Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1738 E. 2021/971 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/06/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı … A.Ş. tarafından yapılan…. başvuru sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu markanın müvekkilinin ”…” ibareli markaları ile iltibas neden olacak derece benzer bulunduğunu müvekkilinin sektörünün öncü kuruluşlarından biri olduğunu, ”…” kelimesinin davacı banka ile özdeşleştiğini, söz konusu markanın yaratıcısı olduğunu ve markanın 1980’li yıllardan bu yana müvekkili tarafından kullanıldığını, müvekkili markalarının tanınmış ve son derece ayırt edici bulunduklarını, ”…” markasının, müvekkilinin ”…” esas unsurlu markalarının devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesi bulunduğunu, davalı bankanın çok fazla seçenek varken içerisinde müvekkilinin tescilli marka işaretini barındıran dava konusu marka tescili ile müvekkilinin markalarına yaklaşma ve üzerinde hak elde etmeye çalıştığını ileri sürerek … sayılı …. kararının iptali ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olmadığını, taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliklerinin bulunmadığını, dava konusu marka başvurularındaki asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacının markasında logo, kelime ve şekil unsurlarının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak hedef (ortalama) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mal ve hizmetler yönünden ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı, taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği kanıtlanmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, başvuru ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK 8/3 maddesi anlamında davacının önceye dayalı kullanım hakkı bulunduğunun ve başvurunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu “…” ibareli markanın müvekkilinin ”…” ibareli markaları ile iltibas neden olacak derecede benzer bulunduğunu, her iki markada da asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin yaratıcısı bulunduğunu ve marka olarak 1980’li yıllarıdan beri kullandığını, bu ibarenin yoğun şekilde kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını ve tanınmış hale geldiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun markalarının tanınmışlığı yönünden delilleri dikkate alınmaksızın hazırlandığından mahkemece hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı kullanım hakkı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının ve davacının “…” ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca önceye dayalı kullanım hakkının bulunup bulunmadığının tartışılmasının sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip