Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1536 E. 2021/775 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/05/2018 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin…..” ibareli tanımış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvurduğunu…. kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markaları ile benzer olduğunu ve başvurunun tümüyle reddi gerektiğini, davalının başvurusunun iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğunu, tüketicilerin başvuruyu, müvekkili şirketin seri markalarından birisi olarak algılayacağını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in….sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirketin ikametgah adresinin bulunduğu ve menşei ülkesi olan….tarafından uluslararası hukuka göre bir devlet olarak tanımaması nedeni ile davalı şirkete tebligat yapılamamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının … ibareli markasının 39. sınıftaki “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri” açısından tanınmış marka olduğu, davacı markasının kullanım yolu ile kazandığı ayırt edicilik ve tanınmışlığın dava konusu marka ile davacı markaları arasındaki benzerlik, bağlantı ve ilişkilendirme ihtimalini yükselttiği, bu nedenle taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında karışıklıklık riskinin bulunduğu, davalı şirket yönünden açılan dava yönünden ise, Türkiye Cumhuriyet devletinin davalı şirketin ikametgah adresinin bulunduğu ve menşei ülkesi olan Güney …’ı tanımaması nedeni ile tebligat işlemlerinin yapılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davalı Şirket yönünden davanın, HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirket yönünden açılan davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, davalı … yönünden davanın kabulü ile YİDK’in…sayılı kararının iptaline, …. sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere dava konusu marka başvurusunu yapan Şirket, ülkemiz tarafından tanınmayan … Yönetimi kanunlarına göre kurulmuş bir şirkettir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin …. Karar ve 03/02/2020 tarihli kararında, … Cumhuriyeti’nin, Ada’daki … … arasında ortaklık temeline dayandırılan uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960 yılında kurulduğu, söz konusu ortaklığın … … tarafının 1963 yılında … Türk tarafını tüm devlet organlarından zorla uzakta tutarak devleti hukuka aykırı şekilde ele geçirmesiyle ortadan kalktığı, böylelikle 1963 yılından itibaren Ortaklık Devlet’inden dışlanan Kıbrıslı Türkler’in, kendi hudutları içerisinde örgütlenerek, devlet otoritesini ve egemenliğini icra ettiği, Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları ortaklaşa ve dolayısıyla …’ı bir bütün olarak hukuken ve fiilen temsil etmeye yetkili tek bir makamın mevcut bulunmadığı, … yönetiminin ülkemiz tarafından tanınmadığı ve dolayısıyla diplomatik, siyasi, hukuki ve ekonomik herhangi bir ilişki bulunmadığı belirlendikten sonra somut olayda sunulan vekaletnamenin … yönetimi makamlarınca düzenlenmiş vekaletname olduğu, … yönetiminin Türkiye Cumhuriyeti tarafından resmi olarak tanınmadığı, bu nedenle vekaletnamenin Türk yasalarına göre geçerli olmadığı belirtilmiştir.
Başka bir dosyaya sunulan, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğünün 15/06/2017 tarih ve … sayılı yazısında, … Yönetimi hukukunun belirlediği usullere göre kurulmuş, ülkemiz tarafından tanınmayan bir hukuk düzeninde tüzel kişilik kazanmış şirketin varlığının ve hukuki kişiliğinin geçerli sayılarak ülkemizde dava açabileceğinin kabulünün, söz konusu hukuk düzeninin tasarruflarının kabul edilmesi anlamına geleceği, bunun da … Yönetimi hakkındaki tutumumuza ters düşeceği, … Yönetimi şirketinin geçerli bir hukuki kişiliğinin bulunmadığı, hak ehliyetine ve buna bağlı olarak taraf ehliyetine sahip olmadığı, ayrıca … Yönetimi’nde tüzel kişilik kazanmış bir şirketin varlığının ve hukuki kişiliğinin geçerli sayılmasına yol açabilecek bir tasarruftan imtina edilmesinde fayda bulunduğu belirtilmiştir.
Benzer başka bir dosyada bulunan, … 01/05/2019 tarihli ve … sayılı yazısında da, Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğünün 15/06/2017 tarihli görüşünün benimsendiği belirlenmiştir.
Taraf ehliyeti 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, madde hükmüne göre, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin karşılığıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun … Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usuli hukuki ilişkinin sujesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usuli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. Tüzel kişiler de gerekli organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanırlar (Türk Medeni Kanunu/TMK m. 49/1). Tüzel kişinin iradesi organı aracılığıyla açıklanır (TMK m. 50/1). Tüzel kişinin organı aracılığıyla hukuki işlemler yapabilmesi için kanuna uygun biçimde kurulmuş olması yanında hukuki varlığını da sürdürüyor olması gerekir. Varlığı sona eren tüzel kişinin organı bulunduğundan söz edilemeyeceği gibi hukuki işlemlerin tarafı olarak adına işlemler yapılabileceğinden ve bu kapsamda bir davada taraf ehliyeti bulunduğundan da söz edilemez. Tıpkı ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmadığı gibi tüzel kişiliği sona eren ticaret şirketinin de taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
Bu bilgiler ve açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, dava konusu marka başvurusunu yapan şirket Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınmayan … Yönetiminin hukuk kurallarına göre tüzel kişilik kazanmış bulunduğundan, bu şirket, 6100 Sayılı HMK’nın 50. maddesi uyarınca taraf ehliyetine sahip olmayıp, ülkemizdeki bir yargılamada taraf olamayacağı gibi herhangi bir hukuki işlem de yapamaz. O halde, ilk derece mahkemesince marka başvurusunu yapan şirket yönünden davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı … yönünden açılan davanın ise yukarıda özetlenen gerekçe ile kabulüne karar verilmiştir. Ancak, yukarıda açıklanan nedenlerle … Yönetimi tabiyetinde olan şirketin hak ehliyeti bulunmamaktadır. Marka başvurusu yapan ve … Yönetimi tabiyetinde olan davalı şirket, hak ehliyetine sahip olmaması nedeniyle ülkemizde herhangi bir hukuki işlem yapamayacağı gibi marka başvurusunda da bulunamayacağından, yapılan marka başvurusunun sırf bu nedenle reddi gerekirken, davalı Kurum tarafından bu marka başvurusunun kabul edilerek ilana çıkarılması doğru olmamıştır. Yani dava konusu YİDK kararına konu olan marka başvurusunun baştan malul olması nedeni ile mahkemece dava konusu YİDK kararının bu nedenle tamamen iptali gerekirken yazılı şekilde esasa yönelik inceleme yapılarak hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
Her ne kadar davalı … tarafından bu hususta bir istinaf sebebi ileri sürülmemiş ve davacı tarafça da istinaf yoluna başvurulmamış ise de, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği düzenlendiğinden ve iş bu hususun da Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu düzenini ilgilendiren bir husus olduğu kanaatine varıldığından, kamu düzenini ilgilendiren bu hususta resen inceleme yapılmış, istinaf incelemesine konu edilmeyen hükümsüzlük davası yönünden de ilk derece mahkemesi gibi karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/05/2018 gün ve … K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davalı … yönünden açılan davanın, HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine,
3-Davalı … yönünden davanın kabulü ile yukarıda açıklanan gerekçe ile YİDK’in …. sayılı kararının iptaline,
4-….sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve istinaf kanun yoluna başvuran taraf aleyhine hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.145,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 36,00 TL ilk masraf, 600,00 bilirkişi ücreti, 151,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 32,40 TL tebligat masrafından oluşan toplam 819,90 TL.’ye, 31,40 TL peşin harç tutarı eklenerek toplam 851,30 TL.’nin davalı … alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
9-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı … peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip