Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1671 E. 2021/933 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2019 tarih ve … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, davalının…başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİD tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin tanınmış “…” markasına dayanan “…” ve “…” ibareli seri markalarının bulunduğunu, dava konusu “…” ibareli marka ile müvekkilinin seri markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın tescili halinde tüketicilerin, müvekkilinin … ve … ibareli seri markalarından biri sanacağını, davaya konu olan markanın 29 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescil edilmek istendiğini, müvekkilinin davaya mesnet olan markalarının da bu sınıflarda tescilli olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markasının içeriğini sulandırıcı nitelikte bulunduğunu, müvekkilinin markasının tüketiciler nezdinde bilinen ve güvenilen bir marka olduğunu, davalı markası ile müvekkilinin markası arasında köprü kurulacağını, davalı markasını taşıyan ürünlerin müvekkilinin markası olarak algılanacağını, müvekkilinin ticari itibarından yararlanacak bir marka başvuru olan dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 06.03.2017 tarih ve… sayılı kararının iptali ile dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf marklarında yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğunu, dava konusu markadaki asli unsurun “…” , davacının itirazına mesnet markaların asli unsurunun ” …” ibaresi olduğundan taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığı gibi faaliyet alanlarının da farklı bulunduğunu, müvekkilinin 1968 yılından beri faaliyet yaptığını, Türkiye’nin ilk yağ fabrikalarından biri olduğunu, müvekkilinin davacının … ibareli markadan haksız olarak istifade etmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu…. sayılı “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına markaları arasında, bir kısım mal ve hizmetler bakımından benzerlik bulunsa da taraf marka işaretlerinin görsel ve işitsel olarak benzer olmadığı gibi markalar arasında bağlantı kurma ihtimalinin de bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin olmadığı markaların benzer olmaması nedeniyle davacının davaya mesnet gösterdiği markaların 556 sayılı KHK’nin 8/4. hükmü açısından davalının markasının tesciline engel bir durumun oluşturmadığı, kötü niyet iddialarının ve davacı şirketin 556 sayılı KHK m. 8/5 maddesi anlamında davalı markasına itiraz etme hakkının olduğunun ispatlanamadığı, tarafların 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkilinin itirazına mesnet seri markaları arasında iltibas tehlikesinin olduğunu, dava konusu markayı gören tüketicilerin davalı ile müvekkili arasında işletmesel bağ kuracağını, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış markalarının içeriğini sulandırıcı nitelikte olduğunu, dava konusu marka tescilinin kötü niyetli bulunduğunu, mahkemece taraf markaları arasında benzerlik olmadığı kabul edilmişse de aksi yönde Yargıtay kararları olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktıkları izlenimin nazara alınması gerektiği, buna göre; dava konusu “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :08/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip