amaçla intihal suretiyle basılan bir kitabın içeriğinin etik ilkelere uygun bir şekilde yayına hazırlanmasında yayınevinin sorumluluğunun olmadığı yorumunun, telif haklarının niteliği ile bağdaşmayacağını, ayrıca asıl davada müvekkili lehine hükmedilen 1.500,00 TL manevi tazminatın makul olmayıp hakkaniyetle bağdaşmadığını, zira bir teze danışmanlık yapan akademisyenin görevinin, tez sahibinin emek ürününü etik ilkelere aykırı şekilde kopyalayarak kendi eserine alıp sahiplenmek değil, tez sahibini yönlendirmek, bir nevi teze yöneticilik yapmak olduğunu, müvekkilinin yaptığı çalışmanın, tarih alanında Amerikan Protestan Okullarının, ….. İmparatorluğu’nun son döneminde Anadolu’da bir çığ gibi büyümesini titizlikle inceleyen, ciddi, uzun ve yorucu bir çalışma olduğunu, müvekkilinin aylar süren araştırmaları, incelemeleri, eseri meydana getirirken harcadığı enerji düşünüldüğünde ve rol modeli olan hocası tarafından bu emeğinin bir nevi çalınması karşısında yaşadığı üzüntünün ve kandırılmışlık hissinin, parayla dahi ölçülemeyecek şekilde manevi zarara yol açtığını
ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak talepleri doğrultusunda kaldırılmasını istemiştir.
Davalı-birleşen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, birleşen dosya için 6100 sayılı HMK uyarınca yasal zorunluluk olan ön inceleme duruşmasının yapılmadığını, delillerinin toplanmadığını ve dikkate alınmadığını, bilirkişi heyetinde dava konusu uyuşmazlığı tetkik için gerekli uzmanlığı haiz tarihçi bir bilirkişinin yer almadığını ve konunun bilimsel ve hukuki olarak yeterince değerlendirilmediğini, asıl davada intihal oluşturduğu iddia edilen kısımların tamamının, esasen tümüyle müvekkilinin kaleminden çıkan ve davacının tezinin jüriye sunulmasından çok daha önce yayımlanan, makalelerinde, yüksek lisans tezinde, doktora tezinde ve araştırma projesinde aynen yer aldığını, dolayısıyla müvekkilinin yayınının, davacının tezinden herhangi bir usulsüz alıntı içermediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, FSEK’na dayalı tecavüzün ref’i, önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 137. maddesi uyarınca, “(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. (2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.”
Mahkemece ön inceleme aşamasından sonra, başkaca bir tahkikat yapılmasına gerek olmadığı görülürse, yani mevcut dosya içeriği ile usul ya da esas bakımından bir karar vermek mümkünse, nihai bir kararla davayı sona erdirebilir. (HMK. 138, 142. maddeler). Esasen ön inceleme aşamasında karar verilebilen usulü sorunların tahkikata bırakılmaması ve ön inceleme aşamasında karara bağlanması gerekir. Ayrıca maddi hukuka ilişkin olmakla birlikte süreler bakımından da karar verilebilen durumlarda, kural olarak kararın tahkikata başlanmadan verilmesi gerekir. Yine taraflar ön inceleme aşamasında sulh ya da arabuluculuk yoluyla anlaşmışlarsa da yine tahkikat yapılamayacaktır. Ancak her halükarda mahkemece ön inceleme aşaması tamamlanmalı, uyuşmazlık noktaları tespit edilmeli, taraflar sulh olmuyorsa hakim işin esasına girip karar vermelidir. Ön inceleme duruşması yapılmadan bir dava yürütülemez, ancak ihtiyaç yoksa tahkikat yapılmayabilir. Tek dikkat edilmesi gereken, bu kesitler aynı duruşmada yapılırsa mutlaka her birinin gereklerinin yerine getirilmesidir (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuk, 15.Bası, Cilt:2, s:1335, 1336).
Somut uyuşmazlıkta ise mahkemece birleşen davada ön inceleme duruşması yapılmadan, 12.10.2018 tarihinde birleştirme kararı verilmiştir. Dolayısıyla mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, ön inceleme duruşması yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca 06.11.2017 tarihinde asıl dava açıldıktan sonra 18.09.2018 tarihinde asıl davada davalı … tarafından, asıl davada davacı … aleyhine birleşen dava açılmış, mahkemece birleşen dava dilekçesi ile birleştirme kararı, birleşen davada davalı asıl yerine, vekili sıfatıyla Av. …’a tebliğ edilmiştir. Oysa anılan avukat, asıl davada davacı vekili Av. … tarafından, tarihsiz yetki belgesi ile yetkilendirilen bir vekil olup, birleşen davada davalı tarafça dosyaya herhangi bir vekaletname sunulmamıştır. Bu durum karşısında dosyada bir vekaletnamesi bulunmadığı halde, mahkemece birleşen davada davalı asıl yerine, vekili sıfatıyla Av. …’a tebligat yapılması dahi usule aykırı olmuş, davacı birleşen davada davalı ile davalı birleşen davada davacı vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, davacı birleşen davada davalı ile davalı birleşen davada davacı vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı birleşen davada davalı ile davalı birleşen davada davacı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/06/2019 tarih ve …. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı birleşen davada davalı ile davalı birleşen davada davacı vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı birleşen davada davalı tarafından yatırılan 500,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacı birleşen davada davalıya iadesine,
5-Davalı birleşen davada davacı tarafından yatırılan 224,40 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalı birleşen davada davacıya iadesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
8-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip