Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1608 E. 2021/888 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/05/2018 tarih ve…. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili; davalı ile müvekkili şirket arasında 18.05.2015 tarihinde belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını, davalının, sözleşmenin 14.4. maddesi gereği, işverene rakip olacak şekilde ticari iş ilişkisine giremeyeceğini, aksi halde 50.000 TL. tutarında cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, işten ayrılan davalının iş akdinin sona ermesinden 3 ay geçmeden rekabet yasağını ihlal eder şekilde başka iş yerinde çalışmaya başladığını, bu sebeple sözleşmede kararlaştırılan rekabet yasağı cezai şart alacağının tahsili tahsili için Ankara 32. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, takibin davalının haksız itirazı üzerinde durduğunu ileri sürerek itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin genel işlem şartlarına aykırı bir teslimiyet sözleşmesi olduğunu, cezai şart için en önemli ölçütün karşılıklılık olduğunu, sadece işçi aleyhine öngörülen cezai şartın geçersiz bulunduğunu, cezai şartın işçinin kişilik haklarına, kanuna ve ahlaka aykırı olduğunu, müvekkilinin çalışma hakkını elinden aldığını, öte yandan aşçı olarak çalışan müvekkilinin davacının müşterilerini tanıması veya iş sırlarını bilmesi mümkün olmadığından sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin çalışma hayatına kötü niyetli olarak kast ettiğini savunarak davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 14.4. maddesinde “… Ayrıca iş ilişkisinin bittiği tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde, Ankara ili sınırları içerisinde 30 kişiden fazla müşteriye servis yapabilme kapasitesine sahip restoranlarda, aynı görev veya görevin dengi bir pozisyonda her ne sıfat altında olursa olsun doğrudan veya dolaylı bir şekilde çalışmayacağını, iş verene rakip olacak biçimde ticari iş ilişkisine girmeyeceğini ve gerek kendi adına ve hesabına, gerekse kendi adına 3. kişiler hesabına işlem yapmayacağını, aksi takdirde 50.000 TL cezai şart ödemeyi peşinen kabul, beyan ve taahhüt eder” düzenlemesinin bulunduğu, davalının davacının müşteri çevresini, işletme sırlarını bildiği ve bu bilgileri işten ayrıldıktan sonra kullandığı, bu nedenle davacının zarara uğradığının ispatlanamadığı, bu nedenleT.B.K 444/2 maddesine göre sözleşmenin geçerli olmadığı diğer taraftan birbiri ile uyumlu olan tanık beyanları ve SGK kayıtlarına göre davalının sözleşmede kararlaştırılan 3 aylık yasaklılık süresi dolduktan sonra başka bir şirketle çalışmaya başladığı anlaşıldığından sözleşmeye göre dahi davacının cezai şart talebinin uygun bulunmadığı, davacının kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olup hatalı bulunduğunu zira bilirkişi raporunda davalının müvekkil davacı işyerinde ayrılış tarihinin tam olarak tespit edilemediğini belirtilerek tanık beyanlarına göre görüş bildirildiğini, bu sebeple öncelikle davanın esasına ilişkin önemli olan bu hususa dair davalıya ait eksik SGK hizmet dökümlerinin dosyaya celbinin gerektiğini, davalının müvekkili iş yerinden ayrıldıktan sonra sigortasız olarak başka bir yerde çalışmaya başladığının sabit olduğunu, tanık …’nin beyanı ile bunun doğrulandığını, müvekkilinin müşterilerin sunduğu eşsiz yemekleri nedeniyle çeşitli deregi ve gazete haberlerine konu olduğunu, tanık …’nün “iş yerinde çalışan aşçılarla birlikte yurtdışına gidilip orada değişik balık ürünlerini ve pişirilmesini öğrendiklerini; aşçılar yurtdışına gitmediyse de giden aşçılar ile birlikte aynı mutfakta çalıştıkları için onların da bu bilgilerden faydalandıklarını” açıkça beyan ettiğini, müvekkilinin … adlı balık restaurantını işletmekte olup; davalının söz konusu işyerinde baş aşçı olarak çalıştığını, bir restaurantın müşterileri tarafından beğenilmesi ve aranılan mekanlardan biri haline gelebilmesinin ve hatta gazete ve dergilere konu olabilmesinin restaurantının yemekleri ile doğrudan ilgisi bulunduğunu, yemek tariflerine konulacak en küçük bir baharatın bile bir yemeğin tadını nasıl değişirdiği düşünüldüğünde, restaurant işletmesi için en büyük sırrın yemek tarifi olduğunu, söz konusu sırrı da en iyi bilen kişinin de baş aşçı olduğunu restaurantlar açısından yemek tariflerinin ve onların yapılış şekillerinin kanunun aradığı “ticari sır” niteliğinde bulunduğunu, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacının sözleşmede kararlaştırılan 3 aylık süreden sonra başka bir iş yerinde çalıştığını bilmesine rağmen dava konusu icra takibini başlattığından kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu Ankara 32. İcra Müdürlüğünün… sayılı dosyasına davacı tarafça sunulduğu ve düzenlediği anlaşılan işten çıkış bildirgesine göre davalının davacı iş yerinden 30/09/2015 tarihinde ayrıldığı, SGK’dan celp edilen belgelere göre de dava dışı şirkete ait iş yerinde sözleşmede rekabet yasağı için ön görülen 3 aylık süre geçtikten sonra 2016 yılının 1. ayında çalışmaya başladığı , diğer taraftan davacı şirkette baş aşçı olarak çalışan davalının, davacı şirkete ait sır niteliğinde sayılabilecek bilgilere ulaşabilecek konumda olmadığı, aşçıbaşı olan davalının aşçılığa yönelik tüm bilgileri kendi sıfatında taşıdığı, davacı şirkette çalışarak davacı şirketin sır mahiyetindeki bir ürününü ya da yemeğini öğrendiğinin de ispat edilmediği, davacı tarafın davalı aleyhine icra takibi yapmakta haksız olsa kötü niyetli kabul edilemeyeceği, bu itibarla mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 44,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/06/2021 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip