Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1669 E. 2021/930 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/03/2019 tarih ve … sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve … …” ibareli tanımış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 7/1-b, ve 8/1-b maddeleri uyarınca iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin … ibareli markalarının serisi olarak algılanacağını, müvekkilinin itirazına mesnet markaları tanınmış olduğundan somut olayda aynı 556 sayılı KHK’nın 8/4 koşullarının da oluştuğunu, davalı şirketin marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu, dava konusu Kurum kararının benzer uyuşmazlıklarda verdiği kararlarla çeliştiğini ileri sürerek YİDK’nın… sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru ile itiraz gerekçesi markalar … ibaresini ortak olarak içermekle birlikte, başvurunun … ve … ibarelerinden herhangi biri diğerine göre ön plana çıkartılmaksızın … şeklinde bütüncül bir anlam ve algıya sahip bir kelime kombinasyonundan oluştuğunu, ayrıca markadaki G harfinin dikkat çekici bir şekil unsuru ile dizayn edildiğini, bu şekil unsurunun dahi başlı başına başvuru markasına ayırt edicilik kazandırdığını, davacının markalarında ise … ibaresinin …, …, …. gibi farklı unsurlarla birlikte kullanıldığını, söz konusu unsurların markalar arasında belirgin görsel, işitsel ve kavramsal farklılığa yol açtığını, diğer yandan markalarda ortak unsur olan … ibaresinin ticaret alanında bir markanın daha üstün özelliklere sahip serisini ifade etmek için (… serisi) yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğunu, bu nedenle … ibaresinin ayırt edici gücünün zayıf bulunduğunu, fantezi-orijinal olmayan ve ayrım gücü bulunmayan … ibaresi özellikle ayırt edici ek/sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi yaratacak düzeyde benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluşmadığını, kötüniyet iddiasının da ispatlanamadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının farklı olup iltibasa neden olabilecek benzerliğin bulunmadığını, … kelimesinin herkes tarafından kullanılan bir ibare olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı markaları ile dava konusu marka aynı/aynı tür malları kapsamakla beraber, marka işaretleri aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığından, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi anlamında iltibas bulunmadığı, taraf marka işaretleri “ayırt edilemeyecek kadar benzer” olmamakla birlikte “benzer” olduğundan, mal ve hizmet listelerinin de yüksek düzeyli benzerliği, hatta ayniyeti nazara alındığında; taraf markaları arasında, … ibaresinin doğrudan tanımlayıcı niteliği bulunan 14/01. Sınıfta yer alan ” kuyumculuk eşyaları (taklitler dahil) altınlar mücevherler kıymetli taşlar ve bunlardan mamül takılar kol düğmeleri kravat iğneleri ve heykeller, biblolar” malları ve bu malların satışına ilişkin 35/05. sınıf hizmetler haricindeki çekişmeli tüm mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas bulunduğu, dava konusu marka kapsamında farklı mal/hizmet yer almadığı, davacının …. markasının özellikle “uydu alıcıları” bakımından tanınmış marka olduğu, bu durumun iltibas tehlikesini arttıran etkenlerden biri olarak kabul edilebileceği, dava konusu … markasının tescili halinde davalının davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği, davacı markasının ayırt edici karakterinin ve itibarının zarar görebileceği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK’ın …sayılı kararının 35/05 grupta Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 14/01 grup kuyumculuk eşyaları (taklitler dahil) altınlar mücevherler kıymetli taşlar ve bunlardan mamül takılar kol düğmeleri kravat iğneleri ve heykeller, biblolar, saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometre ve cihazları saat kordonları dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) HARİÇ, 07, 08, 11, 21 ve 35 sınıfların tümü yönünden iptaline ve davalı şirket adına tescil edilen dava konusu markanın belirtilen mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; müvekkilinin itirazına mesnet “…” ve “… …” ibareli marklarının tanınmış olduğunun mahkemecede kabul edildiğini, bu nedenle dava konusu markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı şirkete ait markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, başvurunun … ve … ibarelerinden herhangi biri diğerine göre ön plana çıkartılmaksızın … şeklinde bütüncül bir anlam ve algıya sahip bir kelime kombinasyonundan oluştuğunu, ayrıca markadaki G harfinin dikkat çekici bir şekil unsuru ile dizayn edildiğini, bu şekil unsurunun dahi başlı başına başvuru markasına ayırt edicilik kazandırdığını, davacının markalarında ise … ibaresinin …, …, …. gibi farklı unsurlarla birlikte kullanıldığını, söz konusu unsurların markalar arasında belirgin görsel, işitsel ve kavramsal farklılığa yol açtığını, diğer yandan markalarda ortak unsur olan … ibaresinin ticaret alanında bir markanın daha üstün özelliklere sahip serisini ifade etmek için (… serisi) yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğunu, bu nedenle … ibaresinin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu , dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, … sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da davacının, davalı şirketin 7/1-19,8/1-5,11/1-12, 21/1-10 ve 35/1-5. Sınıflarda yaptığı marka tescil başvurusuna yaptığı itiraz nihai olarak YİDK’ın …sayılı kararı ile reddedilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ise taraf markaları arasında, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 35/5. sınıfta 14/1 sınıf yer alan ” kuyumculuk eşyaları (taklitler dahil) altınlar mücevherler kıymetli taşlar ve bunlardan mamül takılar kol düğmeleri kravat iğneleri ve heykeller, biblolar” mallarının satışına ilişkin hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas tehlikesi bulunmadığı , başvuru kapsamında yer alan diğer tüm mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesi olduğu kabul edilmiş, buna rağmen hüküm kısmında dava konusu YİDK kararının ve dava konusu markanın 35/5. Sınıfta 14/1 sınıfta yer alan ” kuyumculuk eşyaları (taklitler dahil) altınlar mücevherler kıymetli taşlar ve bunlardan mamül takılar kol düğmeleri kravat iğneleri ve heykeller, biblolar” ve 14/2 sınıfta yer alan “saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometre ve cihazları saat kordonları dahil)” mallarının satışına ilişkin hizmetler dışındaki tüm mal ve hizmetlerde iptali ve hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Görüldüğü üzere mahkemece kararın gerekçe kısımında taraf markaları arasında uyumazlık konusu 35/5. sınıfta 14/1 sınıfta yer alan malların satışına ilişkin hizmetler bakımından iltibas tehlikesi bulunmadığı diğer tüm mal ve hizmetler bakımından iltibas tehlikesi olduğu kabul edilmesine rağmen hüküm fıkrasında 35/5 sınıfta 14/1 ve 14/2 sınıfta yer alan malların satışına ilişkin hizmetler dışında kalan tüm mal ve hizmetler bakımından dava konusu YİDK kararının ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle 10.04.1992 gün ve….sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/03/2019 gün ve K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan taraflara ayrı ayrı iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip