Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1495 E. 2021/762 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : … YİDK Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2019 tarih ve …. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin …. sayılı “…. A.Ş.”, “… …”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “….” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu,… kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazının, diğer davalının ….sayılı YİDK kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1989 yılından bu yana ağırlıklı ve yoğun olarak “…” markası adı altında kozmetik sektöründe faaliyet gösterdiğini, markanın … tarafından tanınmış olarak tescil edildiğini, “…” esas unsurlu markaların tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale geldiğini, “…” ibaresinin müvekkili firmanın ticaret unvanının esas unsuru olduğunu, 22.01.1968 yılından bu yana aynı ticaret unvanı altında faaliyetini sürdürdüğünü, markalar arasında iltibas tehlikesinin ve kötü niyetin olduğunu, davalı markasının “…” ibaresinin Yunan Mitolojisinde Artemis’in kutsal ili Peloponnesos Adasında yer alan dağlık bölgenin ismi bulunduğunu, bir diğer anlamının ise “kırsal cennet” olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, müvekkilinin İstanbul …. semtinde faaliyet gösterdiğini, ihracatlarını bayan elbisesi, bayan taytı, bayan tuniki ve bayan ceketinden ibaret olduğunu, iki firmanın faaliyet alanının birbirinden çok farklı bulunduğunu, iddia edildiği gibi markalar arasında iltibas tehlikesi bir yana benzerlik dahi bulunmadığını, “…” ibaresindeki hakim unsurun “…” olduğunu, ibarenin Yunan Mitolojisinde Artemis’in kutsal ili Peloponnesos Adasında yer alan dağlık bölgenin ismi olduğunu, bir diğer anlamının ise “kırsal cennet” olduğu için değil, yoğun olarak müşteri çevresinin bulunduğu Ukrayna’nın Odessa şehrinde plajı ve eğlence hayatıyla dünyaca ünlü bir tatil yöresinin ismi olduğu için müvekkil tarafından kullanıldığını, aynı zamanda “…” ibaresinin İngilizce “…” anlamına geldiğini ve bu rengin kadınlar ile bağdaştırıldığını, markaların benzerliğinden kesinlikle söz edilemeyeceğinden, kötü niyet iddialarının asılsız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka kapsamındaki 25 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetlerin, davacının markaları kapsamındaki 25 ve 35. sınıftaki mal/hizmetler ile aynı/aynı tür ve ilişkili olmadığı, bir marka kapsamında 35/6. sınıfta genel ifadeyle “çeşitli malların” bir araya getirilmesi şeklinde tanımlanmış mağazacılık hizmetlerinin, spesifik bir şekilde belirlenmiş ve böylece sınırlı mal ya da sektöre özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile doğrudan benzer olarak nitelendirilemeyeceği ve önceki marka sahibinin, fiilen gerçekleştirdiği mağazacılık hizmetlerinin hangi emtia ve sektöre ilişkin olduğunu ispatlaması gerektiği, bu açıklamalar ışığında taraf markalarının hizmet listelerinin 35/05. alt grubunda yer alan “perakende satış hizmetleri” itibariyle farklı ve ilişkisiz hizmetlerden oluştuğunun tespit ve kabul edildiği, işaretlerin de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirilmesinin gerektiği, buna göre markalar karşılaştırıldığında, işitsel olarak kısmen benzerlik olsa da, görsel ve anlamsal olarak benzerliğin bulunmadığı, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi de olmadığından, tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, somut olayda davalı şirketin kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin gerek marka sahibi olarak, gerek şirket ticaret unvanı, gerekse de internet sitesi nedeni ile “…” ibaresinin tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, bilirkişilerce müvekkili firmanın ticaret unvanı ve internet alan adı bakımından inceleme yapılmadığından, raporun eksik inceleme ile tanzim edildiğini, müvekkili firmanın dayandığı 3 adet “…” esas unsurlu tescilli markanın seri marka niteliğinde olduğu göz önüne alındığında, “…” ibaresinin müvekkili firma tarafından nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale getirildiğinin açık olduğunu, davalı kişiye ait markada yer alan ibarenin, aynı zamanda müvekkili firmanın ticaret unvanının esas unsuru bulunduğunu, davalı başvurusunun konusu olan işaret ile davacı markalarının, söz konusu marka ve işaret altında sunulan emtiaların hitap ettiği kişilerin üzerinde bıraktığı iz itibariyle işitsel, anlamsal, görsel ve biçimsel olarak birbirlerinin benzeri olduğunu, bilirkişilerce “…” kelimesinin anlamı bakımından da herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığını, oysa bu ibarenin “eski Yunanistan’da sade ve mesut bir ırkın oturduğu rivayet edilen dağlık bir ülke; cennet hayatı yaşatan kırlar” anlamlarına geldiğini, ayırca iltibas değerlendirmeleri bakımından markaların tek kelimeden oluşması halinde başlangıç bölümünün, iki kelimeden oluşması halinde ise ilk kelimenin daha fazla tüketicinin aklında kaldığını, karşı yana ait marka ile müvekkiline ait tescilli markanın ilk 6 harfinin aynı olup, müvekkiline ait “…” markası ile birebir aynı olduğunu, ayrıca müvekkiline ait tanınmış “…” markasının, tüketiciler önünde tanınırlığının tartışılmadığını, bilirkişiler tarafından müvekkiline ait markanın kozmetik sektöründe, karşı tarafa ait markanın tekstil sınıflarında kullanılacağının ve emtiaların farklı olduğunun bildirildiğini, oysa günümüzde kozmetik ve tekstil sınıflarının Yargıtay içtihatları önünde “benzer” sınıf olarak algılanacağını ve tüketicilerin iltibas tehlikesi altında olduğunu, müvekkiline ait 35. sınıf tescilinin de yok sayıldığını, nitekim müvekkiline ait…. başvuru numaralı tescilli markanın 35. sınıf bakımından, ilk 34 sınıfta yer alan tüm mal sınıfları bakımından tescil edildiğini, davalı tarafın ise marka başvurusunda 35. sınıfın tekstille ilgili malları üzerinde tescil ettirdiğini, hal böyle iken müvekkiline ait markanın sınıflarının, karşı yana ait marka başvurusunda yer alan sınıfları kapsamakta olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu başvurunun 25. sınıf mallar ile bu malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri için yapıldığı, davacının itiraza mesnet markalarının ise 25. sınıftaki malları kapsamadığı gibi, davacının makalarından sadece …. numaralı “… …” markasının 35/5. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescilli olduğu, her ne kadar davacı vekilince, müvekkiline ait…numaralı markanın 35. sınıf bakımından, ilk 34 sınıfta yer alan tüm mal sınıfları bakımından tescil edildiği ileri sürülmüşse de, anılan markanın sadece 35/5. sınıfta 3 ve 5. sınıf malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetlerinde tescilli bulunduğu, bu durumda mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının markasını 35/5. sınıf mağazacılık hizmetlerinde, 25. sınıf malların satışına özgülenmiş şekilde kullandığını ispat etmesi gerekli ise de, esasen yine mahkemece kabul edildiği gibi, tarafların marka olarak kullandığı ibareler arasında bir benzerliğin olmadığı, zira markaların bütünü itibariyle oluşturduğu genel izlenim bakımından davalının başvurusunun bitişik şekilde yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, dolayısıyla davacının “…” asıl unsurlu markaları ile arasında bir benzerliğin bulunmadığı gibi, bir an için parçalara bölünerek inceleme yapılması gerektiği düşünüldüğünde dahi, davacı da dahil her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere, davalının başvurusunun “…” ve “…” şeklinde değil, aynı ayrı sahip oldukları anlamları gözetilerek, “…” ve “…” şeklinde ayrılmasının gerektiği, bu durumda dahi yine taraf markalarını oluşturan ibareler arasında bir benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/05/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/05/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip