Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1741 E. 2021/975 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU :Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, yaratıcılığı yüksek, özgün, yurt dışında da tescilli, tanınmış “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının müvekkilinin markaları ile iltibas yaratan … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın kabul edilerek başvurunun 25. ve bu sınıfa özgülenmiş 35. sınıfta yer alan mağazacılık hizmetleri yönünden reddine karar verildiğini, buna rağmen davalının davalının … markasını kullanmaya devam ettiğini, davalının … ve … ibareli kullanımlarının müvekkilinin tescilli markaları ile iltibas yarattığın ve marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, Diyarbakır’da bulunan … AVM’de müvekkilinin bayisi bulunduğu gibi davalının da iş yeri olduğunu, iş yerleri arasında karışıklık doğduğunu, davalı yanın sosyal medya hesaplarında, tabelalarında, mağazalarında … ibaresini müvekkili markası ile neredeyse aynı şekilde algılanmasını sağlayacak şekildeki kullanımının haksız rekabet teşkil ettiği gibi müvekkilinin ticaret unvanıyla da iltibasa yol açtığını, davalının bu kullanımlarını engellemek amacıyla Ankara 1. FSHHM’ne …. D. İş sayılı dosyasında talep ettikleri tedbir taleplerinin kabul edildiğini ancak müvekkilinin bu süreç içerisinde maddi ve manevi zarar uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1 000 TL maddi ve 50 000 TL manevi tazminatın faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin marka kullanımına ilişkin Ankara 3. FSHHM’nin … esas sayılı dava dosyasında açtığı davanın derdest olduğunu, anılan mahkemece alınan bilirkişi raporunun müvekkili lehine bulunduğunu, bu davanın açılmasının gereksiz olduğunu, … ve … ibarelerinin TDK’da iki farklı kelime olduğunu, … ibaresinin de markaları tamamen farklı hale getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı tarafça “…”, “…” şeklinde markasal kullanımlarının davacı tarafın … ve… sayılı “…” ibareli tescilli markalarıyla iltibas oluşturduğu , davacı tarafın ticaret unvanına bağlı olarak davalı eyleminin haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülmüş ise de benimsenen bilirkişi heyet raporunda ifade edildiği gibi davalı kullanımında yer alan … ve … ibarelerinin davacı markalarında olmadığı, davacının … sayılı markasının ticaret unvanı şeklinde olmasına karşın… sayılı markanın münhasıran … ibaresinden oluştuğu dolayısıyla markalar arasında görsel benzerliğin olmadığı veya çok düşük derecede benzerlik bulunduğu, davalı kullanımları ile davacı markaları arasında bağlantı kurulması ihtimali karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede benzerlik olmadığı davalının “… …” kullanımının davacı adına …. sayılı “…” ve…sayılı “…” markalarından doğan haklara tecavüz teşkil etmediği gibi davalı kullanımlarının davacı markaları ile haksız rekabet de yaratmadığı davalının kullandığı “… …” ibaresinin, davacının “… ….” şeklindeki ticaret unvanı ile haksız rekabet yaratmadığı, bu nedenlerle Ankara 1 FSHHM.nin …. D.iş sayılı dosyasında alınan aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, delillerinin toplanmadan dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini ve eksik inceleme ile karar verildiğini, tanıkların dinlenmediğini, keşif yapılmadığını davalının sosyal medya kullanımlarına ilişkin tespitlerin yapılmadığını, müvekkilinin bayisinin bulunduğu aynı alış veriş merkezinde davalının da aynı ürünleri sattığı işyerini açtığını, iş yeri tabelasının müvekkil firmanın talebalası ile aynı renkte, aynı yazı karakterlerine haiz olduğunu, taraflara ait işyerleri arasında karışlık meydana geldiğini, bu hususların ispatı açısından dayandıkları deliller, gerekli evraklar celb edilmeden ve tanıkları dinlenilmeden hukuka uygun bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, ayrıca davalının sosyal medya hesaplarında, tabelalarında ve mağazasında sadece “…” ibaresini kullandığını, davalının bu kullanımlarının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının iş yerinde kullanılan tabelalara ve satılan ürünlerde müvekkili markası ile neredeyse aynı şekilde kullanılan ‘… ‘ isminin kullanımına dair görseller ve videoların tespit edilmesi ve mahallinde keşif yapılması halinde bu hususların tespit edilebileceğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya elverişli bulunmadığını, gerekçesiz olduğunu, müvekkiline ait markalar ile davalının kullanımları arasında ayniyete yakın benzerlik bulunduğunun açık olduğu, markalar bir bütün olarak ele alınıp karşılaştırıldığında, aralarındaki farklılığın (üçüncü sıradaki ğ harfi), görsel ve sesçil unsurlar bakımından markaların ayırt edilmesini sağlayacak nitelikte ve yeterlilikte olmadığından davaya konu “…” isminin zihinde ilk olarak müvekkil şirkete ait “…” markasını çağrıştıracağını, işitsel olarak markaların aynı şekilde telaffuz edileceğini, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkili firmanın ticaret unvanının da ayırt edici özü / çekirdeği olduğundan müvekkili firmayı bilen, müvekkiline ait “…” markasını daha önce satın alan bir tüketicinin, “…” ibareli bir ismi veya kelimeyi müvekkili firma ile ilişkilendirebilecek ve ürünlerin veya mağazanın müvekkili firmaya ait olduğunu zannederek satın alabileceğini, bilirkişilerin uzmanlık alanlarının raporu düzenlemek için yeterli olmadığı, bilirkişi heyetinde tekstil ve mağazacılık sektöründe çalışan, sektör temsilcisi ile reklam ve tanıtım sektörü temsilcisinin de yer alması gerektiğini, bilirkişi raporunda müvekkiline ait markaların tanınmışlığına ilişkin değerlendirmelerinde yerinde olmadığını, Ankara 1. FSHHM’ne … D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, mahkemece davalı lehine fazla vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça davalının “…” ve “…” ibareli kullanımlarının, tescilli “…” ibareli markalarıyla ve ticaret ünvanı ile iltibas yarattığı, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilmişse de davacı tarafça dosyaya sunulan delillerden anlaşılacağı üzere davalının tek başına “…” ibareli kullanımının bulunmadığı, “…” ibareli kullanımlarının ise davacının tescilli “…” ibareli markları ile iltibas oluşturmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … sayılı ilamında da davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında kavramsal , görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığının kabul edildiği, yine davalının “… …” ibareli kullanımlarının davacının ticaret ünvanı ile de iltibas yartamadığı, diğer taraftan davacı tarafça davalının dava konusu edilen kullanımlarına ilişkin olarak sosyal medya hesaplarına , davalının iş yerine ve tabelasına ilişkin çok sayıda görselin dosyaya sunulduğu ve tüm bu görsellerde davalı kullanımlarının “…” şeklinde olduğu, bu itibarla mahkemece davalının iş yerinde keşif yapılmamasında bir isabetsizlik görülmediği gibi davacı tarafça sunula anılan görseller ve sair deliller nazara alınarak inceleme yapan ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, mahkemece reddedilen manevi tazminat istemi bakımından 09/09/2019 karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 10/3 maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden ve mahkemece yapılan yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, her ne kadar Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekmişse de, yerel mahkeme kararının esasına ilişkin bir değişiklik yapılmayıp, sadece feri nitelikteki vekalet ücretine ilişkin kısım için yeniden hüküm kurulduğundan, ilk derece mahkemesinin kararının verildiği tarihte geçerli bulunan harç ve vekalet ücreti tutarları dikkate alınmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2019 gün ve…. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcından peşin alınan 870,96 TL’nin düşümü ile bakiye 826,56 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 1000 TL, reddedilen manevi tazminat istemi yönünden 3.931,00 TL olmak üzere toplam 4.931,00 TL vekaletin ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip