Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1685 E. 2021/956 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Coğrafi İşaret İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/09/2019 tarih ve …… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı Oda adına 27.08.2017 tarih ve….ayılı “…” başlıklı coğrafi işaret başvurusunun yayınına karşı müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurumca reddedildiğini, SMK’nın 34. maddesinde belirtilen kavramsal tanımlara anılan başvurunun uymadığını, “…” ibaresinin somut, objektif ve ölçülebilir kriterler içermeksizin tanımlanmış olması sebebiyle coğrafi işaretler koruma kapsamı bakımından belirsizlik ve bu sebeple de denetim imkansızlığı yarattığını, bu belirsizliğin hukuka aykırı durumlar yaratacağı gibi tüketiciler nezdinde de olumsuz sonuçlar doğuracağını, … günümüzde Kahramanmaraş bölgesi ile doğrudan veya dolaylı olarak ilişkilendirilmeyen, Kahramanmaraş ilinin rüzgar, toprak, nem, güneş, yükseklik ve benzeri doğal özelliklerine bağlı olmaksızın üretilebilen bir ürün olduğunu, bu nedenle 34. maddeye aykırılık teşkil ettiğini, anılan ibarenin “mahreç işaret” olarak tescil edilemeyeceğini, yapmış oldukları itiraz üzerine anılan ibarenin “menşe işaret” olarak tescil edilemeyeceğinin kabul edildiğini ancak bu ibarenin “… olarak da tescil edilemeyeceğini, mahreç ad teşkil eden ürünlerin nitelikleri, kalitesi, ünü ve diğer özellikleri, belirli bir coğrafi yere ait doğal hammadde ya da beşeri unsurlara dayalı işlemlerden kaynaklandığını, “…” ibaresinin ürünün öz adı olduğunu, tüketici algısında beyaz renkli, kendine has tat ve kokuya sahip, elastik, uzayan, çiğnenebilen, yerel giysi ve şovlar ile satış ve pazarlaması yapılan bir dondurma çeşidinin akla geldiğini, bu dondurmayı bilinir kılan unsurun Kahramanmaraş il sınırları içerisinde üretilmesi olmadığını, lezzetinin bu ildeki keçilerden gelmediğini, Kayseri Mantısı, Adana Kebap, Urfa Kebap gibi yiyeceklerin … ile ortak noktasının tüketici algısında o yörede kullanılan malzemelerle yapılması değil, yapılış şekli olduğunu, SMK’nın 44/6 maddesinde ürünün öz adı kavramının tanımlandığını, tüketicinin …, Maraş ilinden geldiği beklentisi içerisinde olmadığını, bu ibarenin 2006 yılında ……. başvurusuyla coğrafi işaret olarak daha önce de tescil edildiğini, tescil sahibinin davranışları nedeniyle ürünün öz adı haline geldiğini, denetim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle coğrafi işaretin iptal edildiğini, anılan ibarenin “… ad” haline dönüştüğünü ve ürünün öz adı olarak kullanılmaya devam ettiğini, bu ibarenin coğrafi işaret olarak kabul edilmesinin, ürünün tekelleştirilerek haksız rekabet ortamı oluşmasına neden olacağını, ülkenin farklı yerlerindeki bitkilerle beslenmiş keçi sütünden yapılan, aynı hammaddeler kullanılmış, aynı üretim koşullarında üretilmiş Maraş dondurmalarının da tüketici tarafından talep göreceğini, bu nedenle dondurmanın sadece Kahramanmaraş ilinin tekeline bırakılmaması gerektiğini, tekelleşmenin tüketicinin ürünü kaliteli ve en ucuz yolla elde etmesinin de önüne geçeceğini ileri sürerek,… sayılı … kararının iptaline ve…..sayılı coğrafi işaretin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, başvurunun bir mahreç işareti olduğunu, Kahramanmaraş sınırları içinde yetişen kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin sütleri kullanılarak elde edilebileceğini, “…” ürünün öz adı niteliğini taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, … gerek ulusal düzeyde gerekse de uluslararası alanda ülkemizin en önde gelen simge ürünlerinden olduğunu, Kahramanmaraş adıyla özdeşlemiş bulunduğunu, yöreye ait kuşaklardır süren bir değer olduğunu, coğrafi işaretlerin korunmasının kamu menfaatini ilgilendirdiğini, bu ibarelerin tescilinin münhasır hak sağlamayacağını, davacının “…” ibaresinin ürünün öz adı olduğu yönündeki iddiasının asılsız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurunun SMK’nın 33. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bir ürün olduğu, yine mahreç işaret niteliğini taşımasının uygun bulunduğu, SMK’nın 35. maddesinde yer alan tescil edilemeyecek işaretler arasında olmadığı gibi bir ürün adı olmadığının da gerek Ankara 3. FSHHM’nin … sayılı kesinleşmiş mahkeme ilamı ile gerek …’nın teknik görüşü ile gerekse de dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden anlaşılabilir olduğu, başvurunun SMK’nın 37. maddesindeki başvuru şartlarını taşıdığı, davalının SMK’nın 36. maddesi uyarınca başvuru hakkına sahip kurumlardan biri olduğu, hal böyleyken SMK’nın 50. maddesi kapsamında başvurunun hükümsüzlüğünü gerektirecek bir halin mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin, dosyada mevcut bilirkişi raporunu hükme yeterli nitelikte görerek yeni bir heyetten rapor alınması hususundaki taleplerini reddettiğini, dava konusu tescil nedeniyle üreticinin ve ürün piyasasının mali yükünün dolaylı olarak tüketicinin omuzlarına bindirileceğini ve üreticinin tüketici üzerinden hakkaniyete aykırı biçimde kar elde etmesine zemin hazırlanacağını, bunun yanı sıra, tek bir bölgeye özgülenerek yapılacak üretim ile tekelleşme meydana geleceğini, serbest piyasa ekonomisi ve rekabet ortamı yok edilerek tüketicinin ekonomik menfaatine zarar verileceğini, ayrıca “…” coğrafi işaret olarak tescilinin, Kahramanmaraş ili sınırları içerisindeki işletmeler ile aynı hammaddeleri kullanıp aynı üretim koşullarında, aynı Maraş Dondurmasını üreten ve fakat Kahramanmaraş ili sınırları dahilinde bulunmayan işletmeler aleyhine, Kahramanmaraş ili sınırları içerisinde bulunan işletmeler lehine haksız rekabet yaratacağını, “…” bakımından farklı bir coğrafyada yetişen keçiye ait süt ve saleple üretim yapılamayacağı kabul edildiğinde tüketicinin menfaatine zarar vermeyecek şekilde mahreç özelliklerine uygun bir üretimin üreticiler tarafından yapılabilmesinin imkânsız hale geleceğini, bu noktada, tüketicinin ürünün markasına ve fiyatına göre değerlendirme yaparak kaliteli ve bütçesine uygun bulduğu ürünü aldığını, dolayısıyla tüketici ürünü “Marka+…” şeklinde görmekte olup …’nın … haline geldiğinin kabulünün gerektiğini, toplumda kabul gören …’nın, kesinlikle özelliklerini yalnızca Kahramanmaraş yöresi içinde üretilen keçi sütü kullanıldığı takdirde kazanılan bir dondurma türü olmadığını, … ifadesinin ürünün öz adı olması sebebiyle coğrafi işaret olarak tescil edilmesinin Sınai Mülkiyet Kanunu’na aykırılık teşkil edeceğini, dava bakımından önemli olan hususun, coğrafi işaret tescilinin SMK uyarınca tescil belgesinde tescil için gerekli ayrıntıların belirtilip belirtilmediği değil; Kurum nezdinde tescil edilen “…” coğrafi işaretinin tüketiciler nezdinde menfaat zedeleyen bir tescil olup olmadığı olduğunu, “…” coğrafi işaret olarak tescilinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, … 2006 yılında ……başvurusuyla coğrafi işaret olarak tescil edildiğini, tescil sahibinin davranışları sayesinde ürünün öz adı haline geldiğini ve denetim yükümlülüğü yerine getirilmediği için iptal edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir

GEREKÇE : Dava, coğrafi işaret başvurusuna yapılan itirazın reddine ilişkin … kararının iptali ve coğrafi işaret hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 33. maddesi uyarınca doğal ve beşeri unsurların bir araya gelmesi sonucu gıda, tarım, maden, el sanatları ürünleri ve sanayi ürünlerinden bu Kitapta yer alan şartlara uygun olanların, tescil
edilmeleri şartıyla, coğrafi işaret veya geleneksel ürün adı korumasından yararlanacağı, 34/1-b. maddesinde ise coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adların mahreç işareti olduğunun düzenlendiği, aynı Kanun’un 35. maddesinde tescil edilemeyecek adların gösterildiği, buna göre 34. madde kapsamına girmeyen, ürünlerin öz adı olmuş, ürünün gerçek kaynağı konusunda halkı yanıltabilecek olan bitki tür ve çeşitleri, hayvan ırkları veya benzeri, kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı, kendi ülkesinde korunmayan, koruması sona eren veya kullanılmayan, tescilli veya başvurusu yapılmış bir coğrafi işaret ile tamamen veya kısmen eş sesli olan ve tüketiciyi yanıltabilecek adların coğrafi işaret olarak tescil edilemeyecekleri, Kanun’un 36. maddesinde ise başvuru hakkına sahip olanların düzenlendiği, açıklanan hükümler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu başvurunun ürünün öz adı olmadığı, ayrıca 35. madde kapsamında bir engelin bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü diğer hususların da Kanun’da sayılan hallere girmediğinden coğrafi işaret başvurusunun tesciline engel olmayacağı, son olarak SMK’nın 36/1-b maddesi uyarınca davalı Oda’nın coğrafi işaret başvurusunda bulunma hakkına sahip olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip