Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1677 E. 2021/1001 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2019
NUMARASI ….

DAVA KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/02/2019 tarih ve…. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı karşı davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında….ı adlı kitapların eser sahibi olarak …’ü bildirdiğini, anılan kişinin bu kitapların hazırlanmasında hiçbir katkısının bulunmadığını, müvekkilinin adının da eser üzerinde yazılmadığını, bu nedenle manevi haklarının ihlal edildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin 6. maddesine göre, eserlerin ücretinin %7’sinin telif ücreti olacağını, telif ücretinin 30/10/2016 tarihinde nakit olarak ödeneceğini, ancak davalı tarafın onaylayarak yürürlüğe koyduğu sözleşmede yüklendiği ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek, her bir kitap için şimdilik 100 TL telif tazminatı ile her bir kitap için 12.000 TL olmak üzere toplam 48.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03.09.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 14.771.40 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan ve ilk sayfası imzasız bulunan 07/06/2016 tarihli sözleşmenin ilk sayfasında bulunan 4.5. madde hükmünün farklılık gösterdiğini, buna göre mezkur madde hükmünün aslının “4.5 Bu eserin kendisine ait olduğunu 3. Şahısların bu eser üzerinde herhangi bir haklarının bulunmadığını ve 3. Şahıslarca aksi talepte eser sahibinin hukuken sorumlu olduğunu, bu konuda yayınevinin karşılaşacağı herhangi bir mağduriyetin eser sahibinin karşılayacağını, yayınevine kapağa yazar isminin konup konmayacağı yetkisi verildiğini ve yayınevine bandrol alımında kendi adıyla alabileceği yetkisi verildiğini,…” şeklinde olduğunu, tarafların imzaladığı 01/10/2016 tarihli sözleşmede ise maddi hata bulunduğunu, sözleşmenin 6.1 maddesine göre: “…Ödeme 28.02.2016 tarihinde nakit olarak yapılacaktır.” hükmünün mevcut olduğunu, ancak ödeme tarihinin 28/02/2017 olması gerektiğini, sözleşme tarihinin 01/10/2016 olduğunu ve sözleşme tarihinden önce ödeme tarihi kararlaştırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle dava tarihi itibariyle muaccel borç bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan 01/10/2016 tarihli sözleşmenin 5.1 maddesinde, davacı tarafın, eser üzerindeki “eserin umuma arzın şeklini, zamanını, fiyatını, ismini ve tarzının belirlenmesi ve gerekli görülen değişikliklerin yapılması” haklarını yayınevine devrettiği için herhangi bir manevi zarar talep etme hakkı bulunmadığını, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise taraflar arasında imzalanan 07/06/2016 ve 01/10/2016 tarihli yayım sözleşmeleri gereğince sözleşme konusu kitapçıkların basımı ve pazarlanmasının müvekkili Şirket tarafından yapıldığını, bu bağlamda birçok kişiye fatura kesildiğini, bir müddet sonra davacı-karşı davalı tarafından hazırlanan kitapçıklarda fahiş hatalar olduğu gerekçesiyle müvekkiline kitap iadelerinin yapıldığını, davacı-karşı davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 25.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı karşı davalı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu kitapların 5846 sayılı Yasanın 2. maddesi gereği ilim ve edebiyat eseri olduğu, eser sahibinin davacı bulunduğu, dava konusu kitaplar ile ilgili süresiz mali hak devir sözleşmeleri yapıldığı ve yayın haklarının yayınevinde olduğu, davacının FSEK’in 15. maddesinde belirtilen manevi haklarının ihlal edildiği, davacı vekilinin telif tazminatı istemesine karşın herhangi bir mali hak ihlali olmadığı, bu nedenle telif tazminatı talep edemeyeceği ancak sözleşmeden doğan telif alacağını talep edebileceği, sözleşmelerden doğan alacağının toplam 14.771,40-TL olduğu, karşı dava yönünden tazminat isteme şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, 14.771,40-TL telif ücretinin 05/12/2016 tarihinden itibaren değişir oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi hakların ihlali nedeniyle her bir kitap için 5.000-TL manevi tazminatın 05/12/2016 tarihinden itibaren değişir oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminatla ilgili fazlaya dair talebin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı karşı davacı vekili, sözleşmelerin içeriğinin TBK’nın 19. maddesi hükmü uyarınca değerlendirilmediğini, taraflar arasında tanzim edilen 01/10/2016 tarihli sözleşme için “dava şartı” olmadığı gibi “sözleşme özgürlüğü” ilkesine aykırı davranıldığını, zira bu sözleşmede ödeme tarihine ilişkin maddi hatanın bulunduğunu, bu hata benimsemekle beraber, sözleşmenin hükümsüzlüğünden yola çıkarak davacının alacağının bulunduğu sonucuna varıldığını, oysa dava tarihi itibariyle doğmamış bir alacak için açılan davanın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, eserdeki hakların devir edilmediğine ilişkin değerlendirmenin yerinde bulunmadığını, sözleşmenin 5. maddesinde yazara 5 kitap verileceğinin belirtildiğini, bu 5 adet kitabın alınmadığına ilişkin bir iddia veya belgenin olmadığını, dolayısıyla, davacının bu konuyla ilgili olarak açık bir muvafakatının bulunduğunu, kitaplardaki hataların değerlendirilmesinde mahkemenin zorlama yolunu seçtiğini, hatalı içerikli bir kitabın hukuken ayıpsız olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, bandrol sayısından yola çıkılarak hesaplama yapılmasının da hiçbir haklı yönünün bulunmadığını, müvekkilin defter ve kayıtlarında inceleme yapılmadan böyle bir hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını sözleşmede açıkça “…bayi satış fiyatı baz alınarak…” telif ücreti ödeneceğinin belirtildiğini, kitapların satış fiyatları tespit edilmeden yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, karşı dava yönünden yapılan değerlendirmenin eksik incemeye dayalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE :1-Asıl dava, telif ücreti ile eser sahipliğinden kaynaklanan hakların ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat, karşı dava ise yayın sözleşmesine dayalı maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu kitapların FSEK’in 2. maddesi kapsamında ilim ve edebiyat eseri oldukları, davacının bu eserlerin sahibi bulunduğu, taraflar arasındaki yayın sözleşmeleri uyarınca davacı tarafından hazırlanan sözleşmeler kapsamındaki kitapların davalıya teslim edildiği, davalı tarafından kitaplar yayınlanmasına rağmen telif ücretinin ödendiğinin savunulup, ispat edilmediği, dolayısıyla sözleşme kapsamındaki telif ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi telif ücretinin hesaplanmasında da bir yanlışlık bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça taraflar arasındaki 01.10.2016 tarihli sözleşmede ödeme tarihinin yanlışlıkla 28.02.2016 olarak yazıldığı, aslında ödeme tarihinin 28.02.2017 olduğu, dolayısıyla dava tarihi itibariyle muaccel bir alacak bulunmadığı savunulmuş ise de, belirtilen savunmanın ispat edilemediği, yorum yoluyla da ödeme tarihinin 28.02.2017 olduğunun kabul edilemeyeceği, bu durumda ödeme tarihinin genel hükümlere göre tespitinin gerektiği, söz konusu kitaplar için 05.12.2016 tarihinde bandrol alındığından TBK’nın 497. maddesi uyarınca bu tarihin ödeme tarihi olduğu, eser sahipliğinden kaynaklanan manevi hakların devredilemeyeceği, ancak manevi hakkın kullanım yetkisinin devredilebileceği, bu devrin de FSEK’in 52. maddesine uygun olarak yapılmasının gerektiği, somut olayda buna uygun bir kullanım yetkisi devrinin bulunmadığı, çünkü taraflar arasındaki sözleşmelerde davacının manevi haklarının kullanım yetkisinin devredildiğine ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı, “yayınevi uygun gördüğü takdirde yazar ismini kapağa koyacaktır” hükmünün muğlak olup yalnızca davacı isminin kapağa konmayacağına ilişkin bu hükmün, davacının adının belirtilmesi hakkından vazgeçtiği ya da manevi hakkın kullanım yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı, karşı dava yönünden ise karşı davacı tarafından basımı gerçekleştirilen kitaplarda, bilirkişi heyetince tespit edilen hataların bulunmasının karşı davacı yararına tazminat isteme hakkı doğurmayacağı, zira karşı davacının da kitapları kontrol yükümlülüğünün bulunduğu gibi kitaplarda tespit edilen hataların da her yayında olabilecek nispette olduğu anlaşılmakla, davalı karşı davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının eser sahibi olduğu kitaplar üzerindeki bandrollerin Telif Hakları Genel Müdürlüğü cep telefonu aplikasyonundan kontrol edildiği ve eser sahibinin … olduğunun görüldüğü gerekçesiyle, …’ün eser sahibi olarak gösterilmesinin davacının adın belirtilmesi manevi hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu açıklanmış ise de dosyada birer nüshası bulunan kitapların üzerinde eser sahibi olarak herhangi bir kimsenin ismi yer almamaktadır. Kitap bandrol talep formunda eser sahibi olarak …’ün isminin bulunması da, davacının adın belirtilmesi hakkının ihlalini oluşturmaz. Zira, adın belirtilmesi hakkının ihlalinden bahsedebilmek için, ihlali oluşturan eserin umuma arz edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, mahkemenin bu gerekçesi yerinde değildir. Ancak, yukarıda da açıklanan nedenlerle, davacının eser sahibi olduğu kitapları yayınlayan davalının, eser üzerinde davacının adını belirtmemesi, başlı başına davacının adın belirtilmesi manevi hakkının ihlali niteliğinde bulunduğundan, somut olayda davacının belirtilen manevi hakkının ihlali söz konusudur. Manevi hakkı ihlal olunan davacı yararına, her bir yayın için ilk derece mahkemesince takdir edilen 5.000,00 TL manevi tazminat, somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun görülmüş, Dairemizce de bu miktar hüküm altına alınmıştır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, Dairemizce davalı karşı davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davada davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE;
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/02/2019 gün ve…. K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile toplam 14.771,40 TL telif ücretinin 05/12/2016 tarihinden itibaren değişir oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Manevi hakların ihlali nedeniyle her bir kitap için 5.000,00-TL manevi tazminatın 05/12/2016 tarihinden itibaren değişir oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminatla ilgili fazlaya dair talebin reddine,
5-Harçlar Kanuna göre hesaplanan 2.375,23-TL karar harcından peşin ve ıslah harcı olmak üzere alınan toplam 1.081,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.293,80-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Kabul edilen telif tazminatı nedeniyle, istinaf kanun yoluna başvuran aleyhine olacak biçimde karar verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 3.931,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen manevi tazminat nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuran aleyhine olacak biçimde karar verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 3.931,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.9000-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.050,00.TL bilirkişi ücreti, 154,00.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 11,00.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 1.215,00.TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre takdiren 673,03.TL’ye 1.081,43.TL peşin harç ve ıslah harcı toplamı ve 31,40.TL başvurma harcı bedeli eklenerek toplam 1.785,86.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama giderleri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.353),
12-Karşı davanın REDDİNE,
13-Harçlar Kanuna göre alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 426,93-TL harçtan mahsubu ile bakiye 367,63-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı ….iadesine,
14-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 3.931,00-TL maktu ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalı ya verilmesine,
15-Davalı karşı davacının yapmış olduğu yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
16-Karşı davada davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
17-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen yatırana iadesine (HMK m.333),
18-Davalı karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.350,55-TL nispi istinaf karar ve ilam harcı ile 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı toplamından oluşan 1.394,95-TL harçtan karşı dava yönünden alınması gereken 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.335,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
19-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/07/2021 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip