Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/07/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı … … … … A.Ş. Tarafından yapılan… başvuru sayılı “…” ibareli markaya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığının ise itirazı reddettiğini, ret kararına karşı yapılan itirazın da YİDK tarafından reddedildiğini, davacının sektörünün öncü kuruluşlarından biri olduğunu, ”…” kelimesinin davacı banka ile özdeşleştiğini, söz konusu markanın yaratıcısı olduğunu ve markanın 1980’li yıllardan bu yana davacı tarafından kullanıldığını, markanın son derece özgün, yaratılmış ve hayal ürünü bir kelimeden oluştuğunu, ilk kez davacı tarafından kullanıldığını, tanıtılmış son derece ayırt edici bir marka olduğunu, ortalama seviyedeki bir tüketicinin ”…” ibaresini gördüğünde müvekkilinin akla geleceğini, davacı adına tescilli ”…” ibareli marka ile itiraz edilen “…” ibareli markanın fonetik, anlam, telaffuz ve biçim yönünden çok benzer olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır “…” markasını kullandığını, başvurunun kötü niyetli olduğunu, ”…” markasının, davacı bankanın ”…” esas unsurlu markalarının devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesi bulunduğunu, itiraz edilen marka ibaresi içinde geçen “…” ibaresinin tüketiciyi aldatıcı nitelikte olduğunu ileri sürerek … sayılı YİDK kararının iptali ve dava konusu markanın hükümsüz sayılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davaya konu “…” markasının özgün nitelikte bir marka olduğunu, markaların karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olduklarını söylemenin mümkün bulunmadığını, markaların ilişkin olduğu hizmet grubunun tüketicilerinin orta vasıfta dikkat ile alelade seçimler yaptığı bir hizmet grubu olmadığından, tüketicilerin ürünün diğer banka ile bağlantısının olduğunu sanmasının da mümkün olmayacağını, davacıya ait markanın farklı kelime ve şekil unsurlarını da içerdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak hedef (ortalama) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mal ve hizmetler yönünden ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı, diğer yönden yukarıdaki kriterler kapsamında davacı markası ile davalı markası farklı değil aynı sınıfta olduklarından 556 sayılı KHK 8/4 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “…” ibaresini marka olarak 1989 yılından beri kullandığını, bu ibarenin yoğun şekilde kullanılmasına ilişkin veriler karşısında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını, hükme dayanak edilen bilirkişi raporunun haksız, yersiz, hukuki mesnetten apaçık yoksun olup, usul ve yasalar gereği hüküm kurmaya elverişli olmadığını, eksik incelemeyle yapılan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının “…” ibareli başvuru markası ile davacının “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 21/05/2021
……
…
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.