Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1599 E. 2021/884 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti ve Men’i ile Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/07/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili; müvekkilinin…. sayılı “…” markası ile “…” alan adının davacı adına tescilli olduğu, müvekkilinin … … olarak yayıncılık faaliyetine ulusal ve uluslararası düzeyde Ankara’da devam ettiğini, farklı üniversitelerde görev yapan binden fazla akademisyenin katkılarıyla, …” olarak 4 adet süreli dergi ile Türk kültür hayatına katkı sağladıkları, davalının müvekkilinin markası ile iltibasa neden olacak şekilde “…” ibaresini internet sayfalarında kullanılmak suretiyle, reklam ve abonelik kaydı yaptığını, gazete çıkardığını, davalının tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının …sayılı dosyasında soruşturma açıldığını, davalının yayın hayatına “… … Gazetesi” adıyla başlamasına rağmen “…” ismiyle abone topladığı ve yayın yaptığı, logolarında da “…” markasını vurguladıklarını, ülkemizdeki ülkücü-milliyetçi kesimin davacı tarafa ait olan “… …”ne ilgisinin ilgili medya eşrafı tarafından bilinmekte olduğunu, davalı tarafın bu bilinirlikten yararlanmak amacıyla “…” isminin başına “…” kelimesini koyarak dergi okurlarının dikkatini çekmek amacıyla gazete başlık ve logosunda “…” kelimesini öne çıkardığını, davalının bu eylemlerinin müvekkili şirketin markasına tecavüz teşkil ettiğini ve bu suretle haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek davalının kullandığı … … ibaresinin müvekkilinin tescili markasına iltibas meydana getirecek şekilde benzediğinden bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine, davacı markasının davalı tarafından kullanıldığı ürünlerin, internet yayınlarının, gazete ve dergi baskılarının tedbiren durdurulmasına ve toplatılmasına, 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından çıkarılan “… … Gazetesi”nin ilgili resmi mercilerden gerekli izinler alınarak yayın hayatına başladığını, okuyucu kitlesinin milliyetçi – ülkücü camia mensupları olduğunu, “… … …” ile “… …” arasındaki farkın aralarında ilişki kurulamayacak kadar belirgin bulunduğunu ve karışıklığa sebep olmayacağını, “… …”nin marka işaretinin müvekkili tarafından hiçbir zaman kullanılmadığını, davalı tarafça çıkarılan gazete ile davacı tarafça çıkarılan “… …” arasındaki nitelik farkı nedeniyle de davacı tarafın markasını taklit etmelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, gazetelerinin okuyucu kitlesinin de gazete okuma kültürüne sahip, milliyetçi camia mensubu olan ve bilinçli olarak gazeteye abone olan kişiler olduğu düşünüldüğünde davacının dergisiyle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, hiçbir abonenin gazeteye bu saikle abone olmadığını, muhtemelen abonelerinin “… …”nin yayınından dahi haberdar bulunmadıklarını , haftalık olarak çıkarılan davalı gazetesinin bayilerde satılmayıp abonelik usulü satışının yapıldığını, davacıya ait derginin ise iki ayda bir çıkarıldığını ve yine abonelik usulüyle satışının yapıldığı için müşterilerce karıştırılmayacağını, zira hiç kimsenin tesadüfen ve niteliğini bilmediği bir gazete ya da dergiye abone olmayacağını, “…” kelimesi geçen 71 adet marka tescillinin bulunduğunu, Anayasada bahsi geçen “… …” ve “…” ibarelerinin kimsenin tekelinde olmadığını, ülkücü kesimin davacıya ait “… …”ne olan ilgisinin medya eşrafı tarafından bilindiği iddiasının somut delilden yoksun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davalı tarafından yayınlanan gazete ve internet sitesinde “… …” ibarelerinin, “…” ibaresi ön plana çıkarılmak suretiyle logo şeklindeki kullanımlarının, davacı adına tescilli … sayılı marka ile karışıklığa neden olacak düzeyde benzer bulunduğu, davalı tarafından sunulan “gazete yayınlama ve dağıtımı hizmetleri”nin davacı markasının tescil kapsamında bulunan “….. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler”le aynı/aynı türden hizmetlerden olduğu, bu nedenle orta düzeydeki okuyucu kitlesi yönünden bu yayınların kaynağının aynı işletme olduğu ya da marka sahibi ile davalı işletme arasında idari ya da ekonomik bir bağ bulunduğu yönünde bir kanaat oluşması, davacı markası ile davalı kullanımları arasında bir ilişki kurulması ve bu suretle karıştırılması ihtimalinin mevcut bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından yayınlanan gazete ve internet sitesindeki “… …” şeklindeki “…” ibaresini ön plana çıkaran kullanımlarının davacı tarafın tescilli …. sayılı marka hakkına tecavüz oluşurduğunun tespitine, men’ine, tarafların aynı sektörde yer almaları nedeniyle davacının uğrayabileceği müşteri potansiyel kaybı ve buna bağlı şirketin olumsuz etkilenme durumu dikkate alınarak 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; iltibas değerlendirmesinde genel izlenimin dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin kullanımında “…” ibaresinin geçmesinin tek başına davacının markası ile karıştırılmasına sebep olmayacağını, müvekkili tarafından çıkarılan … … gazetesinin haftalık olarak çıkarıldığını, bayilerde satılmayıp abonelik usulü satışının yapıldığını, davacıya ait derginin ise iki ayda bir çıkarıldığını ve yine abonelik usulüyle satışının yapıldığı için müşterilerce karıştırılmayacağını, tecavüz iddiası bakımından davacı tarafça çıkarılan derginin baskı ve abone sayısı ile piyasadaki bilinirliğinin tespiti gerektiğini, kabl anlamına gelmemek kaydıyla manevi tazminat taleplerindeki ölçünün taraflardan birinin zenginleşmemesi olduğunu, bu anlamda davacının piyasadaki bilinirliğinin ve satışlarının araştırılması gerektiğini, davacının müşteri kaybının olmadığını, nitekim müvekkili tarafından çıkarılan derginin okuycu kitlesinin bilinçli bulunduğunu, bu itibarla mahkemece manevi tazminat hükmedilmesinin yerinde bulunmadığını, davacı tarafça itiraz edilmeyen bilirkişi raporunda müvekkilinin logo şeklindeki kullanımları dışında “…” ibaresinin kullanımında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet bulunmadığının belirtildiğini, davacının davadaki talebi dikkate alındığında reddedilen maddi tazminat istemleri bakımından müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin kanuna ve hukuka aykırı bulunduğu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti ve men’i ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının, yayımladığı gazete ve sahibi olduğu internet sitesinde “…” ibaresini ön plana çıkarmak suretiyle “… …” ibareli kullanımlarının, davacı adına 41. sınıfta yer alan “Dergi, kitap, gazete v.b. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler” de tescilli, “… ” ibareli … sayılı markası ile iltibasa neden olacağından davacının marka tescilinden kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiği, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere dava konusunu “…” ibaresi ön plana çıkartıldığı “… …” ibareli davalı kullanımları oluşturduğundan, diğer deyişle “…” ibaresinin ön plana çıkarılmadığı “… … “kullanımlarının dava konusu olmadığı, bu itibarla davacının bu talepleri bakımından mahkemece reddedilen bir kısım bulunmadığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik olmadığı, takdir edilen manevi tazminat miktarının da somut olayın özelliklerine uygun bulunduğu, mahkemece gerekçeli kararın 5. sayfasında yer alan ” (manevi tazminat oranı tarafların aynı sektörde yer almaları nedeniyle davalının uğrayabileceği müşteri potansiyel kaybı ve buna bağlı şirketin olumsuz etkilenme durumu dikkate alınıp karar verilmiştir.)” cümlesinde ve hüküm kısmının 3. bendinde “davacı” yerine “davalı” ibarelerine yer verilmesinin maddi hatadan kaynaklanıp sonuca etkili bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı, davalı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip