Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1715 E. 2021/967 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/09/2019 tarih ve ….K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin…..” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından…. itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa dava konusu markalar arasında işitsel ve görsel olarak benzerlik söz konusu olduğunu, görsel olarak benzer harfleri içeren markaların işitsel olarak … ve … olarak telaffuz edileceğini, bu benzerliğin tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğuracağını, müvekkilinin … markasının etken madde ya da jenerik adından türetilmemiş olması sebebiyle ayırt ediciliğinin çok yüksek olduğunu, bu sebeple de marka korumasının daha yüksek olacağını, yapılacak global değerlendirme neticesinde markalar arasındaki benzerliğin tespit edileceğini, kaldı ki markaların aynı sınıfta tescilli olduğunu, nihai tüketici yani hastanın, elinde reçete olmaksızın kendi tercihi ile davacı ilacını eczaneden satın alabildiğini, dava konusu … markasının ise henüz ruhsatı olmamakla birlikte davacı ile aynı türde ilaç için kullanılıp kullanılmayacağı, reçete ile satılıp satılmayacağı hususlarının kesin olmadığını, ancak davacı ile bire bir aynı türde ilaç için kullanılması ihtimalinin de bulunduğunu, dava konusu 05. sınıf malların kamu sağlığı ve güvenliği bakımından ayrı bir önemi olduğunu, dava konusu markalar bakımından karıştırılmanın kaçınılmaz olduğunu, davalının … markasını seçerken … markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, bu anlamda davalının kötüniyetli de olduğunu, davacı markalarından biri gibi davalı markalı ürünlerin satın alınmasının davacının itibarına zarar vereceğini, maddi-manevi kayıplara uğrama ihtimalinin yüksek olduğunu, davalı markasının tescilinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek …. sayılı YİDK kararının iptaline, başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin … markasının … olarak telaffuz edildiğini ve kolestrol seviyesini düzenleyecek, kalp krizi ve diğer kalp rahatsızlıkları risklerini azaltacak, kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde kullanılacak bir ilaç markası olduğunu, davacının … markasının ilacın etken maddesi olan … maddesinin son hecesinin harflerinin yerleri değiştirilmesi ile ilk hecesinin birleştirilmesinden oluşturulduğunu, bu sebeple ayırt ediciliği düşük bir marka olduğunu, doktrindeki kabulün de bu yönde olduğunu, …’in uluslararası olan ve mülkiyete konu edilemeyen bir isim olduğunu, ereksil disfonksiyonda kullanılan aktif bir madde olduğunu, davacı markasının kullanımı yerel ve uluslararası kaynaklardan araştırıldığında …’nın erkeklerde erektil disfonksiyon tedavisi için kullanılan bir ilaç olduğu bilgisine ulaşıldığını, davacı markasının etken maddenin hecelerinin yer değiştirilmesi suretiyle oluşturulan ve İngilizce’de “…” anlamına gelen “…” kelimesinden türetilen, tedavisi hedeflenen disfonksiyonu çağrıştıran bir marka olduğunu, dolayısıyla ilgili olduğu mal/hizmetleri akla getirmek amacıyla yaratılmış, etken maddeye atıfta bulunan davacı markasının zayıf bir marka olduğunu, bu sebeple koruma kapsamının da dar olacağını, bu hususa örnek yargı kararları bulunduğunu, dava konusu markalar arasında genel itibariyle benzerlik bulunmadığını, diğer iddiaların mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markaların tescilli olduğu 05. sınıf malların aynı / aynı tür olduğu ancak dava konusu markalar arasında 6769 sayılı SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali söz konusu olmadığı, davacının m. 6/3 kapsamında … ibaresi üzerinde öncelikli hak sahipliği iddiasını, m. 6/4 ve 6/5 kapsamında tanınmışlık iddiasını ve kötüniyetli başvuru iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu “…” marka başvurusunun, müvekkili şirketin “…” ve “…-S” markalarına görsel ve işitsel açıdan, karıştırılma ihtimalini de karşılar düzeyde, benzer olduğunu, davalının markasında “f” yerine “ps” harfleri kullanıldığını, “p” ile “f” harflerinin ünsüz ses olması, görsel benzerliği en yüksek harflerden biri olması ve kelime ortasında yer alması nedeni ile dava konusu markalar arasında işitsel ve görsel olarak herhangi bir farklılık yaratmadığını, kelime ortasında yer alması, tek başına telaffuz edilmemesi nedeni ile “s” harfinin eklenmesinin de farklılık yaratmadığını, işitsel açıdan yapılacak değerlendirmede ise markalar arasında yüksek derecede benzerlik olduğunu, müvekkilinin “…” ve “…-S” markalarının, davalı tarafın iddialarının aksine etken maddeden (tadalafil), jenerik adından veya endikasyonundan türetilmediğini, markalar arasında görsel ve işitsel açıdan önemli bir benzerlik bulunduğunu, müvekkili şirket markasının tescilli olduğu sınıfta yer alan emtianın dağıtım kanallarında yer alan kişiler doktor, eczacılar gibi uzman ve dikkat düzeyi yüksek olan kişiler olduğu gibi aynı zamanda hiçbir reçete veya doktor yönlendirmesine ihtiyaç duymaksızın ilacı temin edebilen hastalar da olması sebebi ile ilgili alıcı kitlesi aynı zamanda ortalama tüketici kitlesi olduğunu, dava konusu ilacının reçeteli satıldığının, reçetesiz bir şekilde temin edilemediğinin kabulünde dahi, sadece eczanede yanlış ilaç verilmesi, tüketicilerin eczaneden yanlış ilacı temin etmesi gibi sebepler ile değil, tüketiciler açısından bir evin rafında duran iki ilaçtan yanlış olanı almak, buzdolabında dava konusu markaların yan yana konulması ve birini almak isterken yüksek derecede benzerlik bulunmasından ötürü diğer ilacı almak gibi sebepler ile de ürünlerin karıştırılma ihtimali bulunduğunu, karıştırılmasının sağlık sektörü açısından yaratabileceği tehlikeler düşünülmediğini, müvekkiline ait “…” ve “…-S” markaları ile dava konusu “…” markasının karıştırılması ve/veya müvekkilin yeni bir markası sanılması ayrıca müvekkilinin markasının sulanmasına sebebiyet vermesi de kaçınılmaz olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip