Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1557 E. 2021/839 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/03/2019 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili; müvekkilinin tanınmış “… unsurlu markların sahibi olduğunu, davalının “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa taraf markları arasında iltibasa neden olacak derece benzerlik olduğunu, tescil edilmek istenen mal ve hizmetlerin itirazlarına mesnet marka kapsamlarında yer alan emtia ile aynı ve benzer bulunduğunu, somut olay bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 8/4 maddesindeki koşulların oluştuğunu, davalının kötüniyetli bulunduğunu, “…” ibareli başka bir marka başvurusunun itirazları üzerine reddedildiğini, öte yandan “…” ve “….” ibarelerinde oluşan dava konusu başvurunun tescil edilmek istendiği unlu mamuller ve gıda ürünleri bakımından tanımlayıcı olduğundan tescil edilemeyeceğini, dava konu YİDK kararında bu hususun hiç değerlendirilmediğini ileri sürerek YİDK’nın….sayılı kararının iptali ile tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraflar marka işaretlerinin benzer olmadığını, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesine dayalı iddialarını dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ispatlayamadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf marklarının benzer olmadığını, müvekkili firmanın, ağırlıklı iştigal alanının fırıncılık ve unlu mamül olduğunu, bu sektörü çağrıştıracak “…” ibaresine “…” ibaresini ekleyip, yeni ve özgün bir marka yarattığını, tanınmış marka sicilinde yaptıkları incelemede davacı firmanın tanınmış marka tesciline de rastlanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet markları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, anlamsal olarak farklı olmaları, … ibaresinin anlamsal farklılığa ek olarak, görsel ve bütün açısından bir farklılık yaratması ve yine FIRIN ibaresinin varlığı ve vurgunun bu ibare üzerinde yoğunlaşması gibi nedenlerle markalar arasında 556 Sayılı KHK md.8/1-b anlamında halk nezdinde karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığı, … ibaresinin özellikle dondurma ve yenilebilir buzlar emtiasında hitap edilen tüketici kesimi nezdinde belirli bir bilinirliğe ulaştığı ancak somut olay bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 koşullarının oluşmadığı, kötüniyet iddialarının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkeme kararında dava konusu “…” ibaresinin” … ….” gibi çok da anlamlı olmayan bir bütüne işaret ettiği, ancak esasen … ibaresinin Türkçe karşılığını bilen tüketicinin marka başvurusuna …. …. gibi bir anlam verebileceğinin ifade edildiğini, ancak, ortalama tüketici nezdinde bu şekilde algılandığı takdirde tanımlayıcı ibareyi esas unsur olarak bulunduran dava konusu markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi gereğince reddi gerektiğini, zira anılan- ibarenin tescili talep edilen unlu mamuller ve gıda ürünleri bakımından tasviri olduğundan tescilinin mümkün bulunmadığını, öte yandan tescili talep edilen bir kısım emtianın fırıncılıkla ve pastacılıkla ilgisi bulunmadığını, bu emtia bakımında da anılan ibarenin yanıltıcı bulunduğunu, taraf markalarının genel intiba bakımından iltibas yaratacak şekilde benzer olduğunu, müvekkil markasının “…” şeklinde oluşturulmuş ise de “…” şeklinde okunduğunu, markalar arasındaki tek harf farklılığının “N” harfi olduğu düşünüldüğünde, gerek yazılış gerekse okunuş yönünden yüksek benzerliğin bulunduğunun açık olduğunu, yine aynı taraflar arasında Ankara 1. FSHHM’nin… esas sayılı dava dosyasında aynı başvuru yönünden alınan bilirkişi raporunda markaların benzer olduğunun bildirildiğini, mahkemece markaların tescil kapsamlarının benzerliğine hiç değinilmediğini, ortala tüketici kriterinin yok sayıldığını, uyuşmazlık konusu ürünlerin gıda ürünleri olması nedeniyle dikkat düzeyi daha düşük ortalama tüketici bakımından iltibasın engellenebilmesi adına markalar arasındaki farklılığın çok daha belirgin olması gerektiğini, yine ürünlerin tüketicileri arasında çocukların da bulunduğunu, buna göre davalı markasını göre ortalama tüketicinin davacı ile ilişkilendirilmesinin gayet olası olduğunu, müvekkiline ait “…” markaları tanınmış olup tanınmışlığın somut olaya etkisinin mahkemece değerlendirilmediğini, davalı şirketin marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız istifade etmek niyetiyle dava konusu başvurunun yapıldığını, davalının müvekkilinin tanınmış markalarından haberdar olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olmasının sonuca etkili bulunmadığı gibi dava konu marka tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı, öte yandan Ankara 1. FSHHM’nin …. esas sayılı dava dosyasına konu marka başvurusunun “…” ibareli olup dava konusu uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığı, ayrıca davadaki YİDK kararının iptali istemi bakımından davalı Kurum nezdinde ileri sürülmeyen itiraz sebepleri dava yoluyla ileri sürülemeyeceği gibi davacı vekili tarafından 06/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında, YİDK kararının iptalini tescil edilmesi halinde markanın hükümsüzlüğünü talep ettiğini ve 556 sayılı KHK’nın 8/1-b 8/4 ve 35. maddelerine dayandıklarını beyan etmesi, mahkemecede ön inceleme duruşmasında 6100 sayılı HMK’nın 140/3. maddesi uyarınca uyuşmazlığın 556 sayılı KHK’nın 8/1-b, 8/4 ve 35. maddelerine dayalı olarak YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü olarak nitelendirilmesi tarafların bu hususa ilişkin bir itirazlarının bulunmaması ve yargılamanın da bu hukuki sebebe göre sonuçlandırılmasının yerinde olması karşısında, davacının dava konusu markanın KHK’nın 7/1-c maddesine dayalı olarak hükümsüzlüğünü talep edemeyeceğinden mahkemece bu konuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmamasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip