Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1575 E. 2021/862 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/09/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin …. “… …. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki … ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu,….. kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın önce …, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa anılan ibareler arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, başvurunun tescili halinde davalı markasının, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkili Şirketin, dünyanın gelirine göre en büyük şirketi olduğunu, 1952 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, 200 yılı aşkın bir süredir aralıksız sürdürülmekte olan tüm bu faaliyetlerin “…” markası altında yürütüldüğünü, “…” markasının, müvekkili Şirketin dünya çapında tescilli ve tanınmış markası olduğunu, bu nedenle de 6769 sayılı SMK’nın 6/4-5. maddeleri uyarınca başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, “…” ibaresinin aynı zamanda müvekkili Şirketin unvanının da esaslı unsurunu oluşturduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in … sayılı kararın iptaline, dava konusu …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, davalı … adına tescilli “…” alan adının, müvekkiline ait marka ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile alan adının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Çetin vekili, müvekkilinin adına tescilli “….” markası ile yine kendisine ait “…” adlı internet sitesinde, prefabrik konutlar, ofis binaları, sosyal tesisler, deprem evleri, hafif çelik yapılar, çelik konstrüksiyon yapılar, konteyner evler ve … karavan evlerin satışını yaptığını, özverili ve yenilikçi yaklaşımla “…” markasının sektörün önde gelen markalarından birisi haline geldiğini, müvekkilinin taşınabilir ev, taşınabilir ofis, konteyner, karavan satışı sektöründe de faaliyet gösterdiği için tamamen iyi niyetli olarak … başvuru numarası ile “mobilev” markasını da kendi adına tescili için marka başvurusunu gerçekleştirdiğini, “…” kelimesinin “taşınabilir” anlamına geldiğini, müvekkilinin markasının da “taşınabilir ev” anlamında olduğunu, müvekkiline ait “….” markası ile davacı adına tescilli itiraza gerekçe markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında benzerlik olmakla birlikte marka kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin farklı olması nedeniyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, dava konusu marka başvurusu açısından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde aranan haksız yarar sağlama, davacı markalarının itibarına zarar verme ve ayırt edici karakterini zedeleme koşullarının oluşmadığı, dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 13.12.2018 tarih ve …. sayılı kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkili Şirkete ait markalarla dava konusu başvuru arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkiline ait “…” asıl unsurlu markaların tanınmış olduklarını, dava konusu başvurunun asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğunu, dolayısıyla SMK’nın 6/4. ve 6/5. maddeleri uyarınca da başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, 12. sınıf için tescili talep edilen markaların müvekkilinin itirazı üzerine davalı Kurum tarafından reddedildiğini, emsal Kurum kararları ile çelişkili karar vermenin hukuki belirlilik ve çelişkili davranma yasağına aykırı olduğunu, emsal mahkeme kararlarının da iddialarını doğruladığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü ile davalı gerçek kişi adına tescilli alan adının, davacı markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile alan adının iptali istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf, davalı …’in marka başvurusuna yaptığı itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali ile birlikte dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve davalı … adına tescilli “…” alan adının, müvekkiline ait marka ve ticaret unvanına tecavüz ile haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile alan adının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ilk derece mahkemesince ise YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemli davanın reddine karar verilmiş, buna karşılık alan adının, davacı … ve unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu ile bu alan adının iptali talebi konusunda herhangi bir delil toplanmadığı gibi olumlu-olumsuz bir değerlendirme de yapılmamıştır. Oysa, HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında hüküm kurulması gerekli olup, Anayasa’nın 141. maddesi uyarınca da tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Mahkeme kararının, HMK’nın emredici hükümlerine aykırı olması resen gözetilmesi gereken hususlardan olup, davacı tarafın istinafı üzerine bu husus Dairemizce resen gözetilmiş ve bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nın 341. vd. maddelerinde bir kanun yolu olarak düzenlenen istinafın amacı, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenmesi ve kararın yerinde görülmemesi halinde yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasıdır. Burada, temyizden farklı olarak ilk derece mahkemesi kararı yalnızca hukuka uygunluk yönünden değil maddi yönden de denetlenmektedir. İlk derece mahkemesi kararı yerinde değilse kural olarak istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve ilk derece mahkemesi yerine gerekirse yeniden yargılama da yaparak karar vermesi gerekir. Ancak, HMK’nın 353/1-a. maddesinde düzenlenen yargılamaya ilişkin bazı temel usul hatalarının bulunması halinde ise istinaf incelemesi sonunda yeniden karar verilmesi söz konusu olmayıp, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hali de düzenlenmiştir. Gerçekten de ilk derece mahkemesince, taraflarca gösterilen delillerin hiç değerlendirilmeden karar verilmesi ve delillerin ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi halinde taraflar, maddi vakıa denetimi yönünden iki dereceli incelemeden mahrum kalacak ve adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilecektir. Somut olaya bu açıdan bakıldığında, davacının, yukarıda belirtilen iddialarına ilişkin hiçbir delil toplanmamış ve değerlendirilmemiştir. Bu itibarla, yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece, davacının belirtilen iddiaları üzerinde durulup tüm delilleri toplanmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
2-Kaldırma kararının niteliğine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/09/2019 tarih ve K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/06/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca KESİN olarak karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Başkan

Üye

Üye