Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1686 E. 2021/957 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/07/2019 tarih ve …K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilin yurtiçi ve yurtdışında 80’den fazla bayisi bulunduğunu, dünyanın birçok ülkesinde markasının tescilli olduğunu, “…” ibaresinin müvekkili markalarının asli unsurunu oluşturduğunu, davalı Şirket tarafından… sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuruda, müvekkili markalarının asli unsuru olan “…” ibaresinin kullanılması nedeniyle iltibasa yol açacağını, dava konusu başvurunun gerek 6769 sayılı SMK’nın 5. maddesinde düzenlenen mutlak red nedenleri gerekse de 6. maddesinde düzenlenen nisbi red nedenleri uyarınca tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, YİDK’in ….sayılı kararının iptaline, başvuru konusu,,, sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarının genel izlenim yönünden benzer olmadığı, bu nedenle markalar arasında dava konusu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma olasılığı bulunmadığı, dosyaya davacı tarafından sunulan delillerin tanınmışlığı ispata yeterli olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, eksik inceleme ve araştırma ile hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının kararın kaldırılması nedeni olduğunu, müvekkiline ait markaların baskın unsurunun “…” ibaresi olduğunu, “… …” ibaresinin ayırt edicilik özelliğinin olmadığını, dava konusu başvurunun asli unsurunun da “…” ibaresi olduğunu, müvekkilin tescilli markası ile davalıya ait “… …” markasının tüketiciler nezdinde ilişkilendirme/karıştırma ihtimalinin son derece yüksek bulunduğunu, mutlak ve nispi ret nedenleri uyarınca dava konusu başvurunun tescil edilemeyeceğini, emsal Kurum kararların dikkate alınmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca da müvekkile ait markanın toplum tarafından ulaştığı tanınmışlık düzeyi dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin….” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 35. sınıf hizmetlerin yer aldığı, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca 35/1,2,4. alt sınıflar hariç olmak üzere başvurunun reddine karar verildiği, davalı başvurucunun bu karara itirazının ise YİDK tarafından kabul edildiği ve başvurunun reddedilen sınıflar yönünden ilanına karar verildiği, bu ilana davacı tarafından “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak itiraz edildiği, itirazın nihai olarak YİDK’in 14.11.2017 tarih….sayılı kararıyla reddedildiği ve kararın 23.11.2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu başvuru, “… …” ibareli olup, başvuruda yer alan “…” ibaresi ayırt edicilikte geri planda kaldığından, başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Davacının itirazına mesnet markalarında da asli unsur “…” ibaresi olup, bu markalarda yer alan diğer unsurlar tanımlayıcı ya da ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsurlardır. Mahkemece her ne kadar tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi şartlarının somut uyuşmazlık açısından oluşmadığı kabul edilmişse de, davalı başvurusunun asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davacı markalarının da asli unsurunu bu ibarenin oluşturduğu gözetildiğinde, bu değerlendirme yerinde görülmemiştir. Diğer bir deyişle, davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanılması nedeniyle, marka işaretleri arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik mevcuttur. Ayrıca mahkeme kararının aksine taraf markalarında yer alan ve asıl unsur teşkil eden “…” ibaresi, başvuru kapsamındaki hizmetler yönünden ayırt ediciliği düşük bir ibare de değildir. Nitekim davacı markaları ile “…” ibaresini benzer gören Yargıtay 11. HD.’nin 26.06.2019 tarih ve …. sayılı ilamında da “…” ibaresi ayırt edici görülerek korunmuştur.
Davalının marka tescil başvurusunun kapsamında 35. sınıf hizmetler olup, başvuru kapsamından 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca 35/3 ve 5. sınıf hizmetler çıkarılmış, davalının itirazı üzerine bu karar YİDK tarafından kaldırılarak, bu hizmetler yönünden de başvuru ilan edilmiş ve davacı yanca da bu başvuruya itiraz edilmiştir. O halde, YİDK kararının iptali davası yönünden dava konusu olan hizmetler 35/03 ve 05 alt grup hizmetlerdir. Hükümsüzlük davası yönünden ise başvuru kapsamındaki tüm hizmetler dava konusu olmakla birlikte, başvuru konusu marka tescil edilmediğinden, belirtilen sınıflar dışında kalan hizmetler yönünden bir değerlendirme yapılamasına gerek bulunmaktadır. Buna göre başvuru kapsamında 35/03. sınıf hizmetler ile 1’den 34. sınıfa kadar olan malların satışına özgülenmiş 35/05. sınıf perakendecilik hizmetleri yer almaktadır. Davacının itirazına mesnet markalar ise genel olarak 30,32 ve 43. sınıflarda tescilli olmakla birlikte itiraza mesnet ….sayılı marka 1’den 34. sınıfa kadar olan tüm mallarda tescillidir. Ticari bir malı üreten işletmenin, ürettiği malı satmasının, işin doğası gereği ve ticari faaliyetin zorunlu bir sonucu bulunması nedeniyle, davacının …. sayılı markasının kapsamındaki mallarla, başvuru kapsamında yer alan bu malların satışına özgü perakendecilik hizmetleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik mevcuttur. Öte yandan, … sayılı davacı markasının kapsamında da, 35/03. sınıf hizmetler aynen yer almaktadır. Dolayısıyla Dairemizce başvuru kapsamındaki 35/03. ve 35/05. sınıf hizmetler ile davacı markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı markalarının tanınmış oldukları ve 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca da başvurunun reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, Kuruma itiraz aşamasında ve dava dosyasına sunulan deliller ile davacı markalarının tanınmış oldukları ispat edilemediğinden, bu iddiaya itibar edilmemiş, yine dava konusu başvurunun mutlak ret nedenleri uyarınca reddi gerektiği yönündeki soyut davacı iddiaları de yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve …. sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda dosyada mevcut bilirkişi raporuna itibar edilmemiş, ayrı bir bilirkişi raporu alınmasına da gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2019 gün ve … sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile YİDK’in 14.11.2017 tarih,… sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 41,10 TL ilk masraf, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 195,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 80,40 TL olmak üzere toplam 2.117,00.TL yargılama gideri ve 35,90.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.152,90.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip