Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1572 E. 2021/908 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1572
KARAR NO : 2021/908
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
NUMARASI :

DAVANIN KONUSU : Marka (Hükümsüzlük İstemli)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/03/2019 tarih ve …/… E. – …/… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markası ile …’de faaliyet gösterdiğini, icra yoluyla satılan …sayılı markanın sonradan davacıya devredilmiş olduğunu, davacının … ve … sayılı “…” markalarının da sahibi bulunduğunu, davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markanın, tescil edildiği sınıflarda ciddi bir şekilde kullanımının bulunmadığını ve iptal edilmesinin gerektiğini, davalı markasının aynı sınıflar bakımından davacı markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davacı markalarının devamı niteliğini taşıdığını, markaların 29. sınıf için tescilli bulunduğunu, davalının markasını tescil ettirdiği şekilde değil, davacı markalarında olduğu gibi oval içine alınmış şekilde kullandığını, bunun da davalının kötü niyetini gösterdiğini, davacı markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının markasını tescil ettirmekteki amacının, bu markaların tanınmışlığından haksız yarar sağlamak ve haksız çıkar elde etmek olduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, davalı markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda, bu mümkün olmadığı takdirde 29. sınıfta yer alan mallar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “…” markasının davalının ortağı ve yöneticisi olduğu şirket tarafından, marka tescil başvurusunun gerçekleştiği 2010 tarihten itibaren, özellikle et ve et ürünleri mallarında yaygın biçimde kullanıldığını, 2014 yılında et ve et ürünleri fabrikasını açtığını, müvekkilinin markasının kullanılmadığı gerekçesi ile iptali talep edilmiş olsa da, iptal için yasada aranan 5 yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolmadığını, davacının iddialarını dayandırdığı … sayılı markanın Türkpatent kayıtlarında müddet durumunda bulunduğunu ve marka hakkının sona erdiğini, davalının markasının 2014 yılında tescil edilmekle birlikte, başvurunun yapıldığı 2010 yılından itibaren dava konusu marka ile ticari hayatta aktif ve etkin faaliyetinin bulunduğunu, davacı tarafın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, davalı markası ile davacı markasının benzer olmadığını, ilgili sektörde “danacı” kelimesinin bir çok firma tarafından farklı eklerle kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı adına “…” ibareli 2 adet markanın tescilli bulunduğu, bunlardan…sayılı markanın başvuru tarihinin, hükümsüzlüğü talep edilen markanın başvuru tarihinden sonraki bir tarih olduğu, davalı adına tescilli bulunan ve hükümsüzlüğü talep edilen…sayılı marka ile davacı adına … sayı ile tescilli markanın “…” kelimesinden türetildiği, her iki markanın da tüketici hatırında bıraktığı izin “…” ibaresi üzerinde yoğunlaştığı, markaların “…” ibaresini ortak unsur içermekten ötürü benzer olduğu, davalı markasının davacı markasının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı şeklinde bir algı yaratacağı, davacının … sayılı markasının tescil kapsamında yer alan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri; et mamülleri, et hülasaları, et suları, bulyonlar; işlenmiş su ürünleri (yumuşakçalar ve kabuklu hayvanlar); kurutulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, konservelenmiş, dondurulmuş et ürünleri” malları ile davalının … sayılı markasının tescil kapsamında bulunan “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” mallarının aynı tür olduğu, davacının tanınmışlık iddialarının yeterli bilgi ve delille ispatlanmadığı ve davacı adına tescilli … sayılı markanın tanınmış olduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığı, davalı tarafından dava konusu markanın kullanımını gösterir nitelikte bulunan belgelerin en eskisinin 13/11/2012 tarihli “…” markalı ürün satışına yönelik bir fatura olduğu, dolayısıyla davacı tarafın dava konusu markanın kullanılmasına uzun süre sessiz kaldığı ve SMK’nın 25/6. bağlamında hak kaybına uğradığı iddiasının haklı görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı adına …nolu tescil olan markanın 29. sınıfta tescilli bulunan “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” emtiaları yönünden hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı vekilinin vekillikten çekildiği ve bu nedenle hüküm tarihinde vekillik sıfatı bulunmadığı halde, davalı vekili için vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, eldeki davanın, davalı markasının öncelikle tüm sınıflarda, aksi halde 29. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebiyle terditli olarak açıldığını, mahkemece terditli davada istek kalemlerinden birisi hakkında davanın tamamen kabulüne karar verildiği halde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş gibi davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının ve kabul-ret oranına göre davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tarafın markasını tescil ettirmiş olmakla birlikte, tescil doğrultusunda ciddi biçimde kullanmadığını, ciddi kullanımın varlığına ilişkin deliller de sunulamadığını, tescilli tüm sınıflarda da markayı kullanmadığı sabit iken 31 ve 35. sınıflarda hükümsüzlük kararı verilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, bu nedenle de davalı markasının tüm sınıflarda iptalinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, 6769 sayılı SMK.’na dayalı marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacının işbu davada davalı markasının kullanılmadığı iddiasında bulunması mümkün ise de davalı markasının 07.04.2014 tarihinde tescil edildiği ve 03.10.2017 işbu dava tarihine kadar beş yıllık süre geçmediğinden, davacının anılan iddiasının dinlenemeyeceği, HMK’nın 111/1. maddesi uyarınca davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürmesi halinde, terditli davadan söz edilebileceği, somut olayda ise birden fazla talebin ileri sürülmediği, dava konusu markaların bütünüyle hükümsüzlüğünün, bu mümkün olmazsa yalnızca 29. sınıfta yer alan mallar yönünden hükümsüzlüğünün talep edildiği, dolayısıyla işbu davanın terditli dava olarak nitelendirilemeyeceği, kaldı ki aksinin kabulü halinde dahi davacının, davalı markasının ayrım yapmadan, 29. sınıfta yer alan tüm mallar bakımından hükümsüzlüğünü istediği, mahkemenin ise 29. sınıf mallardan büyük çoğunluğu yönünden davayı reddettiği, dolayısıyla mahkemece yargılama giderlerinin 1/2 kabul/ret oranı üzerinden paylaştırılmasında davacının aleyhine bir durum yaratılmadığı, davacının tanınmışlık iddiasının ispatlanamadığı, davalının vekilinin sonradan istifa etmesine rağmen, mahkemece davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizliğin ulunmadığı, Yargıtay 11. H.D.’nin 27.03.2019 tarih ve 2018/288 E.- 2019/2306 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip