Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1546 E. 2021/811 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Durdurulması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/05/2019 tarih ve….. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, davalı tarafça internet üzerinde alınan “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” alan adları yoluyla müvekkilinin markalarının ihlal edildiğini, müvekkili şirketin 556 sayılı KHK’nın 9/e bendi uyarınca marka hakkı sahibi olarak “…” markasının alan adı şeklinde kullanımını engelleyebileceğini, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalının müvekkiline ait marka hakkına tecavüzünün tespitini, men’ini ve durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin İstanbul Teknik Üniversitesinde “Türkiye’de rüzgar enerji santrallerinin arazi kullanımı ve arazi örtüsü değişiminin incelenmesi” konusu üzerine yüksek lisans yaptığını, 2006 yılından bu yana rüzgar ve güneş enerjisi ile ilgili eğitim gördüğünü ve bu konulara ilişkin projeler ürettiğini, müvekkilinin “…” alan adını 2009 yılında, “…” alan adını 2011 yılında, “…” alan adını 2009 yılında aldığını, “…” ibaresinin “güçlü, kuvvetli, şiddetli” anlamlarına gelen bir sıfat, diğer ibarelerin ise sektörel kavramlar olduğunu, müvekkilinin yapım aşamasında olduğu belirtilen ve “ileride blogumu sizlerle paylaşacağım” şeklindeki açıklamasının dikkate alınmadığını, müvekkilinin hiçbir kar amacı gütmeden, akademik açıdan topluma katkıda bulunmayı hedeflediğini, müvekkilinin anılan web sayfalarında aktif kullanımının bulunmadığını, müvekkilinin bu alan adlarını almasının dürüstçe kulanım amacından öteye gitmediğini, davacının “…” markalarının değil “…” markalarının tanınmış olduğunu, 2009 yılında akademik çalışma yapan biri tarafından alınmış alan adlarına ilişkin 2016 yılında tescilli bir markaya dayalı açılmış davanın gerçekçiliğinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, ….. A.Ş tarafından davacı yanında davaya katılma taleplerinde bulunulduğu ve fer’i müdahil taleplerinin kabulüne karar verildiği, davacının “…” ibaresini münhasıran ya da esas unsur şeklinde ihtiva eden toplam 22 adet markasının tescilli olduğu, bunlardan….. sayılı markaların 23, 24, 25, 26, 27. sınıfta tekstil vb. ürünlerde tescilli bulunduğu,…. sayılı markalarının 7, 11, 39 ve 40. sınıflarda yer alan “enerji üretimi, temini ve dağıtımı ile ilgili hizmetler ve bunlarla ilgili makine ve cihazlarını” da ihtiva ettiği, davacı adına kayıtlı “…” markasının … tanınmış marka listesinde T/00105 sayı ile yer aldığı, davalı adına tescilli ya da başvuru halinde herhangi bir marka kaydına rastlanmadığı, davacının enerji üretimi, temini ve dağıtımı ile ilgili hizmetler ve bunlarla ilgili makine ve cihazları yönünden…..” markasının 23/01/2017 tarihinde…. sayılı “…” markasının ise 06/01/2017 tarihinde tescil edildiği, davalının alan adlarının ise 2009, 2010 ve 2011 yıllarında tahsis edildiği, bu durumda davacının bu markalara dayanarak men ve ref talebinde bulunamayacağı, diğer markalarının kapsamlarında ise güneş enerjisi veya rüzgar enerjisi ile ilgili herhangi bir tescilin bulunmadığı, “…”, “…”, “…” isimli web sitelerindeki ekran görüntülerinden de tek bir içeriğe sahip olup, içerikte sayfanın başlık ksımında ”Yapım Aşmasındadır” açıklamasının bulunduğu, projesi ile ilgili anı ve çalışmalara yer verileceği, tarımsal sulamada solar kullanımı, zorlukları ve avantajları, güneş santralleri ve dikkat edilmesi gerekli konuların paylaşılacağı bilgilerine, ayrıca güneş enerjisi ile çalışan otomobil prototipi ve güneş enerjisi panelleri gibi görsellere yer verildiği, alan adlarının herhangi bir ticari amaçla kullanılmadığı ve ticarete konu edilmediği, yapım aşamasında bulunduğu, yine “…”, “…” ve ….. bulunmadığı, alan adlarının henüz kullanıma açılmadığından herhangi bir tecavüzden de bahsedilemeyeceği, ayrıca tecavüz fiilinin işlendiği iddia edilen internet sitelerinden “…” isimlinin sahipsiz durumda olduğu, “…” ve “…” isimlilerin … … A.Ş. tarafından 24/05/2018 tarihinde, “…” ve “…” isimlilerin … Holding A.Ş. tarafından 23/05/2018 tarihinde alındığı, “…” isimli alan adının ise “…..” tarafından alındığı ve hali hazırda “……” tarafından satışa çıkarılmış olduğu, diğer bir deyişle yargılama sırasında dava konusu alan adlarının 4 (dört) adedinin davacı tarafından süresi dolduktan sonra alındığı, bir adedinin süresinin dolmuş olduğu ve diğerinin de yine davalı adına tahsis süresinin dolmuş bulunduğu, satışa çıkarıldığı, neticeten davalı tarafından internet sitelerinde davacı markalarını kullanmak suretiyle tecavüz eyleminin gerçekleşmediği, alan adlarının yapım aşamasında olup, ticari amaçla ve markaya tecavüz ve haksız rekabet yaratır kullanımlarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece bilirkişiler tarafından hazırlanan kök ve ek raporlara itibar edilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin ticaret unvanının esaslı unsurunu da oluşturan “…” ibaresinin, gerek kendisi gerekse de … Şirketler Grubu (… Holding) çatısı altındaki şirketler tarafından, tescil edildikleri tarihten de önce kullanıldıklarının, birçok reklam, promosyon çalışmaları yapıldığının, yine sadece yurt içinde değil yurt dışındaki satışları ve ihracat rakamları ile tüketiciler nezdinde, davalının ilk tahsis aldığı 2009 yılından çok daha önce bir tanınmışlığa kavuştuğunun ve davalının sınırsız sayıda seçenek özgürlüğü olduğu halde, birden fazla alan adı için “…” ibaresini seçmenin kötü niyetli olduğunun dikkate alınmadığını, yine mahkemece müvekkili şirkete ait 2016 tarihli markaların değil, mesnet olarak sunulan tüm markaların incelemede dikkate alınmasının gerektiğini, kullanılmayan bir markanın-alan adının alınmasının sebebinin, yedekleme yapmak ve ileride bir çıkar elde etmek olduğunu, dosyada mevcut bulunan ve davalı tarafın ilgili alan adlarını müvekkili şirkete satmak istemesine yönelik yazışmaların da davalının dava konusu alan adlarını kullanmaya niyetinin olmadığını açıkça gösterdiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, men’i, durdurulması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde, sadece tescilli marka hakkına dayalı olarak talepte bulunulduğu, davanın ilerleyen aşamalarında da “…” esas unsurlu tüm markaların müvekkili adına tescilli olduğu için işbu davanın sadece müvekkili tarafından açıldığının bildirildiği, davalının dava konusu internet alan adlarının “enerji üretimi, temini ve dağıtımı ile ilgili hizmetler ve bunlarla ilgili makine ve cihazlar” mal ve hizmetlerinde kullanılacağının, internet sitelerinin içeriğinden açıkça anlaşıldığı, davacının anılan hizmetlerde ise sadece …. sayılı “…” ibareli markalarının bulunduğu, anılan markaların başvuru tarihlerinin de davalının dava konusu internet alan adlarını tahsis ettirdiği 2009, 2010 ve 2011 yıllarından sonraya tekabül ettiği, marka hakkına tecavüzün söz konusu olabilmesi için dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK.’nın 9 ve 61. maddesindeki hallerden birinin gerçekleşmesinin gerektiği, davacının 2009, 2010 ve 2011 yıllarında “enerji üretimi, temini ve dağıtımı ile ilgili hizmetler ve bunlarla ilgili makine ve cihazlar” mal ve hizmetlerinde herhangi bir markası bulunmadığından, marka hakkına dayalı taleplerde bulunamayacağı, davacının 2009, 2010 ve 2011 yıllarında geçerli olan diğer markalarının ise 23, 24, 25, 26, 27. sınıfta tekstil vb. ürünlerde tescilli bulunduğu, bu markalara dayanarak 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca, tanınmış markaların koruma şartlarının gerçekleştiğini ileri sürerek, tamamen ilgisiz olan enerji sektöründe, davalının “…” ibaresini kullanımına engel olamayacağı, davacının dava dilekçesinin sonuç kısmında haksız rekabete dayalı bir talepte de bulunmadığı, aksi kabul edilse bile grup şirketlerinin davacı sıfatıyla yer almadığı işbu davada davacının, ayrı bir tüzel kişiliği olan dava dışı grup şirketlerinin, “…” esas unsurunu enerji sektöründe, ticaret unvanı veya tescilsiz marka olarak kullanımına dayanarak talepte bulunamayacağı, sonuçta davacı tarafça yapılan bu usulü ve teknik hatalar karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.