Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1548 E. 2021/831 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU :… Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/06/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin… sayılı “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+….” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu,…..kod numarasını alan başvuruya, müvekkili tarafından yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin yaklaşık 210’a yakın markaya sahip olmakla birlikte markaların 85 tanesinin … ve … türevli markalar olduğunu, aynı zamanda “…” markasının tanınmış bulunduğunu, davaya konu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, dava konusu markayı duyan tüketicinin, bu markayı “…” markasının devamı niteliğinde seri marka olarak ya da müvekkiline ait marka ile bağlantılı bir şirketin markası olarak algılayabileceğini, müvekkili markası tanınmış olduğu için SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca da başvurunun reddinin gerektiğini, marka tescil talebinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek,…. sayılı kararının iptaline,….. sayılı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davaya konu başvuru ile davacının markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin yemek sunma anlamına geldiğini, “…” ibaresindeki sütün ise kendi anlamında kullandığını, dolayısıyla markaların kavramsal olarak benzemediklerini, ortalama tüketicinin bu iki markayı karıştırmayacağını ve bağlantı kurmayacağını, davacının Türkiye’deki tanınmışlığının alfabenin belirli harfleri üzerinde tekel uygulayabileceği anlamına gelmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, … başvuru numaralı davalı Şirket marka başvurusunun, davacı şirket markaları ile 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasa yol açamayacağı, davacı yanın davaya mesnet tanınmış markası ile davaya konu….. numaralı marka arasında benzerlik tespit edilmediğinden, 6769 sayılı SMK 6/5. maddesinin uygulanması şartlarının oluşmadığı, iptali istenen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davaya konu marka ile müvekkil şirket markası benzer olup bu benzerliğim ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açacağını, dava konusu “…” ibaresinin tescili halinde bu ibareye sahip ürün ya da hizmetlerin müvekkilin seri markalarından biri olduğu ve/veya müvekkil şirketle bağlantılı bir şirket tarafından üretildiği intibaını yaratılacağını, markaların genel izlenim itibariyle değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmesine rağmen yapılan iltibas incelemesinde markaların parçalara ayrıldığını, müvekkil şirketin aynı zamanda ticari unvanı olan “…” ibaresi tanınmış marka olarak tescilli olup, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/5 kapsamında korunması gerektiğini, dava konusu marka, müvekkil markasının içeriğini sulandırıcı nitelikte olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun reddini gerektirmeyeceği, davacının tüm istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip