Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1531 E. 2021/813 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2019 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1974 yılından bu yana gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresini ilk kez 1994 yılında marka olarak tescil ettirdiğini, anılan ibareyi içeren birçok tescilli markasının olduğunu, bu seri markaları 40 yılı aşkın bir süredir aralıksız ve yoğun olarak kullanım sonucu tanınmış hale getirdiğini, bu tanınmışlığın …tarafından 21.11.2011 tarihli kararı ile kabul edilerek markalar siciline kayıt edildiğini, davalının “… …” markasının 30. sınıftaki mallarda adına tescili için yaptığı 2016/20116 sayılı başvurusuna müvekkilinin itirazının, diğer davalı … YİDK tarafından 29.03.2017 tarih ve…. sayılı karar ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibaresinin başvuru markasında aynen yer aldığını, markadaki diğer harflerin ise markayı farklılaştırmadığını, müvekkiline ait markanın da 30. sınıftaki malları içerdiğini, başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında müvekkilinin “…” markalarının itibarına ciddi anlamda zarar verebileceğini, davaya konu olan başvurunun kötü niyetle yapıldığını ve bu nedenle de reddedilmesinin gerektiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, müvekkilinin 1999 yılından beri İzmir’de faaliyet gösterdiğini, 10 yıldır İzmir’de soy adaları ile tanınan bir aile olduğunu, başvurunun kırmızı beyaz renklerde bir zarf içinde yer alan “…” ibaresi ile daha küçük puntoda yazılmış “…” ibaresinden oluştuğunu, markalar arasında belirgin görsel ve işitsel farklılıkların bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin olmaması nedeniyle 8/4 maddesi koşullarının da oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, her … kadar mallar bakımından benzerlik olsa da taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan farklı bulunması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin oluşmadığı, markaların farklı olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nin 8/4. hükmü koşullarının da oluşmayacağı, kötü niyetin ve 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesi anlamında davacının başvuru markasına itiraz etme hakkının olduğunun da ispatlanamadığı, çekişme konusu mallar bakımından davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 hükmüne göre öncelik hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin taraf markalarının aynı tür ürünleri kapsadığını ve müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu tespit etmesine rağmen, markaları benzer bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraf markaları arasında görsel, işitsel açıdan ayniyet düzeyinde benzerlik bulunduğunu, zira davalı markasının ilk dikkat çekici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, her … kadar markada başka şekil ve kelime unsuru olsa da, markadaki konumlandırılması ve ilk dikkat çekici unsur olmaması göz önüne alındığında, bu unsurların taraf markalarının farklılaşmasını sağlamadığı, başkaca davalarda yerel mahkemelerce “…” ile “…” ibarelerinin benzer bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğundan, mahkemenin KHK’nın 8/4’e ilişkin tespitlerin de isabetli olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı …’in “… …” markasının 30. sınıftaki mallarda adına tescili için yaptığı …. sayılı başvurusuna, davacının iltibas, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet iddialarıyla itiraz ettiği, itirazın diğer davalı … YİDK tarafından 29.03.2017 tarih ve…. sayılı karar ile nihai olarak reddedildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın istinaf dilekçesi de gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas olup olmadığı ile aynı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davalı …’in başvurusu kapsamında 30. sınıftaki mallar bulunmaktadır. Davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında da 30. sınıf mallar aynen yer almaktadır. Mahkemece içinde gıda mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda da açıklandığı üzere, başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar, itiraza mesnet markaların kapsamında bulunan mallar ile aynıdır. O halde emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda yer alan şekil unsurunun ayırt ediciliğe bir katkısı olmayıp, “…” ibaresi ise ayırt ediciliği zayıf bir ibaredir. Aksi kabul edilse bile “…” ibaresinin, başvurunun asli unsurlarından birisi olduğu açıktır.
Davacının itiraza mesnet markalarının asli unsurunu ise “…” ibaresi oluşturmaktadır. O halde taraf markaları arasındaki benzerlik değerlendirmesinin, davalının “…” ibaresi ile davacının “…” ibaresi nazara alınarak yapılması gerekmektedir.
“…” ibaresinin her iki tarafa ait markada da asıl unsurlar arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen ve ilişkilendirilebilecek ölçüde benzer olan mal ve hizmetler yönünden, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana gelebileceğinin kabulü gerekir. Zira 30. sınıf malların ortalama tüketicileri olan her sınıf ve yaştan kişiler, davalının “…” ibaresini gördüklerinde, davacının “…” ibareli markalarının bir serisi veya versiyonu olduğunu düşünecekler ya da iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını fark etseler bile en azından işletmeler arasında bir bağlantı bulunduğunu zannedeceklerdir. Benzer bir uyuşmazlıkta, bir başka davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun, davacının “…” markaları ile benzer olduğunu kabul eden Yargıtay 11. H.D.’nin 20.01.2021 tarih ve…. K. sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Dolayısıyla Dairemizce de taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Dairemizce taraf markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan tüm mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edildiğinden, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının somut uyuşmazlıkta bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmasına da gerek görülmemiştir.
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve…. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere teknik yönden itibar edilmiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesi de yaptırılmamıştır.
O halde somut uyuşmazlık yönünden mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2019 gün ve …. K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile davalı … Kurumunun 29.03.2017 tarih ve…. sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davalı şirketin 2016/20116 sayılı markasının 18.07.2017 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından, HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 191,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 79,40 TL olmak üzere toplam 2.071,10 TL yargılama gideri ve 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.133,90 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip

….