Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : FSEK’e Dayalı Telif Tazminatının Tespiti ile Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2019 tarih ve …. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile grup şirket olan….’ye ait dersane ve temel lisede matematik öğretmeni olarak 12/08/2003-21/07/2017 tarihleri arasında çalıştığını, aynı zamanda zümre başkanı görevini yürüttüğünü, ülke genelinde tanınan bir matematik öğretmeni ve yazar olduğunu, müvekkilinin, davalı şirket adına … … Kurulundan onay almış “12. Sınıf…” kitabının yazarı olduğunu, söz konusu eserin en az %70’inin müvekkili, kalan kısmının ise 5 öğretmenin yardımıyla oluşturularak davalı adına … … Kuruluna onaya sunulmadan müvekkilinin telif talebinin davalı tarafından reddedilerek, telif alacağını aldığına dair bir belge imzalatılmaya çalışıldığını, müvekkilinin bu belgeyi imzalamayı reddetmesi üzerine kitaptan adı çıkarılarak, iki yazarlı olarak … … Kuruluna onaya sunularak onay alındığını ve yayınlandığını, müvekkiline hak sahipliğinden doğan tazminatların ödenmediğini, bunun üzerine davalı ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin davalıya 17/11/2017 tarihinde tebliğ edilmesine ve 3 günlük sürede ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirketin 21.11.2017 tarihinde temerrüde düştüğünü ileri sürerek FSEK madde 68 kapsamında müvekkilinin hak sahibi olduğu eserlerle ilgili üç katı telif tazminatı alacağının belirlenmesi, belirsiz alacak olarak 1.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hizmet akdiyle çalışmış olması nedeniyle, FSEK18/2. maddesi gereğince herhangi bir hak talebinin hukuka uygun olmadığını, davacının 2003 yılından itibaren yaklaşık 14 yıl müvekkilinin de içinde bulunduğu grup şirketlerden olan…. bünyesinde matematik öğretmeni olarak çalıştığını, öğrencilerin sınava hazırlık çalışmalarına katkıda bulunduğunu, bu işin gereği olarak diğer öğretmenlerle birlikte bir takım ders anlatım dokümanları hazırladığını, soru derlemeleri yaptığını, bu dokümanların FSEK kapsamında eser sayılamayacağını, davacı tarafında ortaya çıkarılmış ve müvekkili tarafından basılmış, yayınlanmış bir bilimsel ve/veya akademik çalışma bulunmadığını, davacı tarafından yapılan çalışmaların işinden ve işinin gerekliliğinden kaynaklanan çalışmalar olduğunu, davacının yalnızca hizmet ilişkisinden kaynaklı işleri yürüttüğünü, davacının 14 senelik çalışma süreci boyunca işin gereği ortaya çıkardığı ders ekipmanının kendi rızası hilafına müvekkili tarafından basıldığı, yayıldığı hususunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, FSEK’in 18. maddesi kapsamında, davacının görevini yerine getirirken meydana getirdiği eserler üzerindeki hakların kendisine ait olacağına dair taraflar arasındaki sözleşmelerde bir hüküm bulunmadığı, davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği dava konusu yayınları, davalı yanında iş sözleşmesi kapsamında çalışırken görevi gereği meydana getirdiği, dolayısıyla mali hakları kullanma yetkisinin davacıda olmadığı, hayatın olağan akışına göre ve mesleği de öğretmen olan kişiye görev yaptığı sürede çalıştığı işyerinde görevinin kapsamı dışına çıkarılıp eser yazdırılması ve bunun da görev yaptığı okulda yayınlatılmasının mümkün olamayacağı, 5846 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında da bu eserin, eserde davacı dışında başka kişilerin de adının ayrıca yer alması nedeniyle mali hak sahibinin bizzat davacıya ait olduğuna kanaat getirilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili ile davalı Şirket arasında bir iş ilişkisi mevcut olmadığını, dava dışı Şirket ile müvekkili arasındaki iş ilişkisinin de 5580 Sayılı Yasa kapsamsında akdedilen ve tip sözleşme olarak düzenlenen belirli süreli iş sözleşmesi olup, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin üstlendiği edim sözleşme koşullarında matematik dersi vermek olduğunu, müvekkilinin dava dışı Şirkette matematik öğretmeni olarak çalıştığını, görev tanımında, görevi kapsamında soru yazılması, kitap yazılması veya davalı adına eser oluşturulması veya üçüncü kişi adına eser oluşturulması gibi bir edim bulunmadığını, bilirkişi heyeti tarafından “okul yönetimince verilecek diğer görevleri itirazsız kabul eder” hükmünden yola çıkılarak, söz konusu eserlerin sahibinin davalı olduğu, iş ilişkisi kapsamında söz konusu eserlerin oluşturulduğu kanaatine ulaşıldığını, bilirkişi raporu çoğunluk görüşünün, hukuki zeminden çok uzak olduğunu, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, eser oluşturulmasını içeren ne bir eser sözleşmesi ne bir istisna akdi taraflar arasında mevcut olmadığını, müvekkili tarafıdan oluşturulan dava konusu eserlerin bu iş sözleşmesi kapsamında meydana getirildiğini ileri sürmenin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından dava konusu olarak yaratılan eserin … Bakanlığından onay almak üzere ders kitabı olarak yazıldığını, müvekkili tarafından oluşturulan eser ile iş görme borcu arasında maddi bir bağ kurmanın olanaklı bulunmadığını, emsal olabilecek bir davada Yargıtay Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.01.2014 tarih … Karar sayılı ilamının olduğunu, manevi tazminatın tamamen reddedildiği durumlarda, hükmedilecek vekalet ücretinin avukatlık asgari ücret tarifesinin ikinci kısım, ikinci bölümüne göre yani maktu olarak hükmedilmesi gerektiğini, oysa nispi vekalet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : 1-Dava, FSEK’e dayalı telif tazminatının tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının dava konusu ettiği eseri kendisi ile 5 öğretmenin birlikte oluşturduklarını iddia etmesine rağmen, sunulan kitap kapağında yazar ismine yer verilmediği, dava konusu eserin basım yeri, yılı, fiyatı ve bandrol bilgilerinin dosya kapsamında bulunmadığı, bu bağlamda davacının dava konusu eser üzerinde hak sahipliği bulunduğunun dosya kapsamında bulunan delillere göre ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazlarına gelince, mahkemece davacının manevi tazminat talebinin tamamen reddedildiği, bu durumda davacı aleyhine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin İkinci Kısım, İkinci Bölümüne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
Davacı vekilince mahkemece hükmedilen vekalet ücretlerine itiraz edilmiş olup, bu talep de fer’i nitelikte bir talep olduğundan ve Dairemizce işin esasına yönelik farklı bir karar verilmediğinden, istinafa başvuran davacının aleyhine olacak biçimde karar da verilemeyeceğinden denetim yapılırken mahkeme karar tarihindeki vekalet ücreti miktarları esas alınmıştır.
Bu durumda Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/09/2019 gün ve …. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın Reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 1.724,83.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.665,53.TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 1.000,00.TL, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 3.931,00.TL olmak üzere toplam 4.931,00.TL vekaletin ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2021
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…