Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1566 E. 2021/995 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabet Eylemlerinin Tespiti, Men’i ile Maddi ve
Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/04/2019 tarih ve …..K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” markasıyla 2009 yılından günümüze kadar e-kitap okuyucu, tablet, bilgisayar vb. taşınabilir elektronik bilgi işleme ve iletişim cihazları sektöründe hem yurt içi, hem de yurtdışı müşterilerine hizmet verdiğini, davalı şirketin kurmuş olduğu “…” adlı internet sitesi üzerinden müvekkilinin, davalı şirket nedeniyle kazanç ve itibar kaybına uğradığını, şikayetlerin büyük kısmının gerçeği yansıtmadığını, yıllık ücret ödeyen şirketlerin şikayetlerinin ya yayınlanmadığını ya da firmaya teşekkür mahiyetinde olduğunu, bu şekilde potansiyel tüketiciler üzerinde etkide bulunduğunu, davalı şirkete keşide edilen 13.07.2016 ve 02.08.2016 tarihli iki ihtarname ile yayınların kaldırılması ya da cevap hakkının tanınması talep edilmiş ise de, ilk ihtarnameye cevap haklarının olduğu bahsi ile cevap vermelerine rağmen, cevap hakkını kullanmak istediklerini belirten 2. ihtarnameye cevap vermediklerini, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri ve Yargıtay içtihadı kapsamında davalının eylemleri ile haksız rekabete sebebiyet verdiğini ileri sürerek, bu doğrultuda davalıya ait “…” adlı internet sitesinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile davalının eylemlerinin kaç kişiye ulaştığının tespitini, ulaşılan rakamın ikrardan dolayı %45 müşteri kaybı oranı hesabı ile uğranılan zararın tespitini, haksız rekabetin men’ini, hüküm özetinin ilanını, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 05.03.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 250.000,00.-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, mezkûr internet sitesinin 2001 yılında kurulduğunu, site kapsamındaki içeriklerin tamamen üye kullanıcılar tarafından oluşturulduğunu, müvekkili tarafından bu içeriklere hiçbir surette müdahale edilmediğini, ancak bünyesinde oluşturduğu redaktör kadrosu ile hukuka ve ahlaka mugayir içeriklerin çıkarıldığını, hiçbir firmanın cevap hakkının kısıtlanmadığını, üye firmalara verilen öncelik hakkı ile şikâyetin yayınlanmadan çözülmesi imkânının tanındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının internet sitesinde yayımlanan yorumların gerçekte kimlerin yazdığının ve bu yazanların gerçekte davacının müşterisi olup olmadığının ve bu şikayet konularının tek tek doğruluğunun tespitinin imkansız olduğu, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, doğru olan beyanların dahi gereksiz yere incitici beyan kabul edilerek kötüleme yoluyla haksız rekabet teşkil edebileceği, şikayeti yazanlardan hiçbir ücret alınmasa bile kullanıcı sayısının yoğunluğu sebebiyle reklam gelirlerinin de ticari faaliyet için yeterli bulunduğu, bunların yanında davalının şikayetler konusunda duyarsız kalmak istemeyen marka sahibi üretici şirketleri üyeliğe zorladığı, bu üyelikler sayesinde davalı şirketin, online sitenin üye sayısını ve böylece reklam gelirini de artırdığı, tüketici tercihlerini etkileyebilecek yorumların davalının internet sitesinde yer alması durumunda, davacı şirket gibi diğer tüm şirketleri online üyeliğe mecbur bırakacağı, bu şekilde ticari hayatı etkileme ve yönlendirme ile şirketleri üye olmaya mecbur bırakmanın bile TTK 54. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, dürüstlük kuralına aykırı olan davalının iş modeli sebebiyle bir haksız rekabet halinin ortaya çıktığı, bunun yanında şikayette bulunanların gerçek kimlikleri konusunda ilgili sayfada kimlik ve adres bilgilerinin olmaması sebebiyle şikayetçinin anonimliliği ile gerçekte şikayet konusu olayın var olup olmadığının belirsizliği ve buradaki yazılanların davalının gözetim ve denetimi altında siteye konulduğu dikkate alındığında, bu online hizmeti sunan sitenin sahibi olan davalı şirketin, haksız rekabete aykırı beyanlardan sorumlu olacağı, davalı şirketin sahibi olduğu sitede yer alan şikayetler yoluyla davacı şirketin ve ürünlerinin kötülendiği, davalı şirketin bu şikayetleri okuyanların %45’inin ürünü satın almaktan vazgeçtiğini kabul ve beyan ettiğinden %45 sipariş kaybının bulunduğu, TBK’nın 50/2. fıkrası uyarınca zarar miktarının tam olarak ispat edilememesi durumunda, hâkimin hakkaniyete uygun bir miktar tayin edebileceği, davalının sitesindeki “…” ile ilgili şikayetlerinin en eskisinin 02 Mart 2013 tarihli olduğu, davacının dosyaya sunduğu davalının üyelik ile ilgili yazışmasının 17.07.2014 tarihli olduğu, davacının davalıya ilk ihtarının 13.07.2016 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, TBK’nın 50/2’ye göre dava tarihine kadar olan dönem için davacının talep edebileceği maddi tazminatın 10.000,00.-TL, manevi tazminatın 5.000,00.-TL olarak kabul edilmesinin hakkaniyete uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, haksız rekabetin men’ine, 10.000,00 TL maddi tazminatın 1.000,00.-TL’lik kısım için 01.09.2016 dava tarihinden, geri kalan 9.000,00.-TL için ise 05.03.2019 ıslah tarihinden itibaren, 5.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, haksız rekabete sebebiyet veren içeriğin ilgili internet sitesinden çıkarılmasına ya da erişiminin engellenmesine, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin gerçekleştirdiği haksız rekabet eylemi nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu fiili maddi kaybın ve yoksun kalınan kazancın 10.000,00 TL’nin çok üstünde bulunduğunu, davalı şirketin kurduğu platform aracılığıyla uzun süreden beri haksız rekabet ilkelerine aykırı eylemlerine devam ettiğini, haksız rekabetin devam ettiği süreç içerisinde müvekkili şirketin ticari kayıtlarında iptal edilen siparişlerin bulunduğunu, davalı şirket tarafından kurulan platformda yayınlanan ve gerçeği yansıtmayan iddiaların okunma sayılarının çok yüksek olduğunu, müvekkili şirkete ağır hakaret ve suçlamaların yapıldığını, cevap için bir buton veya girişin bulunmadığını, davalı şirketin kendi platformundan yayınladığı tespit ve kabullerine göre, okuyanların %45’inin ürünü satın almaktan vazgeçtiğinin kabul ve beyan edildiğini, müvekkil şirkete ait ürünlerin ortalama kar marjı ile bu oranın çarpımı sonucunda, yoksun kaldıkları kar miktarının hesaplanacağını, 10.000,00 TL gibi bir maddi zarara hükmedilmesinin ve manevi zarar taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin firmaları üyeliğe zorladığı iddiasına ilişkin dosyaya tek bir somut delilin sunulamadığını, davacı firmayı üyeliğe zorlamak adına ne yaptığının somut olarak ortaya konulamadığını, cevap verme veyahut şikayetçiye ait iletişim bilgilerine erişimin sağlanması hakkının, üye olsun ya da olmasın hiç bir firma için kısıtlanmadığını, yazılan her şikayetin firmaya derhal bildirildiğini ve cevap mahiyetinde gönderilen metinlerin, herhangi bir harf ya da kelime sınırlamasına tabi tutulmaksızın, şikayetin altında yayınlandığını, müvekkil şirket hakkında benzer olaylar ile ilgili olarak açılmış ve lehine sonuçlanmış pek çok emsal kararın bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davalının haksız rekabet eylemlerinin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar davalı vekilince, müvekkilinin firmaları üyeliğe zorlamadığı ve ücretsiz cevap hakkının tanındığı bildirilmişse de, mahkemece görüşüne başvurulan 06.12.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, cevap hakkının kullanılmak istenmesi halinde, üye olmayan iş yerlerinin karşısına, “şikayetlerinizi cevaplamak, müşterilerinizle iletişim kurmak için üye olunuz” ifadesinin çıktığı, davalı vekilince sunulan 30.04.2018 tarihli dilekçede ve ekindeki belgelerde ise sistemin üye olmayan firmalar konusundaki işleyişinin “Üye olmayan firmaların, şikayetlere cevap vermek istemeleri durumunda, mail ya da telefonla ulaştıkları marka danışmanları tarafından, sisteme cevap yayımlama talepleri girilmektedir. Tamamen ücretsiz bu işlem sonrasında cevaplar, sistem tarafından belirlenen bir sıra doğrultusunda yayına alınmaktadır” şeklinde açıklandığı, davalıya üye olan firmalar hakkındaki sistemin işleyiş şeklinin ise davaya cevap dilekçesinde “kurumsal üye olan firmalara, daha haklarındaki şikayetler yayımlanmadan, şikayet edene ulaşıp, firma ile tüketici arasındaki irtibatın sağlandığı, böylelikle şikayetin daha yayımlanmadan çözümlendiği” şeklinde açıklandığı, hatta davalı tarafça somut olay ile ilgili olarak davacıya gönderilen 17.07.2014 tarihli e mail yazısında “Kurumsal üyelik içinde sadece 24 saat avans süre bulunmamaktadır. Cep telefonu doğrulaması yapılmasıyla üyeler panelleri üzerinden şikayet bildiren kişilerin iletişim bilgilerini görüntüleyerek, kişiyle iletişime geçebilmekte ve kişileri teşekkür mesajı yapmaya yönlendirebilmektedir. Kurumsal üyeliği değerlendirmenizi rica ederiz” denerek, gerekirse elverişli fiyat seçeneklerinin bulunduğunun da bildirildiği, yani üye olmayan işletmeler hakkındaki şikayetlerin doğrudan yayımlanması suretiyle, müşteriler nezdinde hemen o anda olumsuz kanaatin oluşmasına neden olunduğu halde, üye iş yerleri için şikayete cevap verme zamanı konusunda bir eşitsizliğin yaratıldığı, böylelikle üye olmayan iş yerleri aleyhine daha başlangıçta, sonradan tersine çevirebilmenin çok zor olacağı olumsuz bir kanaat oluştuğu halde, üye iş yerlerinin lehine, başlangıçta yayımlansaydı şikayet olarak kamuya açıklanacak bir olayın, yayımlanmadan önce tersine çevrilip, teşekkür mesajı şeklinde yayımlanması imkanının sağlandığı, bu “iş modelinin” veya “çalışma şeklinin” ise iş yerlerini dolaylı bir şekilde üyeliğe zorlayan ve üye iş yerlerinin lehine, üye olmayanların ise aleyhine, sonradan telafisi imkansız ve haksız bir menfaat sağlayan ve rakipler arasındaki ilişkileri etkileyen, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı bir uygulama olduğunun açık bulunduğu, ayrıca bu durumun davalının üye sayısını artırıp haksız gelir sağlamasına yol açtığı, bu durumun da TTK.’nın 54. maddesi uyarınca “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” anlamında haksız rekabet teşkil edeceği, davalı vekilince sunulan ve bu şekilde bir çalışma modelini benimsediği kanılanamayan dava dışı başka internet yer sağlayıcılarıyla ilgili yargı kararlarının, işbu davada emsal oluşturamayacağı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin…..Karar ve 23.11.2015 tarihli ilamının da bu yönde bulunduğu, mahkemece hükmedilen manevi tazminat ve TBK’nın 50/2. fıkrası uyarınca takdir edilen maddi tazminat tutarlarının Dairemizce de hakkaniyete uygun bulunduğu anlaşılmakla, davacı ile davalı vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 256,16 TL harçtan mahsubu ile bakiye 196,86 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalıdan alınması gereken 1.024,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 256,16 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 768,49 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/07/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/07/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip