Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1527 E. 2021/787 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/02/2019 tarih ve… K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından…sayılı “…” markasının 19. Sınıfta tescil talebinde bulunulduğunu, müvekkili tarafından söz konusu marka başvurusunun ilanına itirazda bulunulduğunu, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini ve söz konusu kararın yeniden incelenmesi için dilekçe verdiklerini, YİDK’nın 23.06.2017 tarihli…. sayılı kararı ile “…” ibareli başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar ve başvuru kapsamındaki mallar/hizmetler açısından ilişkilendirme/karıştırılma ihtimali bulunmadığını değerlendirildiğini, taraf markalarının 8/1-b bendi anlamında ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle YİDK kararının iptalinin gerektiğini, müvekkiline ait esas unsuru “…” ve “…” ibareli olan markalar ile itiraza konu markanın görsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, esas unsurların “…” ibaresinden oluştuğunu, işitsel benzerlik incelemesinde sözcüklerin ilk hecelerine, ilk seslerine bilhassa dikkat edilmesi gerektiğini, ortalama tüketicilerin kelimelerin başlangıcına daha fazla dikkat ettiğini, “…” ibareli marka ile müvekkili firmaya ait esas unsuru “…” ve …” ibareli olan markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğunu, müvekkiline ait “…” ve “…” markalarının herkes tarafından bilinen markalar olduğunu ve “…” ibareli markanın iltibas yaratacağını, müvekkili firmanın tanınmışlığından yararlanılacağını ve haksız rekabet oluşturacağını, söz konusu markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğunu, itiraza konu marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 19. Sınıf ile müvekkiline ait markaların koruma kapsamında bulunan sınıflarının birbirleri ile ilişkilendirilebileceğini ileri sürerek YİDK kararının iptalini ve… sayılı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, YİDK kararında belirtildiği üzere, davacı yanın başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunamadığını, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceği bir durumun olmadığını, bir bütün olarak değerledirildiğinde de, markaların benzerliğinden söz edilemeyeceğini, davacı tarafın hiçbir markasının 19. Sınıf emtiayı içermediğini, tanınmışlık iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, başvuru konusu marka ile itiraz konusu markaları karşılaştırdıklarında, diğer davacının itiraz markalarında başvuru markasıyla kıyaslanamayacak derecede farklı şekil unsuru ve renk kombinasyonu bulunduğunuğunu, davalı şirketin “…” ibareli başvurusu ile davacı şirkete ait itiraz konusu markaların, kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirinden farklı olduğunu, ayrıca 556 sayılı KHK 8/4 ve 35 maddesinde belirtilen şartarın oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait… sayılı markalar ile dava konusu … sayılı markalar arasında ortak unsur gibi görünen “…” – “…” ibaresinin davacı taraf markalarında esas unsur olarak bulunurken, davalı taraf markasında tekbaşına değil bitişik bir kelime olarak “…” yazılış biçimiyle yer almış ve ibarenin tamamı esas unsur olduğu, davacının iddialarının dayanağını oluşturan “…”/ “…” ibarelerinin herkesin kullanımına açık, ayırt edicilği zayıf ibareler olması da dikkate alındığında, markaların benzerliğinden söz etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla belirtilen markalar ile dava konusu marka arasında marka işaretleri bakımından görsel ve işitsel benzerliğin bulunmadığı, taraf markalarındaki sair unsurların da sözü edilen anlamsal benzerliği ortadan kaldırmaya elverişli olduğu, dava konusu markanın kapsamındaki mal/hizmetlerin aynı/benzer/ilişkili olmadıkları, davacıya ait “…” ibaresini içeren markalarının “…” sektöründe bilinirliği olduğu, dava konusu markanın kapsamındaki mal/hizmetler bakımından davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağladığına ilişkin ve markasının kötü niyetle kullanımına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, davalıya ait markanın kötü niyetinin varlığının ispat edilemediği gibi, davacının piyasaya tanıttığı yukarıda yayın bilgileri yer alan markalar üzerinden haksız bir avantaj sağladığının da ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 556 sayılı khk’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik olduğunu, farklılaştırma bulunmadığını, somut olayda, itiraz konusu marka başvurusunun 19. sınıfta tescilinin talep edildiğini, … sayılı marka kapsamındaki emtia ile başvuru konusu marka kapsamındaki emtianın benzer / ilişkilendirilebilir nitelikte olduğunu, kaldı ki, “…”, “…”, “….” ve “…” markalarının müvekkili şirketin herkes tarafından bilinen markaları olup, “…” ibareli markanın iltibas yaratacağı ve müvekkili şirketin tanınmışlığından yararlanacağı ve haksız rekabet oluşturacağını, “…” ibareli markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılması kaçınılmaz olduğunu, bu bakımdan yerel mahkeme kararının aksine müvekkil şirkete ait …/… ibareli seri markaların tanınmışlığı karşısında 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi gereğince de tescil engeli bulunduğunu, “…” ibaresinin müvekkiline ait ticaret unvanının ve işletme adının esas unsuru olmasının yanı sıra müvekkiline ait …. alan adının da esas unsuru olduğunu, somut olayda tüketici, itiraza gerekçe gösterilen “…/…” ve ibareli markalar ile itiraz konusu “…” ibareli markayı birbirinden ayırt edebilse bile, bunların müvekkilinden geldiğini ya da müvekkili ile “…” ibareli markanın üreticisi arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşünebileceğini, yerel mahkeme kararının aksine müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli tüm markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazanmış ve tüketici nezdinde tanınmış markalar olup, KHK’nın 8/4 maddesindeki koşullar oluştuğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koyması gerekmekte olup, somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığı, sadece ve sadece müvekkile ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet …/… esas ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas buunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip