Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1745 E. 2021/1082 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna , müvekkilinin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak … tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu marka başvurusunun müvekkilinin itirazına mesnet markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğu gibi tescil edilmek istenen emtianın da müvekkilinin mesnet markalarının tescil kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı bulunduğunu, bu nedenle taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını,…’in benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararları ile çeliştiğini, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek … sayılı … kararının iptalini ve …. sayılı “…” ibareli markanın tesçili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davalı şirket aleyhine açılan davadan feragat ettiklerini, davalı … yönünden davaya devam ettiklerini bildirmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, dava konusu markada yer alan diğer unsurların markayı farklılaştırdığını, kötü niyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekilinin markası ile davacıya ait markalar arasında genel intiba olarak görsel ve iştisel yönden benzerlik olmadığını ve markaların hizmet alanları tarafından karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece,davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğunu bu nedenle markaların iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduklarını, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin bir tür çikolatalı tatlı olup tescil edilmek istenen 30. gıda emtiaları ayırt ediciliği olmayan tanımlayıcı bir ibare olması nedeniyle iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınamayacağını, “…” ve “…” ibarelerinden meydana gelen dava konusu markada vurgunun “…”ibaresinde bulunduğunu, markaların tescil kapsamlarının da aynı olduğunu, mahkemce iltibas incelmesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin yok sayıldığını, uyuşmazlık konusu 3 . sınıfın gıda ürünlerini içerdiğini, anılan malların tüketim amacı , nispeten daha ucuz olması erişimin oldukça kolay bulunması gibi nedenlerle markalar arasındaki farklılığın çok daha belirgin olması gerektiğini, yine tescil edilmek istenen emtianın tüketicileri arasında çocuklarında yer aldığını, bu nedenle iltibas riskinin yüksek olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu, zira davalının müvekkilinin tanınmış markalarından haberdar olmayacağının düşünülemeyeceğini, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yararlanmak amacıyla yapıldığını, mahkemece verilen kararın daha önce … ibareli markaları hakkında verilen kararlarla çeliştiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … Kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, davalı Şirketin “”…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacının “…” asıl unsurlu markaları ile benzerlik bulunduğu iddiasıyla başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının nihai olarak … tarafından … sayılı karar ile reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin yargılama sırasında sunduğu 22/01/2019 tarihli dilekçesi ile davalı şirket aleyhine açtıkları davadan feragat ettiklerini, davalı Kurum aleyhine açtıkları davaya devam ettiklerini bildirdiği, davadan feragat eden vekilin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu, davalı şirket vekilince de 25/01/2019 tarihli dilekçe ile davadan feragat eden davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekili feragat dilekçesinde açıkca sadece davalı şirket yönünden davasından feragat ettiğini, davalı … aleyhine açtıkları davaya devam ettiklerini bildirdiğinden, davacı tarafın feragatinin davadaki marka hükümsüzlüğü istemi yönünden olduğu kabul edilmiş ve bu duruma göre de istinaf incelemesine konu uyuşmazlığın taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı bu bağlamda dava konusu … kararının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Somut uyuşmazlıkta, taraf markalarının sınıfsal açıdan benzerliği hususu değerlendirildiğinde, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının başvurusunun kapsamında bulunan 30. sınıfta yer mallar ile davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında 30. Sınıfta yer alan malların aynı/ aynı tür olduğu, dolayısıyla 6769 sayılı KHK’nın 6/1 maddesinin aradığı ilk şart olan emtia benzerliği şartının somut uyuşmazlıkta sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince;davalının başvurusunun “…” ibaresinden, davacının itirazına mesnet markalarının ise “…” asıl unsurundan oluştuğu görülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve …. sayılı kararında, “…” ibareli başvurunun “…” ibaresi ile çikolata sözcüğündeki “…” ibaresinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu, bir başkası adına tescilli markayı birtakım tanımlayıcı ekler ilave edilerek, markaların ayırt edici kılınmasının mümkün olmadığı, “…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği hukuki gerçeğine işaret edilmiştir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin… sayılı kararında da “….” ibareli, …. Sayılı kararında “….” ibareli,… Sayılı kararında “…” ibareli marka tescil başvurularını davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunmuştur. Somut olayda da davalının “…” ibareli markasında, “….” ibaresinin marka başvurusuna ayırt edicilik katmadığı, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsuru olan “…” ibaresinin aynen davalının başvurusu içerisinde bulunduğu, taraf markaları arasında işaretler yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmış olup, mahkemenin taraf markaları arasında benzerlik olmadığı yönündeki değerlendirmesi isabetli görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve…sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Her ne kadar dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ileri sürülmüş ise de davacının davalı Kurum nezdindeki itirazında kötü niyet iddiasına dayanmadığından işbu davadaki … kararının iptali istemi bakımından kötüniyet iddiasını ileri süremeyeceği gibi bu iddianın da ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Bu itibarla mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 30. Sınıf mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunduğu gerekçesiyle … kararının iptali istemiyle açılan davanın kabulüne, marka hükümsüzlüğü istemiyle davalı şirket aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2019 gün ve …. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Marka hükümsüzlüğü istemiyle davalı şirket aleyhine açılan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE
3-… kararının iptali istemiyle açılan davanın KABULÜ ile …. sayılı … kararının İPTALİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 167,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 89,80 TL olmak üzere toplam 2.057,30 TL yargılama gideri ve 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.129,10 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Feragat nedeniyle reddine karar verilen marka hükümsüzlüğü istemi yönünden, davalı şirket vekalet ücreti talep etmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip