Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1691 E. 2021/924 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/06/2019 tarih ve …K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1953 yılında faaliyetlerine başladığını, Türk ilaç sektöründeki 300 kuruluş içinde 3. sırada yer aldığını, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markanın bulunduğunu, davalı Şirketin ise…. sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili markasını birebir aynı şekilde barındırdığını, taraf markalarında “” harflerinin ortak olduğunu, aynı harf ile başlamakta ve aynı harf ile bittiğini, markalar arasındaki tek farkın markanın ayırt ediciliği düşük kısmına eklenen “mi” harflerinden ibaret bulunduğunu, bu durumun markalar arasında bir bağ olduğu veya markaların birbirlerinin serisi olduğu yönünde bir algıya sebebiyet verdiğini, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, taraf markaları kapsamındaki emtianın da aynı olduğunu, markaların aynı tedaviye yönelik olarak kullanımı halinde daha büyük bir tehlikenin ortaya çıktığını ileri sürerek, sayılı kararının iptaline, dava konusu marka tescil edildiği takdirde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı tarafın, müvekkilinin “…” şeklindeki markasını parçalara ayırarak içinden “…” harflerini çıkardığını ve bu şekilde kendi markası ile müvekkili markasının benzer olduğu izlenimini yaratmaya çalıştığını, bu şekilde markaları oluşturan harflerin parçalanmak sureti ile kıyaslama yapılamayacağını, markaların bütünü itibari ile karşılaştırılmaları gerektiğini, 05. sınıftaki emtialar ilgili tüketicilerinin doktor, eczacı, diş hekimi gibi bilinçli tüketiciler olduklarını, bu tüketici nezdinde taraf markalarının karıştırılma ihtimalinden bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında, marka kapsamlarındaki malların hitap ettiği bilinçli tüketici nezdinde iltibasa neden olabilecek düzeyde bir benzerliğin mevcut olmadığı, başvuru konusu ibarenin kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğinde dair bir emareye rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece markalar arasında mutlak red gerekçesi düzeyinde bir benzerlik arandığını, müvekkili markasının, ayırt edici gücünün yüksek, orijinal nitelikte bir marka olduğunu, bu markanın ilaç etken maddesinden türetilmiş bir marka da olmadığını, dolayısıyla zayıf marka olarak kabul edilemeyeceğini, bu yönde bir inceleme yapılmadığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin tescilli markasını birebir içerdiğini, taraf markalarında algıda seçiciliğin en yüksek olduğu markanın başlangıç ve bitiş kısımlarının tamamiyle aynı olduğunu, markaların benzerlik incelemesi şeklinin hatalı olduğunu, bir bütün olarak markaların karşılaştırılmalarının gerektiğini, bu nedenlerle mahkemenin, markalar arasında iltibas oluşmayacağı yönündeki kararının yerinde olmadığını, markaların, birbirlerinin serisi, bir başka versiyonu niteliğinde olduğunu, yargı kararları ile kabul edildiği üzere 5/1. sınıf mallar bakımından dahi nihai tüketicilerin de anılan ürünlerin alıcıları sayılması gerektiğini, buna göre ortalama tüketici kitlesinin, farklı iki marka karşısında olduğunu anlasa dahi … – … markaları arasında bir bağ olduğu, bu markaların aynı kişiye ait bulunduğu, bu malları yapan işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın olduğu, markaların geldiği kaynağın aynı bulunduğu algısının doğabileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında, taraf markalarının ortak olarak kapsadığı 5. sınıf malların ortalama alıcıları nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021
Başkan

Üye

Üye

Katip